Akın ÖZÇER
Bugünlerde dünyanın birbirinden uzak iki ülkesinde sokak gösterileri ve gösterilere güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri var. Can kayıpları da oldu ne yazık ki. Bu ülkelerden biri Ukrayna, diğeri ise Venezuela. Başlıktan görüleceği gibi, bu yazımda efsane Başkan Hugo Chávez’in ölümcül hastalığından bu yana meydana gelen siyasi gelişmelerini aktardığım Venezuela’yı konu alıyorum. Bu seçimimdeki nedenlerin başında Chávez’in 2005’te Dünya Sosyal Forumu’nda sözünü ettiği dünya solunu heyecanlandıran “XXI. yüzyıl sosyalizmi” kavramı yer alıyor. Fikir babası Alman kökenli Meksikalı sosyolog H. Dieterich Steffan ama Chávez hayata geçirdiği Bolivar Devrimi’nin hedefinin “dayanışma, kardeşlik, aşk, özgürlük ve eşitlik” temeline dayandığını söylediği XXI. yüzyıl sosyalizmi olduğunu belirterek, bu kavramı adeta sahiplenmişti. O bakımdan Venezuela’daki siyasi gelişmeler sadece bu ülkenin değil ayrıca söz konusu yeni sosyalizmin geleceğini de ilgilendiriyor ve dünyanın dört bir yanında dikkatle izleniyor doğal olarak.
Katılımcı demokrasi gibi liberal demokrasiye özgü bir kavramla zenginleştirilmiş ve bölgesel kalkınmacılık gibi gelişme yolundaki ülkelere uyarlanmış bu sosyalizm, güncelleştirilmiş olsa da özünde Marksizme dayanıyor ve toplumsal asimetriye yol açtığı gerekçesiyle pazar ekonomisini dışlıyor. Dolayısıyla arz ve talep yerine emeğin ürününü (mal veya hizmet) esas alan ve “değerler ekonomisi” olarak adlandırılan antikapitalist bir modele dayanıyor.
Yeni sosyalizmin en zayıf halkasını işte tam da bu model oluşturuyor. Çünkü ekonominin kapitalist temelde küreselleştiği bir dünyada bir veya birkaç ülkenin– Venezuela gibi büyük bir petrol üreticisi olsa da- böyle bir ekonomi politikasıyla başarı çizgisini yakalaması kolay değil. O bakımdan Venezuela’da da önünde sonunda patlak verecek ekonomik sıkıntıların faturasının iktidara çıkması ve devrimin iki çıkmaz sokağın eşiğine gelmesi kaçınılmazdı. Bolivar Devrimi, ya Stalin’in tek ülkede sosyalizmi gibi, başta katılımcı demokrasi olmak üzere savunduğu ilkeleri bir yana bırakıp otoriter bir rejime dönüşecek, ya da tarihe ilk defa muhalefete düşmüş bir devrim olarak geçecekti ki, birinci şık adım adım gerçekleşiyor.
Efsane başkanla birlikte kaybolan hayaller
Kabul etmek gerekir ki küresel ekonominin 2000’li yılların ortalarında yaşadığı balayı dönemi Latin Amerika’da birbirinden farklı ekonomik model izleyen iki sol iktidarın başarılı olmasını sağlamıştı. Brezilya’da Lula da Silva’nın karizmasıyla bütünleşen sınıflar arası muhafazakâr pakta dayalı Lulizm ile yolsuzluklarla mücadele hedefiyle yola koyulan bir başka karizmatik liderin sınıf çatışması temelinde geliştirdiği XXI. yüzyıl sosyalizmi ya da Chavizm.
Caracas başta olmak üzere Venezuela’da aybaşından beri devam eden ve geçen hafta üç ölüm olayıyla (sayı beşe yükseldi) dünya medyasında geniş yer bulan protesto gösterileri, devrimin kazanımlarından çok artık iflasından söz etmeyi gerekli kılıyor. Aslında Başkan Chávez’in ölümcül hastalığının baş gösterdiği son döneminden bu yana devrimin çivisinin çıktığını yeri geldikçe vurgulamıştım. Ekonomik alanda faturasını yoksul kesimin ödeyeceği bir krizin ayak seslerinin duyulduğuna, buna karşılık iktidara yakın durduğu için ayrıcalıklar edinmiş bir oligarşinin (boliligarquía) oluştuğuna ve bu kesimin “devrimini sürdürmek”, daha doğrusu iktidarda kalmak için her şeyi göze alacağına dikkat çekmiştim.
Aslında iktidarda kalmanın yolu Chávez’in ölümcül hastalığına karşın yeniden seçilmesine bağlıydı. Altı yıllık yeni bir başkanlık dönemi için 2009’da anayasada değişiklik yapılmış ve dördüncü kez aday olması sağlanmıştı. Devrim söz konusu olduğunda iktidara süreklilik kazandırmak esastı: Ardı ardına başkan seçilmenin demokrasiyle bağdaşıp bağdaşmaması ise sadece teferruat. Hem sonra halk Chávez’i seviyordu ve hasta yatağında yatıyor olsa da O’nun adına ülkeyi yönetmek mümkündü. Öyle de oldu ama Chávez beklentilerin aksine hayatta fazla kalamadı. 7 Ekim’de (2012) yapılan seçimleri rahatlıkla kazandı ama dördüncü ameliyatı için gittiği Havana’dan sağlam dönemedi.
Chavizmin sendelemesi
Hikâyenin devamı malum; Kuba’nın adamı olarak bilinen Nicolás Maduro, Havana’daki tedavisi sırasında Chávez tarafından kendi yerini alacak lider olarak seçildi. Chavizmin en önemli kaleleri olan Anayasa Mahkemesi ve Meclis el birliğiyle daha yemin bile edememiş olan efsane başkanın başkanlığını anayasa hükmüne karşın düşürmeyerek Maduro’ya seçime hazırlanması için yeterince zaman tanıdı. Ancak efsane başkanın yokluğu, O’nu her vesileyle rüyasında ya da yolda yürürken minik bir kuş kılığında gördüğünü söyleyerek dini bütün Hıristiyan seçmenlerden oy toplamaya çalışan Maduro’yu olumsuz yönde etkiledi. Birleşik muhalefetin (MUD) adayı Henrique Capriles karşısında seçimi kıl payı (230 bin oy farkla) kazanabildi. Muhalefetin hile yapıldığı iddiasıyla oyların yeniden sayımı için yaptığı itirazlar kabul görmedi hatırlanacağı gibi.
O zaman konuyla ilgili olarak kaleme aldığım yazıda hile yapmış ya da yapmamış olsunlar Chavistlerin bu seçimlerin kaybedeni olduğunu söylemiştim. Bu başarısızlığı Maduro’nun deyimiyle “devrimi radikalize ederek”, muhalif hareketi sindirerek ve dünyaya meydan okuyarak tersine çevirmenin mümkün olmadığını eklemiştim.
Venezuela o zamandan bu yana sadece ekonomik alanda kırdığı enflasyon rekoruyla (yüzde 56) değil aynı zamanda siyasi alanda benimsenen anti-demokratik kararlarla da gündemdeydi. Başkan Maduro enflasyon artışına kızarak yüksek fiyatla mal satanlara karşı savaş açmıştı. Ardından döviz sıkıntısı nedeniyle yapılamayan kâğıt ithalatı muhalif gazeteleri yayınlarını durdurma noktasına kadar getirmişti.
Geçen çarşamba (12 Şubat), öğrencilerin tutuklu öğrencilere özgürlük ve ifade özgürlüğü talebiyle Caracas’ta sokağa dökülmesi üzerine hiddetlenen Maduro, hükümetini devirmek üzere “faşist darbe” hazırlığı yapanlar olduğu iddia etti. Oysa daha bir hafta önce, 4 Şubat’ta, Chavistler 1992’de seçilmiş Carlos Andrés Pérez hükümetine karşı yapılan başarısız darbe girişimini tencere, tava çalarak kutlamışlardı. Bunun üzerine eski milletvekili (Venezuela’nın tek Musevi seçilmişiydi) Paulina Gamus, El Pais’te “Darbeden kaygılanan darbeciler” başlıklı bir yazı kaleme alarak bu çelişkiyi ortaya koymuştu.
Derin devlet kimin elinde?
Yazımın başlığını Miguel Angel Bastenier’den ödünç aldım. El Pais’te yayımlanan köşe yazısı aynen bu başlığı taşıyor. Bastenier yazısında derin devletin tanımını yaptıktan sonra Chavist Venezuela’da da bir derin devlet olduğunu söylüyor. Belki iktidarla ilintisi kurulacak kadar zaman geçmediği için muhalefeti darbeci olmakla suçlayan Başkan Maduro tarafından sahiplenilmediğini ama 14 yıllık iktidar döneminde Chavistlerin 120 bin gönüllüden oluşan silahlı bir militan ordusu bulunduğunu anımsatıyor. Ayrıca mahallelerde devriye gezen aşırı görüşlü militan çeteleri (colectivos) bulunduğuna işaret ediyor.
Bu militan çetelerine rejimin güvencesini oluşturan güçlü Silahlı Kuvvetler’i (bolivarianas) eklemek gerekir doğal olarak. Sadece güvenlikte değil, ekonomide de güçlü. Venezuela Silahlı Kuvvetleri’nin iki bankası var. Biri Bancofanb, diğeri de inşaat sektöründe faaliyet gösteren Contrufanb. Başkan Maduro, iktidarda olduğu 11 ay içinde toplam 400 askeri, sivil hayatta faaliyet gösteren kurumların başına getirmiş. 11 bakanı ve 10 bakan yardımcısı da asker kökenli ayrıca. Bize bir dönemimizi hatırlatıyor. Görüldüğü gibi asker-sivil ilişkilerinin çarpıklığı sadece faşist rejimlere özgü değil. Konuya nereden bakıldığına bağlı; sağ ideolojiler gibi devrimcilik de iktidarda kalmanın bir yoluysa bütün kavramlar birbirine karışıyor elbette.
Bastenier yazısında Chavizmi darbeyle iktidardan edebilecek tek gücün ordu olduğu sonucuna varıyor. Maduro’nun muhalefeti organize etmekle suçladığı ve hakkında tutuklama kararı çıkarttığı (ve önceki günkü gösterilerde teslim olan) Halkın İradesi’nin (Voluntad Popular) Harward mezunu lideri Leopoldo Lopez değil darbeci olan elbette. Ne de başkanlık seçiminde Maduro’nun karşısına siyasi rakip olarak çıkan muhalefetin adayı Henrique Capriles.
Chavizme karşı darbe yapabilecek tek güç şimdi rejimin güvencesi olan Silahlı Kuvvetler. Miami’den yayın yapan El Nuevo Herald, geçen ekim ayında 11’i general ve amiral olmak üzere 45 emekli subayın darbe çağrısını boşuna yayımlamıştı. Bildiride iktidarda kalmak için ülkeyi ve kaynaklarını Kuba rejimine sattıkları öne sürülen Chavistlere karşı yapılacak askeri darbenin gerçek bir darbe sayılmayacağı, zira anayasanın Silahlı Kuvvetler’e böyle bir yetki verdiği iddia olunuyor.
Görünen o ki Maduro’nun derin devleti güçlü ve ordunun güvencesi altında. Muhalefetle mücadelesinde olsun, ABD’ye karşı üç diplomatın “persona non grata” ilan edilmesiyle girdiği son bilek güreşinde olsun Mercosur’daki ortaklarının desteğine sahip. Ancak Bolivar Devrimi’nin ekonomik ve siyasi geleceğinin parlak olmadığına kuşku yok.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025