Arife KÖSE
Hiçbir gerekçeyle ya da bahaneyle mazur gösterilemeyecek Charlie Hebdo cinayetinin ardından dünya bir kez daha saflaşıyor.
Aslında 11 Eylül 2001’den bu yana gerçekleşmiş bir dizi benzer olay sıralayabiliriz. 15-20 Kasım, El Kaide’nin İstanbul bombalaması; 2004’de Madrid’de, 2005’de İngiltere’de patlayan bombalar, 2004’de yönettiği film kadınların ezilmesinin kaynağını İslam dini olarak gösterdiği için öldürülen Hollandalı yönetmen Theo Van Gogh olayı, 2012’de Müslümanların Masumiyeti filminden dolayı ABD’nin Libya büyükelçisinin öldürülmesi. Eminim bunların sayısını artırmak mümkündür. Gördüğünüz gibi o kadar sık olmuş ki insan neden hala şaşırdığımıza şaşırıyor doğrusu. Demek ki ciddi bir sorun var ortada.
Dünyanın bu sorunla ilk ve gerçekten şok edici şekilde karşılaması 11 Eylül 2011 ile oldu. Herkes bir yandan ‘nasıl olabilir böyle bir şey!’ ile ifade edilen büyük bir şaşkınlık yaşarken bir yandan da ‘neden ABD?’ sorusunu soruyordu. Bu soruya o günlerde iki farklı yanıt verildi.
Birincisi ifadesini S. Huntington’un Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması (1996) adlı kitabında ifade edilen ‘medeniyetler çatışması’ teziydi. Huntington, ABD Savunma Bakanalığı’nın danışmanlarından biriydi aynı zamanda. Kitap özet olarak şunu anlatıyordu: 21. yüzyıl medeniyetler arasındaki çatışmalarla şekillenecekti. Uluslararası ilişkiler sisteminin 16. ve 17. yüzyıllarda doğuşundan bu yana, ana hatlarıyla dört dönem geçirdiğini söyleyen Huntington’a göre, birinci dönem Fransız Devrimi’ne kadar sürmüş ve bu dönemde uluslararası ilişkiler temelde egemenler arasında yürütülmüştü. Fransız Devrimi’nden sonra çok kutuplu hale gelen uluslararası sistemde, savaşa ve barışa birlikte karar veren, birbirine aşağı yukarı eşit durumda olan çok sayıda aktör bulunmaktaydı. Bu sistem de Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra sona ermiş, önce komünizm, ardından faşizmin yükselişi, ideolojik blokların çatıştığı bir uluslararası sistemi hazırlamıştı. İkinci Dünya Savaşı ise Soğuk Savaş dönemini oluşturmuştu. Huntington, bu dönemin sona ermesiyle birlikte ülkelerin artık siyasi veya iktisadi sistemlerine veya ekonomik gelişmişlik düzeylerine göre değil, kültürel özelliklerine göre sınıflandırılması gerektiğini savundu. Ona göre artık ideolojiler çağının demir perdesinin yerini kültürün kadife perdesi alacaktı. Dünyayı Batı’daki Katolik Hıristiyan, Çin’deki Konfüçyüs, Japon, İslam, Hindu, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve Afrika olmak üzere sekiz medeniyet bölgesine ayıran Huntington, önümüzdeki yıllarda bu medeniyetler arasında bazı çatışmaların meydana geleceğini ve bunların yayılacağını ileri sürdü. Eğer gelecekte bir dünya savaşı çıkacaksa bu da medeniyetler arası bir savaş olacaktı. Huntington yine bu tezinde İslam uygarlığının kanlı sınırlara sahip olduğunu, dolayısıyla çatışmanın onun karakteristik özelliği olduğunu savunuyordu.
O günlerde dünya, Bush ve ‘neo con’ların politikaları ile “Ya bizdensiniz, ya da onlardan” anlayışı ile yine ikiye bölünmüştü, Müslüman Doğu-Hırıstiyan Batı ayrımı derinleşmişti. Huntington’un medeniyetler çatışması tezi, bu saflaşma ile birlikte gelişen Afganistan ve Irak işgaline mükemmel bir ideolojik çerçeve sunmuş oldu. Yaşanan her şey zaten bu tezi kanıtlıyordu. Amerika’nın emperyal çıkarları gereğince bu politika önleyici vuruş adı altında işgal, savaş, işkence uygulamaları ile hayata geçirildi. Barbarlık medeni dünyaya savaş ilan etmişti, medeni dünya buna hak ettiği şekilde yanıt vermeliydi. O günden bu yana ne ölümlerin sayısı azaldı ne de ‘medeniyet’in ‘babarlık’a karşı savaşı dünyamızı daha güvenli bir yer haline getirdi.
Ancak o günlerde ‘neden ABD?’ sorusuna verilen tek yanıt Huntington’un bu yıkıcı, toplumları gerçek olmayan ayrımlar üzerinden bölen tezi değildi. Tüm dünyadan, Batı’dan Ortadoğu’ya, Uzak Asya’dan, Latin Amerika ve Avrupa’ya kadar savaş karşıtları bir araya gelmiş, bir yandan işgale karşı çıkarken bir yandan bu savaşlara ve işgallere bahane olarak kullanılan ‘medeni’ dünya / barbarlık ikilemini reddetmiş ve hep birlikte hem ABD ve onun peşine takılan işgalcilere karşı direnmiş hem de El-Kaide türü yine aynı karşıtlıklardan beslenen radikal İslamcı örgütlere prim vermemiş, onun şiddetini de karşısına almıştı.
Bugün de yine bir kez daha batı değerleri vs barbarlık / ifade özgürlüğü vs İslam ikilemine sürükleniyoruz. Batı ile Doğu’nun, İslam ile medeniyetin asla uyuşamayacak oldukları tezleri sadece ve sadece daha fazla savaş ve işgal isteyenlerin ve yine El-Kaide, IŞİD gibi kendisini bu tür bir medeniyetler çatışması üzerinden var eden eli silahlı örgütlerin işine yarıyor. Yeni savaşlara, ırkçılığa ve daha fazla ölüme kapı aralıyor. İngiltere’de UKIP lideri Avrupa’nın çokkültürlülüğü meselesinin gözden geçirilmesi gerektiğini söylerken Le Pen idam cezasının geri getirilmesini önerme cesaretini bulabildi kendisinde. IŞİD ise yaptığı açıklamada saldırıyı üstlenmese de onayladığını belirtti.
Biz her ikisi arasında da tercih yapmak zorunda değiliz. Medeniyetler çatışmasını kabul etmek zorunda değiliz. Biz daha özgür bir dünyayı eli silahlı teröristlere karşı Esad gibi diktatörlerle işbirliği yaparak değil tüm dünyada ezilenlerin birliğini sağlayarak kurabiliriz ancak. Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti’nin söylediği gibi, Charlie Hebdo ile dayanışırken bizim kol kola gireceklerimiz Fransız hükümeti ya da Ortadoğu’daki diğer diktatörler olamaz. Biz, daha önce yaptığımız gibi bu vahşete ve bu vahşeti kendi göçmen karşıtı ırkçı, savaş çılgını politikalarına alet etmek isteyen herkese karşı tüm ezilenler ile birlikte olacağız ve bu birlikteliğimizin kriteri kültür, din, mezhep olmayacak. Yeni bir Charlie Hebdo vahşetinin yaşanmasını önlemenin başka yolu yok.
Arife Köse
http://marksist.org/icerik/Yazar/278/Medeniyetler-catismasi-tezine-teslim-mi-oluyoruz?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.02.2018
8.02.2017
15.04.2016
11.04.2016
15.02.2016
5.02.2016
10.01.2016
28.12.2015
8.02.2015
4.02.2015