Arife KÖSE
Bir gazetecilik projesi kapsamında bir haftadan beri Hollanda’dayız. İletişim öğrencileri olarak Hollanda hakkında haber yapacağız. Benim seçtiğimi konulardan bir tanesi Hollanda’nın ırkçı partisi PVV (Freedom Party - Özgürlük Partisi)’nin geçen sene başlattığı “Camiye Hayır” (MoskNee) kampanyası çerçevesinde İslamofobi’yi incelemekti.
PVV, bir web sitesi üzerinden başlattığı bu kampanyada Hollanda’nın giderek İslamileştiğini, bunun en önemli göstergelerinden birisinin de Hollanda’da giderek artan cami sayısı olduğunu söylüyor. PVV’nin çağrısı tam olarak şöyle, “Hollanda Müslüman bir ülke değil ve asla olmamalı. Ancak Hollanda’da İslam’ın etkisinin her geçen gün arttığını görüyoruz. Müslüman nüfusunun giderek artmasıyla birlikte – 2013’de bu sayı 1 milyon – camilerin sayısı da hızla artıyor. Şu anda Hollanda’da 450’den fazla cami var. Camilerin olmadığı bir Hollanda çok daha güzel olurdu. Dolayısıyla PVV diyor ki; artık yeter! Artık Hollanda’da daha fazla cami olmamalı” .
Doğrusunu isterseniz, bir gazetede gördüğüm bir haber nedeniyle bu konuyu araştırmayı seçerken sorunun bu kadar derin olduğunun farkında değildim.
Projenin bileşenlerinden birisi olan Free Press Unlimited’ın ofisinde geçtiğimiz Çarşamba günü gerçekleşen toplantıda bize yapılan sunumda Hollanda’dan Suriye’ye, Özgür Suriye Ordusu saflarında savaşmak için giden Müslümanların dönüşte zaten tepkili oldukları Batı’ya karşı daha radikal eylemlere girişeceklerinden endişe edildiğini öğrendik. Bu endişe, hükümet ve medya tarafından da dile getiriliyormuş.
Aynı şeyi, Hollandalı gazeteci Carel Brendel de, bir sonraki gün yaptığımız görüşmede daha ben sormadan söylüyor. Üstelik bu endişeyi kendisinin de taşıdığını saklamıyor. Şöyle diyor Brendel, “Ben kesinlikle Müslümanların bütün özgürlüklere sahip olması gerektiğine, ibadetlerine yönelik hiçbir kısıtlamanın olmaması gerektiğine inanıyorum. Ama aynı zamanda da Hollanda’nın iç politikasında etkin olmalarından endişe ediyorum çünkü Batı’ya karşı çok tepkililer. Suriye’ye savaşmak için giden Müslüman gençlerin Hollanda’ya döndükten sonra terörist eylemlerde bulunması bence çok yüksek bir olasılık ve bununla ilgili ne yapacağımızı bilmiyoruz”.
“Peki Irak ve Afganistan’a savaşmak için giden Hollanda ya da ABD askerlerinin dönünce terörist olmasından neden endişelenmiyorsunuz?” diye sordum. “Ama onlar Batı değerlerine düşman değiller” dedi.
Brendel aslında söylediğinin son derece demokratik olduğunu düşünüyordu. PVV’nin “Camiye Hayır” kampanyasına bireysel olarak katılmıyordu. Ama bir yandan da bu kampanyanın İslamofobi ya da ırkçılık olmadığını, böyle bir talebin dile getirilebileceğini sadece kendisinin buna katılmadığını söylüyordu.
Bu da Hollanda’daki bir diğer ciddi tartışma konusunu oluşturuyor.
PVV’nin “Camiye Hayır” kampanyası da Hollanda’da, genel olarak, islamofobi ya da ırkçılık olarak değil ifade özgürlüğü olarak değerlendiriliyor. Özellikle 9/11’den sonra BM, ECRI gibi uluslar arası kuruluşların islamofobiyi yeni ırkçılık biçimleri arasında değerlendiren raporlarına rağmen, ırkçılık şiddet çağrısı yapıyor olmakla sınırlandırılıyor ve bunun dışındaki bütün söylemler “düşünce ve ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendiriliyor. Bu da başka çok ciddi ve önemli bir tartışma konusu aslında.
Dolayısıyla bir yandan düşünce ve ifade özgürlüğü, demokrasi gibi kavramlar kutsanırken diğer yandan “öteki” olana dair endişeleri dile getirmek de birden düşünce ve ifade özgürlüğü haline geliveriyor.
Sonuçta Hollanda’da ilk bir haftada edindiğim izlenim şu; bizim yeni keşfetmeye çalıştığımız ve yirmi yıl ve hatta belki on yıl öncesine kadar Batı’nın göğsünü gere gere anlattığı “farklılıklarımızla birlikte yaşamak”, “çok kültürlülük” gibi kavramlar Batı’da artık çok ciddi şekilde sorgulanıyor. Ancak bu sorgulamaya sağ söylemin hakim olması bir yandan vatandaşlık tanımından siyaset yapma biçimlerine kadar hayatın her alanını etkilerken diğer yandan da PVV gibi popülist olduğunu öne süren ama aslında ırkçı ve islamofobik olan partilerin düşünce ve ifade özgürlüğü adı altında yeni ırkçılık biçimlerini kapsayan söylemler geliştirmelerine ve kendilerine taban bulmalarına yol açıyor. Üzerine bir de ekonomik krizi eklediğinizde manzara tamamlanmış oluyor.
Yani bu dönemde sadece Türkiye değil tüm dünya yeniden şekilleniyor. İnsan Brendel gibilerin sözlerini duyduğunda bu şekillenmeye ezilenlerden, her türlü ayrımcılığa uğrayanlardan yana müdahil olmanın ne kadar önemli olduğunu düşünüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015