Arife KÖSE
Balyoz davası hakkında verilen kararın ardından bir kıyamettir koptu. Ancak maalesef, bırakın aylık, günlük, hatta saatlik gündemlere sahip bir ülkede yaşadığımız için herkes lafını söyledi ve sonrasında ne olduğuna, ne söylendiğine bakmadan diğer gündemlere döndü. Halbuki Balyoz davası kararının ardından yaşanan tartışmalar gündeme kurban edilemeyecek kadar önemli.
Kararın ardından avukatlar konuştu, gazeteciler konuştu, davanın sanıkları konuştu. Ben de konuyu, Balyoz dosyası ortaya çıkar çıkmaz hemen suç duyurusunda bulunan, davanın açılmasını sağlayan ve 23 Ocak 2010’da, muhtemelen en soğuk kış günlerinden birisinde binlerce insanı sokağa döken eylemi örgütleyen Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu’nun bir üyesi, aktivisti olarak nasıl gördüğümü anlatmaya çalışacağım.
Ezgi Başaran’ın hem katıldığı televizyon programlarında hem de köşe yazılarında, işaret parmağını karşısındakinin suratına sallar bir edayla sorduğu sorulara ben baştan cevap vereyim; bu ülkede yaşayan milyonlarca insan gibi ben de hukukçu değilim, ben de milyonlarca insan gibi iddianamenin tamamını okumadım, ben de milyonlarca insan gibi bu ülkede bir daha darbe olmamasını istiyorum.
Biz, Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu olarak, Balyoz dosyası Taraf gazetesinde yayınlanır yayınlanmaz, 21 Ocak 2010’da suç duyurusunda bulunduk. Suç duyurusunda bulunan isimler, Lale Mansur, B. Berat Özipek, Yıldız Önen, Zeynep Tanbay, Leman Yurtsever, Doğan Tarkan, Yaman Yıldız, Şenol Karakaş, Faruk Besli, Yalçın Ergündoğan, Turgay Oğur, Eren Keskin, Mücteba Kılıç’tı.
23 Ocak 2010’da, İstiklal Caddesi’nde, ‘Bir daha asla’ sloganıyla binlerce kişinin katıldığı bir gösteri düzenledik. İnsanlar gösteriyi kimin düzenlediğine bakmadan, evlerinde hazırladıkları dövizlerle gelmişlerdi o eyleme ve o dövizlerde “darbe olursa tankların üzerine çıkacağız” yazıyordu. Kenan Evren’in, “bin kişiği sokağa çıksaydı darbe yapamazdık” dediğini düşünürsek bu eylem ve bu sloganlar hiç de anlamsız olmasa gerek. Tabi eğer siz de AKP’ye oy verenleri “aptal”, darbelere karşı eylem yapanları da, zaten artık darbe olmaz gerekçesiyle “AKP’nin değirmenine su taşıyan bir sürü” olarak görmüyorsanız. Ama eğer böyle görüyorsanız o zaman tartışmamız gereken Balyoz davası kararları değil bambaşka konulardır zaten.
Darbeciler nasıl yargılanır
Nedense bu ülkedeki tartışma geleneğine ait özelliklerden biri de her şeyin bize has olmasıdır. Sanki başka hiçbir yerde darbeciler yargılanmadı ya da yargılansa da “ama Türkiye başka”. Hayır, hiç de değil, neden olsun ki? Arjantin, Yunanistan, Portekiz, İspanya; bu ülkelerin hiçbirinde darbecileri yargılamak, onları cezalandırmak kolay süreçler olmadı. Ve hiçbirisinde süreç yalnızca hukuk ve siyaset arasında işlemedi. Toplum her zaman bu sürecin bir parçası oldu. Arjantin’deki darbeyi yargılayan sadece Arjantin mahkemeleri değil, Plaza de Mayo Anneleri, kayıp yakınları ve onlar etrafında örgütlenmiş tüm darbe karşıtlarıydı. Yunanistan’da Albaylar Cuntası’nın sonunun gelmesinde Politeknik ayaklanmasının rolünü kim inkâr edebilir? Üstelik emin olun bu ülkelerde de yargılama süreci hiç kolay, sancısız olmadı.
Örneğin Arjantin’de, aralarında General Videla’nın da bulunduğu önde gelen askerî yetkililer ilk olarak 1985’te mahkûm edildi, ancak beş yıl sonra eski Devlet Başkanı Carlos Menem tarafından affedildi. Daha sonra 1986 ve 1987’de birçok asker ve polisin adaletten kaçmasına olanak sağlayan iki af yasası daha kabul edildi. 2003’te bu yasaların iptali için açılan dava, 2005’te Yüksek Mahkeme tarafından onaylandı. Arjantin’in eski başkanı Nestor Kirchner’in inisiyatifiyle yargılamalar 2006 yılında yeniden başladı ve darbenin yapıldığı 24 Mart günü “Adalet ve Hakikat için Bellek Günü’ olarak anılmaya başlandı. 1976-1981 yılları arasındaki darbe rejimi sorumlusu “Arjantinli Hitler” olarak anılan Jorge Videla, ömür boyu hapse mahkûm edildi. Jorge Videla’yla birlikte generaller Luciano Benjamin Menendez ve Gustavo Alsina da aynı cezaya çarptırıldı. Ve bütün bu süreç boyunca Plaza de Mayo anneleri de, kayıp yakınları da mücadele etmeye devam ettiler.
Bakış açınızı değiştirin
Şimdiden itirazları duyar gibiyim, “Ama Türkiye’de süreç böyle işlemedi, halk sokağa dökülmedi”. Cem Yılmaz Av Mevisi filminde, son nefesini verirken “bakış açını değiştir” der. Eğer Balyoz belgeleri ortaya çıktıktan sonra, “darbe olursa tankların üzerine çıkarız” diyen milyonları AKP’nin değirmenine su taşıyan aptallar olarak değil de, bu ülkenin dört buçuk darbe görmüş, ve son on yıldır çok sayıda darbe girişimine tanık olmuş binlerce darbe karşıtı olarak görürseniz, 28 Şubat darbesine karşı çıkan ve bu sürecin 1000 yıl sürmesini engelleyen binleri görürseniz, Hrant Dink’in öldürülmesinin nasıl bir planın parçası olduğunu ve bunun aydınlatılması için mücadele edenleri görürseniz, Malatya’da Zirve Yayınevi cinayetinin neye hizmet ettiğini görürseniz ve tüm bunların arasındaki bağlantıyı kurabilirseniz Türkiye’de de sürecin hiç de sadece hukuk ve siyaset arasında gidip gelmediğini farkedersiniz. Ama bunun için öncelikle bakış açınızı gerçekten değiştirmeniz gerekiyor..
Takipçisiyiz
Darbe yapmayı siyasete müdahalenin etkili bir aracı olarak kullanmanın bir gelenek haline geldiği Türkiye gibi ülkelerde, bu davaları tarihsel bağlamından kopararak sadece bir hukuk tartışmasına indirgeyenlerin ağzından çok kolay çıkan cümlelerden birisi de “zaten artık darbe olmaz, ne gerek var ki bu kadar uğraşmaya”. Hukuk demişken; adil yargılanma bir haktır ve “ama”sı olmaz. Ancak Balyoz davasının “Türkiye’nin en parlak subaylarının tasfiye edilmesi operasyonu” olduğunu söylemek hukuki değil, siyasi bir iddiadır ve adil yargılanma hakkı ile hiçbir ilgisi yoktur.
Bir daha darbe olmayacağı iddiasına gelince; savaş naralarının bu kadar ortalıkta dolaştığı, halen darbe anayasasının geçerli olduğu bir ülkede hiç kolay değil. Zaten belki de bu davaları önemsizleştirmeye, değersizleştirmeye çalışanların verdiği en büyük zarar, dünyada da örnekleri bulunan böylesi bir hukuksal süreci daha geniş bir demokratik alana dönüştürmeyi engellemeye çalışmalarıdır. Daha fazla demokrasi mi istiyoruz; yapmamız gereken “zaten bu davalarla demokrasi gelmez” demek değil, “sadece yargılamakla olmaz, Genelkurmay Başkanlığını Milli Savunma Bakanlığı’na bağlayın, anayasayı değiştirin, yasalardaki darbe ürünü düzenlemeleri kaldırın” demektir.
“Bir daha asla darbe olmaz” demek için daha yapmamız gereken çok şey var. Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, 13 Ekim Cumartesi günü, Balyoz darbe planı ilk ortaya çıktığında suç duyurusunda bulunanlarla birlikte bir basın açıklaması yaparak bundan sonra sürecin takipçisi olacağını söyledi. Açıklamada şöyle deniyordu; “Balyoz darbe planı ile suç işlendiği mahkeme tarafından sabit görüldü ve 325 sanık suçlu bulundu. Mahkeme kararından sonra sanıklar ve yakınları mahkeme heyetini alttan alta tehdit etti. Medyanın etkili isimleri 325 kişiyi masum ilan etti. Siyaset ise kurtuluş için Yargıtay’ı işaret etti. Dört bir koldan Balyoz planını yapanlar kurtarılmaya, karar aşamasına gelen Ergenekon davası da baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bizler, en başında darbe geleneği olan bir ülkenin sorumlu vatandaşları olarak bu darbe planı iddiaları çıktığında yaptığımız gibi bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız. Çünkü, Türkiye’de ne askeri vesayeti ortadan kaldıracak bir sivil anayasa yapıldı, ne de askeri okullarda demokratlık eğitimi veriliyor. Hiçbir şey değişmemişken; uzun yıllardan sonra yakaladığımız bu tarihi fırsatı kaçırmak, askeri vesayetin varlığını tüm ceberutluğuyla sürdürmesine göz yummak olacaktır“.
Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, aynı etkinlikte, 20 Ocak 2013’de, yani Balyoz darbe planının ortaya çıkmasının yıldönümünde İstanbul’da büyük bir miting yapacağını duyurdu. Sizce “bu davalar sahte ve bir işe yaramaz” diyenler mi bu ülkede demokrasinin genişlemesini sağlayacak, yoksa 20 Ocak’ta o meydanda olup “daha fazla demokrasi ve özgürlük istiyoruz” diyenler mi?
Not: Alper Görmüş, son yazılarında delillerin güvenilmezliğinden yola çıkarak Balyoz davasını sahte ilan edenlere detaylı olarak yanıt veriyor. Ben de kendi adıma, Ezgi Başaran ve onun gibilerden, Alper Görmüş’ün yazdıklarına yanıt bekliyorum. Eğer verecek bir yanıtları yoksa da “verecek bir yanıtımız” yok demelerini bekliyorum. Çünkü yazının başında da söylediğim gibi, bu konu “çamur at izi kalsın” ile geçiştirilecek bir konu değildir.
[email protected]
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015