Akın ÖZÇER
Çağımızda ülkelerin karşılaştıkları sorunları aşabilmelerinin yolu evrensel demokrasi ilkelerine uygun çözümler üretmelerinden geçiyor. Bunu yapabilmek içinse, her şeyden önce, bu ilkelere dayalı bir anayasal düzene sahip olmaları gerekiyor. Evrensel ilkeleri birtakım gerekçelerle tümüyle benimsemeyen ülkelerde baş gösteren sorunlarsa, MİT Müsteşarı’nın siyasi iradenin talimatıyla PKK’ya silah bıraktırmak için yaptığı gizli görüşmeler konusunda ifadeye çağrılması sorununda olduğu gibi, ilerde başka sorunlara yol açabilecek palyatif önlemlerle çözümlenebiliyor. Peki, ama evrensel demokrasi ilkeleri bilindiğine, başka ülkelerin benzer sorunlarına nasıl çözüm getirdikleri de ortada olduğuna göre, neden aklın ve mantığın gereği yapılmıyor?
Soru bu şekilde soyut olarak yöneltildiğinde yanıtı da son derece açık. Ancak somut sorulara yanıt verildiğinde, söz gelimi “devletin istihbarat teşkilâtı hükümetin talimatıyla terör örgütüyle görüşme yapabilir mi” sorusu yöneltildiğinde, bu tür bir görüşmeyi yargılanması gereken bir girişim, hatta vatan hainliği olarak gören siyasi partiler çıkabiliyor. Asker veya polisin, kısacası devletin terörle mücadele çerçevesinde yargısız infazlarda bulunmasına şiddetle karşı çıkılması gerektiği halde bu konuda ikircikli davranan, geçmişte bu tür infazları kolaylaştırmış olağanüstü hâl uygulamalarını savunan siyasi partiler olabiliyor. Demokrasinin vazgeçilmez unsurları kabul edilen siyasi partiler evrensel demokrasi ilkelerini tümüyle içselleştiremedikten sonra aklın ve mantığın gereğini yapmak da kolay olmuyor.
Kabul etmek gerekir ki Türkiye’de ve Türk medyasında benzeri sorunları olan demokratik ülkelerle yapılan karşılaştırmalara uzunca bir süre “işime gelirse” filtresi uygulandı. Örneğin bugün terörü sonlandırmış iki demokratik ülke olan İngiltere ve İspanya’da ne zaman terörle mücadelede örnek almamız gereken bir gelişme olsa, ya bundan söz edilmemesi ya da Türkiye’nin farklı olduğu, “özel koşulları” bulunduğu çekincesiyle birlikte aktarılması uygun görüldü. Hatta filtrelemenin çok daha ilerisine gidildiği de oldu. Örneğin İspanya hakkında 90’lı yıllardan başlayarak 2007’ye kadar uzun bir süre yanlış bilgilendirme yapıldı.
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in bir vesileyle dile getirdiği “Bask modeli” önerisiyle başlayan tartışmalardan rahatsızlık duyan çevrelerde, İspanya’nın terörle mücadelede aslında Türkiye’den farklı politika izlemediği gibi inanılması güç bir yalan üretiliverdi. Amaç, İspanya’yı karalamaktan çok, bugün kimsenin yinelenmesini istemediği 90’ların o karanlık politikalarının yol açtığı insan hakları ihlalleri nedeniyle Avrupa’dan gelen eleştirileri karşılamaktı. Devletin üst kademelerinde kimbilir belki de siyasetçilerin bilgisi dışında oluşturulmuş ama işin vahim tarafı dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın satır aralarına sıkıştırılıvermişti.
İspanya hakkındaki yanlış bilgilendirme o dönemde medya üzerinden de devam etti. Türkiye’nin o yıllarda izlediği faili meçhullere yol açan hukuk dışı terörle mücadele politikasını dost İspanya’nın sırtından aklamaya dayanan bu yaklaşımı, aklıevvel mimarlarının düşündüğü gibi “milli çıkarlara” uygun bulmak mümkün değildi. Zira AB sürecindeki reformları içermeyen haliyle 82 Anayasası ile İspanya’nın 78 Anayasası’nı ve “silah bıraktırma karşılığı yasal siyaset hakkı” gibi demokratik bir ilkeye dayanan terörle mücadele politikasını eş tutmak inandırıcılığı olmayan, dolayısıyla amacına hiçbir zaman ulaşamayacak, akla ve mantığa aykırı bir girişimdi. Asıl yapılması gereken, İspanya örnek alınmak suretiyle, hem Kürt sorununu çözebilmek için siyasi reformlara hız vermek, hem de terörle mücadeleyi insan hakları ihlallerinden arındırmaktı. Benzer sorunları yaşayan ülkelerle karşılaştırma yapmanın başka bir amacı olabilir mi?
İtiraf etmem gerekir ki ilk kitabımı, İspanya ile ilgili böyle bir karşılaştırmanın yapılmasına imkân tanımak için kaleme almıştım. Başlangıçta tam da “ülkemizde bazı paralellikler kurulmasına sebebiyet vermesi bakımından sakıncalı” olarak değerlendirilmiş ve yayımlanmasına karşı çıkılmıştı. Ayrıca açık kaynaklara dayanıyor olsa da “bu hassas konuda” yazmak “İspanya tarafında tepkiye neden olabilir”(!) denmişti. Ama bu hassasiyet kendi bakanını yanlış bilgilerle yönlendirmek söz konusu olduğunda nedense hiç akla gelmezdi.
Siyasetçiler, haklı olarak iplerin hep kendi ellerinde olduğunu düşünür, kendilerine bu izlenimi veren bürokratların parmaklarının ucunda oynatılmış olabileceklerini kabul etmek istemezler. Hatta bu yönde uyarılarda bulunanlara kızarlar. Başbakan Erdoğan’ın iki gün önce dediği gibi “sınırlarını aşan her türlü girişimin yetki gaspı ve millet iradesinin çiğnenmesi” olduğunu vurgular ve “hiçbir zaman seçilmişleri atanmışlara kul etmeyeceklerinin” altını çizerler. Alkışlanacak sözler kuşkusuz.
Ama Türkiye’de evrensel ilkeleri karşılayacak reformlar siyasi iradeye karşın bir türlü yapılamaz, söz gelimi yeni anayasa konusunda bu yıl ilerleme kaydedilemezse; İngiltere ve İspanya’nın terörle mücadele politikalarının örgütlere silah bıraktırmayı sağlayan araçları bizim özel koşullarımız olduğu gerekçesiyle gözönüne alınmazsa iplerin kimin elinde olduğunu düşünmemiz gerekiyor acaba?
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023