Akın ÖZÇER
Meclis obstrüksiyonu, bilindiği gibi, yasama işlerinin muhalif siyasal partilerce yasal yollar kullanılarak engellenmesi, tıkanması ya da geciktirilmesi girişimi. Antik Roma’dan sonra ilk defa ABD Senatosu’nda uygulamaya konulan bu tür girişimlere özgün ismiyle “filibuster” da deniliyor. Bu yöntemin ayrıca Birleşik Krallık (BK) Avam Kamarası’nda da oldukça yaygın biçimde uygulama alanı bulduğunu vurgulamak gerekir.
ABD’de, 1953’te Senatör Wayne Morse, konuşması Başkan tarafından kesilemediği için, ara vermeden tam 22 saat 26 dakika konuşarak bu alanda rekor kırmış, hoşuna gitmeyen bir petrol yasasının çıkmasını engellemeye çalışmıştı. O dönemde muhalif Amerikalı senatörlerin başvurduğu engelleme yollarından en yaygını telefon rehberi okumak gibi öylesine gayri ciddi bir yöntemdi ki ünlü yönetmen Frank Capra, 1939’da yaptığı 11 ödüllü “ Mr. Smith Goes to Washington” isimli filmde bu uygulamayı karikatürize etmişti.
Bugün filibuster, bir yasa tasarısıyla ilgili görüşmelerde, iç tüzüğün elverdiği imkânlarla, tasarının tümü ve her maddesiyle ilgili itirazlar dile getirilmek ve birbirine benzeyen birçok değişiklik önergesi verilmek suretiyle asıl konuya girilmesi olabildiğince engellenerek uygulanıyor. Bu arada Meclis’te çıkabilecek tartışmalar, karşılıklı sataşmalarla görüşmelerin birkaç gün ertelenmesi bile söz konusu olabiliyor. Böylece iktidar partilerinin muhalefetin hoşuna gitmeyen yasaları sayısal çoğunluğuna dayanarak öngördüğü süre içinde çıkarması engellenmiş oluyor. Bazen Meclis obstrüksiyonuyla yıldırılan iktidar partileri muhalefete bazı ödünler vermek zorunda da kalabiliyor.
Demokrasilerde sayısal olarak azınlıkta olan muhalefet partilerinin herhangi bir konuda görüşlerini tüm ayrıntılarıyla açıklama hakkına saygı gösterilmesi gerekir. Bu hakkın şu veya bu şekilde kısıtlanması bile demokrasinin kalitesi açısından sorun yaratır. Ancak filibuster, bir bakıma muhalefetin görüşlerini açıklama hakkının abartılı biçimde kullanılması, başka bir deyişle kötüye kullanılması değil midir?
İktidar partisi ya da partileri, belirli konularda izleyeceği politikalar ve yapmayı taahhüt ettiği icraat nedeniyle seçmenden en çok oyu aldığına göre, bu doğrultuda atacağı adımların bu tür zorlamalarla engellenmeye kalkışılması, tıpkı muhalefetin ifade ve denetim hakkının engellenmesi gibi, demokrasiyle bağdaşmaz. Konu bu açıdan değerlendirildiğinde, Meclis obstrüksiyonu ya da filibuster’ın bir bakıma “karşı yasama” faaliyeti olduğunu kabul etmek gerekir.
Bu itibarla, demokrasiler, Meclis obstrüksiyonunun engellenmesi ya da sınırlanması için bazı kurallar geliştirmiş bulunuyor. Meclis görüşmelerinde konuşma sürelerinin sınırlandırılması ve belirli bir sürenin sonunda kesilmesi bu kuralların başında gelir. Avam Kamarası’nda “Giyotin” olarak adlandırılan milletvekillerinin konuşmalarına getirilen zaman kısıtlaması, TBMM İç Tüzüğü’nde de yer alan eski kurallardan biri. Ama obstrüksiyonu tümüyle ortadan kaldırmaya tek başına yeten bir kural da değil. TBMM’de toplantı ya da karar yeter sayısı, açık oylama istemleri ve çeşitli değişiklik önergeleriyle bugün obstrüksiyon uygulamak mümkün.
Bu nedenle AK Parti Bayram tatili ertesinde İç Tüzük’te Meclis obstrüksiyonunu asgari düzeye indirmeye yönelik değişiklikleri gündeme getirmeye hazırlanıyor. AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş tatil öncesi bunun işaretini şöyle vermişti: “muhalefetin gündeme ilişkin grup önerileri nedeniyle her gün neredeyse 4-5 saatlik bir kayıpla gündeme geçebiliyoruz. Ülkenin ihtiyacı olan acil düzenlemeler adeta muhalefetin keyfini bekliyor. Meclis’in verimli çalışabilmesi için içtüzük değişikliği artık şart hale geldi”.
Türkiye’de Meclis obstrüksiyonunu en geniş biçimde uygulayan CHP’nin Grup Başkanvekili Özgür Özel’in konuyla ilgili olarak temasa geçtiği Elitaş’a, bu işin uzlaşmayla yapılmasını önerdiği, aksi takdirde İç Tüzük değişikliğini “engellemek ve tıkamak” tehdidinde bulunduğu basına yansımıştı. Belli ki bu konuyu önümüzdeki günlerde ayrıntılı biçimde tartışacağız.
Obstrüksiyona karşı anayasal önlem
İlginçtir ki bu konu Çarşamba günü Fransa’nın da gündemindeydi. Aylardır tartışılan, sokak gösterilerine ve Sosyalist Parti (PS) içinde çatlağa yol açan yeni İş (El Khomri) Yasa tasarısı, Milli Meclis’te Anayasa’nın 49/3. maddesi uyarınca oylanmadan benimsendi. Metin şimdi yeniden Senato’ya gidiyor. Peki, ama İş Yasası gibi aylardır sokaklarda protesto edilen bir yasa tasarısı nasıl oylanmadan kabul edilmiş oluyor?
İşin sırrı 1958 Anayasası’nın 49. maddesi 3. fıkrasının meclis obstrüksiyonunu engelleyen hükmünde. Buna göre, Başbakan mali ya da sosyal güvenliğin finansmanıyla ilgili bir yasa tasarısı ile ilgili olarak hükümetin sorumluluğunu ortaya koyabilir. Eğer Meclis, 24 saat içinde, hükümet hakkında bir güvensizlik önergesi vermezse o tasarı oylanmadan kabul edilmiş sayılır.
49. maddenin 2. fıkrası, hükümetin sorumluluğunu ortaya koyduğu hallerde, bir güvensizlik önergesinin geçerli olmasını, Meclis üye tam sayısının 1/10’u (58) tarafından imzalanması koşuluna bağlıyor. Bu koşul yerine getirilirse, 48 saat içinde güvensizlik oylamasına gidiliyor. Bu oylamada hükümetin düşürülebilmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğunun olumlu oyu gerekiyor.
Manuel Valls hükümetinin güvensizlik oylamasının eşiğinden döndüğünü söylemek mümkün. Yasaya karşı PS içinden ve Sol’undan toplam 56 imza toplandı ama 2 milletvekili eksiğiyle tasarı oylanmadan yasalaşmış oldu. İtiraz eden milletvekillerinin sınırlı kalmasının bir nedeni de PS Yönetiminin imzacı milletvekillerinin 2017 seçimlerinde partiden aday olamayacağına ilişkin uyarısı. Konunun bu yönü ve İş Yasası ayrı bir tartışma konusu elbette.
Burada altını çizmek istediğim husus, 1958 Anayasası’nın Meclis obstrüksiyonunu devre dışı bırakmak için öngörmüş olduğu yöntem. 1958’den bu yana Fransa’da 53’ü Sol, 32’si Sağ etiketli başbakanlar tarafından 85 kez kullanılmış. Ana muhalefet LR (Les Républicains) mensubu Nice Belediye Başkanı milletvekili Christian Estrosi’nin “bir tür darbe” (une sorte de coup d’Etat) olarak nitelediği 49/3, sonuç itibariyle sokağı yatıştıramasa da, çatlamanın eşiğindeki sosyalist iktidarın en azından bir sonraki genel seçimlere kadar devamını sağlıyor. Ama bundan çok daha önemlisi, Fransa’yı o tarihe kadar girebileceği siyasi belirsizlikten kurtarıyor olması kuşkusuz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.12.2025
13.12.2025
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025