Arife KÖSE
Balyoz davası hakkında verilen kararın ardından bir kıyamettir koptu. Ancak maalesef, bırakın aylık, günlük, hatta saatlik gündemlere sahip bir ülkede yaşadığımız için herkes lafını söyledi ve sonrasında ne olduğuna, ne söylendiğine bakmadan diğer gündemlere döndü. Halbuki Balyoz davası kararının ardından yaşanan tartışmalar gündeme kurban edilemeyecek kadar önemli.
Kararın ardından avukatlar konuştu, gazeteciler konuştu, davanın sanıkları konuştu. Ben de konuyu, Balyoz dosyası ortaya çıkar çıkmaz hemen suç duyurusunda bulunan, davanın açılmasını sağlayan ve 23 Ocak 2010’da, muhtemelen en soğuk kış günlerinden birisinde binlerce insanı sokağa döken eylemi örgütleyen Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu’nun bir üyesi, aktivisti olarak nasıl gördüğümü anlatmaya çalışacağım.
Ezgi Başaran’ın hem katıldığı televizyon programlarında hem de köşe yazılarında, işaret parmağını karşısındakinin suratına sallar bir edayla sorduğu sorulara ben baştan cevap vereyim; bu ülkede yaşayan milyonlarca insan gibi ben de hukukçu değilim, ben de milyonlarca insan gibi iddianamenin tamamını okumadım, ben de milyonlarca insan gibi bu ülkede bir daha darbe olmamasını istiyorum.
Biz, Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu olarak, Balyoz dosyası Taraf gazetesinde yayınlanır yayınlanmaz, 21 Ocak 2010’da suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusunda bulunan isimler, Lale Mansur, B. Berat Özipek, Yıldız Önen, Zeynep Tanbay, Leman Yurtsever, Doğan Tarkan, Yaman Yıldız, Şenol Karakaş, Faruk Besli, Yalçın Ergündoğan, Turgay Oğur, Eren Keskin, Mücteba Kılıç’tı.
23 Ocak 2010’da, İstiklal Caddesi’nde, ‘Bir daha asla’ sloganıyla binlerce kişinin katıldığı bir gösteri düzenledik. İnsanlar gösteriyi kimin düzenlediğine bakmadan, evlerinde hazırladıkları dövizlerle gelmişlerdi o eyleme ve o dövizlerde “darbe olursa tankların üzerine çıkacağız” yazıyordu. Kenan Evren’in, “bin kişiği sokağa çıksaydı darbe yapamazdık” dediğini düşünürsek bu eylem ve bu sloganlar hiç de anlamsız olmasa gerek. Tabi eğer siz de AKP’ye oy verenleri “aptal”, darbelere karşı eylem yapanları da, zaten artık darbe olmaz gerekçesiyle “AKP’nin değirmenine su taşıyan bir sürü” olarak görmüyorsanız. Ama eğer böyle görüyorsanız o zaman tartışmamız gereken Balyoz davası kararları değil bambaşka konulardır zaten.
Darbeciler nasıl yargılanır
Nedense bu ülkedeki tartışma geleneğine ait özelliklerden biri de her şeyin bize has olmasıdır. Sanki başka hiçbir yerde darbeciler yargılanmadı ya da yargılansa da “ama Türkiye başka”. Hayır, hiç de değil, neden olsun ki? Arjantin, Yunanistan, Portekiz, İspanya; bu ülkelerin hiçbirinde darbecileri yargılamak, onları cezalandırmak kolay süreçler olmadı. Ve hiçbirisinde süreç yalnızca hukuk ve siyaset arasında işlemedi. Toplum her zaman bu sürecin bir parçası oldu. Arjantin’deki darbeyi yargılayan sadece Arjantin mahkemeleri değil, Plaza de Mayo Anneleri, kayıp yakınları ve onlar etrafında örgütlenmiş tüm darbe karşıtlarıydı. Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın sonunun gelmesinde Politeknik ayaklanmasının rolünü kim inkâr edebilir? Üstelik emin olun bu ülkelerde de yargılama süreci hiç kolay, sancısız olmadı.
Örneğin Arjantin’de, aralarında General Videla’nın da bulunduğu önde gelen askerî yetkililer ilk olarak 1985’te mahkûm edildi, ancak beş yıl sonra eski Devlet Başkanı Carlos Menem tarafından affedildi. Daha sonra 1986 ve 1987’de birçok asker ve polisin adaletten kaçmasına olanak sağlayan iki af yasası daha kabul edildi. 2003’te bu yasaların iptali için açılan dava, 2005’te Yüksek Mahkeme tarafından onaylandı. Arjantin’in eski başkanı Nestor Kirchner’in inisiyatifiyle yargılamalar 2006 yılında yeniden başladı ve darbenin yapıldığı 24 Mart günü “Adalet ve Hakikat için Bellek Günü’ olarak anılmaya başlandı. 1976-1981 yılları arasındaki darbe rejimi sorumlusu “Arjantinli Hitler” olarak anılan Jorge Videla, ömür boyu hapse mahkûm edildi. Jorge Videla’yla birlikte generaller Luciano Benjamin Menendez ve Gustavo Alsina da aynı cezaya çarptırıldı. Ve bütün bu süreç boyunca Plaza de Mayo anneleri de, kayıp yakınları da mücadele etmeye devam ettiler.
Bakış açınızı değiştirin
Şimdiden itirazları duyar gibiyim, “Ama Türkiye’de süreç böyle işlemedi, halk sokağa dökülmedi”. Cem Yılmaz Av Mevisi filminde, son nefesini verirken “bakış açını değiştir” der. Eğer Balyoz belgeleri ortaya çıktıktan sonra, “darbe olursa tankların üzerine çıkarız” diyen milyonları AKP’nin değirmenine su taşıyan aptallar olarak değil de, bu ülkenin dört buçuk darbe görmüş, ve son on yıldır çok sayıda darbe girişimine tanık olmuş binlerce darbe karşıtı olarak görürseniz, 28 Şubat darbesine karşı çıkan ve bu sürecin 1000 yıl sürmesini engelleyen binleri görürseniz, Hrant Dink’in öldürülmesinin nasıl bir planın parçası olduğunu ve bunun aydınlatılması için mücadele edenleri görürseniz, Malatya’da Zirve Yayınevi cinayetinin neye hizmet ettiğini görürseniz ve tüm bunların arasındaki bağlantıyı kurabilirseniz Türkiye’de de sürecin hiç de sadece hukuk ve siyaset arasında gidip gelmediğini farkedersiniz. Ama bunun için öncelikle bakış açınızı gerçekten değiştirmeniz gerekiyor..
Takipçisiyiz
Darbe yapmayı siyasete müdahalenin etkili bir aracı olarak kullanmanın bir gelenek haline geldiği Türkiye gibi ülkelerde, bu davaları tarihsel bağlamından kopararak sadece bir hukuk tartışmasına indirgeyenlerin ağzından çok kolay çıkan cümlelerden birisi de “zaten artık darbe olmaz, ne gerek var ki bu kadar uğraşmaya”. Hukuk demişken; adil yargılanma bir haktır ve “ama”sı olmaz. Ancak Balyoz davasının “Türkiye’nin en parlak subaylarının tasfiye edilmesi operasyonu” olduğunu söylemek hukuki değil, siyasi bir iddiadır ve adil yargılanma hakkı ile hiçbir ilgisi yoktur.
Bir daha darbe olmayacağı iddiasına gelince; savaş naralarının bu kadar ortalıkta dolaştığı, halen darbe anayasasının geçerli olduğu bir ülkede hiç kolay değil. Zaten belki de bu davaları önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye çalışanların verdiği en büyük zarar, dünyada da örnekleri bulunan böylesi bir hukuksal süreci daha geniş bir demokratik alana dönüştürmeyi engellemeye çalışmalarıdır. Daha fazla demokrasi mi istiyoruz; yapmamız gereken “zaten bu davalarla demokrasi gelmez” demek değil, “sadece yargılamakla olmaz, Genelkurmay Başkanlığını Milli Savunma Bakanlığı’na bağlayın, anayasayı değiştirin, yasalardaki darbe ürünü düzenlemeleri kaldırın” demektir.
“Bir daha asla darbe olmaz” demek için daha yapmamız gereken çok şey var. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, 13 Ekim Cumartesi günü, Balyoz darbe planı ilk ortaya çıktığında suç duyurusunda bulunanlarla birlikte bir basın açıklaması yaparak bundan sonra sürecin takipçisi olacağını söyledi. Açıklamada şöyle deniyordu; “Balyoz darbe planı ile suç işlendiği mahkeme tarafından sabit görüldü ve 325 sanık suçlu bulundu. Mahkeme kararından sonra sanıklar ve yakınları mahkeme heyetini alttan alta tehdit etti. Medyanın etkili isimleri 325 kişiyi masum ilan etti. Siyaset ise kurtuluş için Yargıtay’ı işaret etti. Dört bir koldan Balyoz planını yapanlar kurtarılmaya, karar aşamasına gelen Ergenekon davası da baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bizler, en başında darbe geleneği olan bir ülkenin sorumlu vatandaşları olarak bu darbe planı iddiaları çıktığında yaptığımız gibi bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Çünkü, Türkiye’de ne askeri vesayeti ortadan kaldıracak bir sivil anayasa yapıldı, ne de askeri okullarda demokratlık eğitimi veriliyor. Hiçbir şey değişmemişken; uzun yıllardan sonra yakaladığımız bu tarihi fırsatı kaçırmak, askeri vesayetin varlığını tüm ceberutluğuyla sürdürmesine göz yummak olacaktır“.
Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, aynı etkinlikte, 20 Ocak 2013’de, yani Balyoz darbe planının ortaya çıkmasının yıldönümünde İstanbul’da büyük bir miting yapacağını duyurdu. Sizce “bu davalar sahte ve bir işe yaramaz” diyenler mi bu ülkede demokrasinin genişlemesini sağlayacak, yoksa 20 Ocak’ta o meydanda olup “daha fazla demokrasi ve özgürlük istiyoruz” diyenler mi?
Not: Alper Görmüş, son yazılarında delillerin güvenilmezliğinden yola çıkarak Balyoz davasını sahte ilan edenlere detaylı olarak yanıt veriyor. Ben de kendi adıma, Ezgi Başaran ve onun gibilerden, Alper Görmüş’ün yazdıklarına yanıt bekliyorum. Eğer verecek bir yanıtları yoksa da “verecek bir yanıtımız” yok demelerini bekliyorum. Çünkü yazının başında da söylediğim gibi, bu konu “çamur at izi kalsın” ile geçiştirilecek bir konu değildir.
[email protected]
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015