Akın ÖZÇER
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12 Eylül davasında Türkiye’nin son askerî darbesinin mimarı eski Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya hakkında verdiği mahkûmiyet kararı ileri yaştaki adı geçenlerin geleceğinden çok siyasi geleceğimiz açısından önem taşıyor. Kabul etmek gerekir ki temyiz aşaması tamamlanmamış olan bu kararın öncelikle Türkiye’nin başta anayasal düzeni olmak üzere önemli hukuki sonuçları olmak durumunda. Profesör Eser Karakaş’ın isabetle altını çizdiği gibi, “yaptıkları eylem yüzünden müebbet hapis almış iki generalin yaptığı anayasayla yönetiliyor Türkiye; bu kabul edilebilecek bir şey değil”. Karakaş haklı olarak kimin cumhurbaşkanı, kimin başbakan olacağı tartışmalarının artık bir kenara bırakılması gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Sivil ve yeni bir anayasanın acil olarak yapılması lazım. Çünkü bu anayasayla ilgili alınan tüm kararlar gayrimeşrudur.”
Önceki gün bir televizyon programında vurguladığım gibi, bu kararla Evren ve Şahinkaya değil, öncelikle topluma yutturdukları “kurucu irade” mahkûm olmuş bulunuyor. Çünkü sanıklar savunmalarını “kurucu irade” oldukları, dolayısıyla yargılanamayacakları temeline dayandırmışlardı.
Yeni anayasa tartışmalarında da “kurucu irade” tezi, üyesi olduğum YAP’ın (Yeni Anayasa Platformu) mevcut darbe anayasasının ilk üç maddesinin değiştirilmesi gerektiği görüşüne karşı sürekli olarak ileri sürülüyordu. Bu tezi, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri yeni anayasaya taşımak isteyen CHP ve MHP de destekliyordu. Nitekim CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sıklıkla “anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ilk üç maddesi, bizim kırmızıçizgilerimiz” diyor ve “o çizgiler, kurucu iradenin yani Kuvayı Milliye’nin iradesidir” diye ekliyordu. Öyle miydi aslında?
İlk 3 madde bir istisnayla darbecilerin iradesi
Vahap Coşkun bu sorunun yanıtını 26 Mayıs 2013’de Radikal-2’de yayımlanan “Kimin iradesinden söz ediyorsunuz” başlıklı yazısında vermişti. Özetle belirtmek gerekirse, 1921 Anayasası’nda bulunmayan değiştirilemez maddeler, 1924 (md 102/4) ve 1961 Anayasası’nda (md 9) , sadece devlet şekli (cumhuriyet) ile sınırlıdır. Coşkun yazısında ayrıca bu konuda o dönemlerde Meclis’teki değişiklik eğilimleri ve tartışmaları da özetliyor.
82 anayasasıyla ilgili Danışma Meclisi’ndeki tartışmaların neticesinde de değişmezliğin sadece Cumhuriyet ile sınırlı tutulması kabul edilir ve öneri Milli Güvenlik Konseyi’ne gönderilir. İşin rengi MGK’da değişir ve değişmezlik hükümleri bugünkü halini MGK’da alır. Sonuç olarak, “devletin şeklinin cumhuriyet olduğu” bugün tartışılmadığına göre, ilk üç maddeyle ilgili “kırmızıçizgiler” Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi Kuvayı Milliye’nin değil, sadece ve sadece 12 Eylül’ün iradesini yansıtıyor.
Şimdi şu sorunun yanıtını ivedilikle almaya hakkımız var kuşkusuz: CHP ve MHP Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun tıkanmasının ve demokratik bir anayasa yapılmasının önemli nedenlerinden biri olan değiştirilemez maddeler konusundaki tutumlarını 12 Eylül kararı çerçevesinde gözden geçirmeyi düşünüyorlar mı?
Ana gündem yeni anayasa olmalı
Yukarıdaki sorunun yanıtlanması önem taşıyor. Çünkü Profesör Karakaş’ın altını çizdiği gibi yeni anayasa, eskisi büyük ölçüde meşruiyetini yitirdiğinden Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden de daha önemli. Türkiye’nin ivedilikle yeni bir anayasaya kavuşturulması, önümüzdeki genel seçimlerden çıkacak Meclis’in hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan bu anayasayı yapması gerekiyor.
Bu bağlamda, CHP, MHP ve diğer siyasi partilerin kırmızıçizgilerini ortadan kaldırmalarında ve sivil toplumun TBMM’ye gönderdiği taslaklar temelinde yeni anayasaya dair görüşlerini açık ve net biçimde açıklamalarında yarar var. Altı çizilen kelimeler özellikle ana muhalefet partisi bakımından önem taşıyor. Bir gün demokrasiden, ertesi gün kırmızıçizgilerden, bugün temel haklardan, yarın çözüm süreci karşıtlığından söz etmek toplumu maalesef aptal yerine koymak olarak algılanıyor.Toplumun her kesimine hitap edeceğiz diye birbiriyle çelişen her şeyi söylemenin anlamı yok. Toplumun değiştiğini söylerken, yeni Türkiye’den söz ederken bunu anlatmaya çalışıyoruz ama muhalefet cephesinde şu ana kadar değişen bir şey olmadı.
Türkiye 12 Eylül davasıyla demokrasisine indirilen darbelerle yüzleşme yolunda adım atmaya başlamışsa –ki böyle olmasını umuyorum- bunun gereği olarak evrensel demokrasiyi hızla benimsemek ve yeni bir anayasayla taçlandırmak zorunda. Bu konu artık siyasi gündemimizin ilk sırasında olmalı.
Kendilerini” kurucu irade” ilan etmiş olanların mahkeme kararıyla mahkûm edilmesinden benim anladığım özetle böyle. Demek istediğim, kurucu iradenin gerçek sahibinin –gerekçe ne olursa olsun- siyaset mühendisleri değil, “egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahibi olan” millet olduğu. Anlatabiliyor muyum bilmem ama bu ülkede bu gerçeği bir türlü anlamak istemeyen bir kesim var ne yazık ki.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018