Atilla Aytemur
Normal olarak 2019’un Mart sonundan itibaren yapılması beklenen seçimlerin, MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışıyla olağanüstü ölçüde öne alınması, muhalefeti önce zor durumda bıraktı.
Başkanlık ve milletvekilliği seçimlerinin AK Parti tarafından erkene alınıp bu sonbaharda yapılmasına kendini hazırlamış bulunan muhalefet, üzerindeki şaşkınlığı çabuk atarak toparlandı ve sürecin insiyatifini Cumhur İttifakı’ndan aldı.
Özellikle CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi arasında başlayan hızlı görüşme trafiğinin, bir süre sonra AK Parti-MHP iktidar koalisyonunun oyun planını boşa çıkaracak sonuçlar vermeye başladığı görüldü.
İktidar böyle bir karşı hamle beklemiyordu
Uzun zamandır Türkiye siyasetinin oyun kurucu ikilisi olarak olağanüstü rahat davranan, hemen hiçbir konuda toplumsal mutabakat arayışına girmeyen, toplumsal mutabakatın asıl aranacağı yer ve kurum olarak TBMM’yi neredeyse kendi özel noteri gibi kullanan ve muhalefeti hiç mi hiç umursamayan “milli ve yerli” ikilinin insicamı, muhalefetten ard arda gelen hamleler karşısında darmadağın oldu.
Öyle ki, mevcut seçim yasalarının yarattığı engellere, YSK’nın iktidara olan sadakati ve bağımlılığına güvenerek, siyasal etik açısından olmadık adımları atmakta tereddüt etmeyen “Türk tipi demokrasi”nin mimarları, başını CHP’nin çektiği muhalefetin hamleleri karşısında ne yapacaklarını bilemeyip ağızları bozmak yoluna gittiler.
Tekrar “ABD ve Batı projesi... Düşmanlık... FETÖ ve PKK tertibi” gibi, “milli ve yerli” siyasal sözlüğümüzün en muteber cümleleri dolaşıma sokuldu.
Demokrasi uğruna politik jestler
Türkiye siyasetinde milletvekili transferi yoluyla iktidar düşürüp iktidar olmanın ahlâkî bakımdan savunulamayacak örneklerini tabii gördük. Bu örnekler hakkında kamuoyu ortak bir değerlendirmeye sahip. “Güneş Motel” adıyla anılanı bunlardan biriydi.
Ama bugünlerde kimi yayın organları ve yazarların hatırlattığı gibi, demokrasi, adalet, hakkaniyet ve toplumsal uzlaşma adına yüz ağartan örnekler de mevcut. CHP’nin bu politik samimiyet ve iyi niyet adımı, söz konusu iyi örneklerin bir benzeri ve devamı olarak değerlendiriliyor.
İktidarın, kendi tarihinde de görülen böyle demokratik jestleri çarçabuk unutması ve unutturmasının, şimdiki sert ve hakaretamiz yaklaşımlarını haklı çıkaracağını düşünemiyorum.
Lider Erdoğan’dı ve siyasi yasak haksızdı
Aslında çok bilinen bir hikâyeyi anlatacağım. Tekrar olmasının sıkıcılığını da göze alıyorum. 12 Aralık 1997 günü Ziya Gökalp’in bir şiirini okuması nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır DGM tarafından 10 ay hapse ve 177 milyon TL para cezasına mahkûm edildi. Yargıtay bu cezayı 24 Eylül 1998’de onadı.
26 Mart 1999’da Pınarhisar Cezaevine giren Erdoğan, 24 Temmuz’da tahliye oldu. Ancak siyasi yasağı olduğu için AK Parti’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamadı.
Abdullah Gül’ün başbakan olduğu dönemde verilen bir yasa teklifiyle, siyasi yasağı ikinci görüşmede TBMM tarafından kaldırıldı.
Bunun ardından, o konuşmayı yaptığı ilde, yani Siirt’teki seçimin iptal olması için, Deniz Baykal’ın genel başkanı olduğu CHP ile görüş birliğine varılarak YSK’ya itiraz edildi. 2 Aralık 2002’de YSK bu ilin seçimlerini iptal etmeyi kabul etti. CHP’den Ekrem Bilek, AK Parti’den Mervan Gül ve bağımsız Fadıl Akgündüz’ün milletvekillikleri düştü. AK Parti liderine yol bu şekilde açılabildi.
Deniz Baykal aksi yöndeki telkinleri umursamadı
9 Mart 2003 günü yenilenen seçimle Erdoğan, Siirt’ten TBMM’ye girme imkânını buldu. İktidarda olan AK Parti’nin genel başkanının siyasi yasağı kalmış, TBMM’ye vekil olarak girmesi sağlanmış ve bir demokrasi ayıbına rakip bir partinin politik jestiyle son verilerek önemli bir merhale geçilmişti.
Bu sonucu hazırlayan görüşmeler daha sonra gazetelere yansıdı. 22 şubat 2003 günü, yani tekrarlanan Siirt seçimlerinden iki hafta önce Erdoğan ile Baykal’ın Beylerbeyi’ndeki Bosphorus Hotel’in restoranında bir araya gelerek konuştukları söyleniyordu.
Baykal basına yaptığı açıklamada, “Erdoğan’ın parlamentoya girmesine yol açmakla iftihar ettiğini” belirtiyordu. Daha sonraları çok eleştirilmesine rağmen, Baykal’ın yaptığı politik jestten bir pişmanlık duyduğuna kimse şahit olmadı.
Ufuk Uras tereddüt etmedi
Bazı bakımlardan ayrılmakla beraber benzer bir durum, Kürt milliyetçiliğinin ağırlıkta olduğu Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) 11 Aralık 2009’da Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması sırasında yaşandı. Bu partinin TBMM’de 21 milletvekili bulunuyordu.
Eş genel başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında, kapatma kararıyla birlikte siyaset yasağı verilip vekillikleri düşürülünce, Kürtlerin kurmaya hazırlandığı yeni partinin TBMM’de grupsuz kalması gibi bir risk ortaya çıkıyordu.
O dönemde büyük ölçüde DTP’nin de desteğiyle “Bin Umut Adayları”ndan biri ve “Sol’un Ortak Bağımsız Adayı” olarak TBMM’ye girmiş bulunan bağımsız milletvekili Ufuk Uras, arkadaşlarının da destek ve onayıyla, milletvekili sayısını yirmiye tamamlayıp grup kurulmasını sağlamak üzere, kararın hemen ertesi günü DTP’ye katıldı. Bir süre sonra bu parti Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adını aldı ve Mecliste grubu bulunan bir parti olarak yoluna devam etti.
Demokrasi adına kazanç
Parti merkezinin önerisi ve onayıyla CHP’den 15 milletvekilinin İyi Parti’ye geçerek, Siyasi Partiler Yasası ile Seçim Yasası’nın TBMM’de grubu bulunan partilere tanıdığı seçimlere katılma hakkını İyi Parti’nin kullanmasını sağlaması, aynı demokratik jest ve duyarlılığın devamıdır. Böylelikle önemli bir yurttaş kesiminin kendi partileriyle seçime katılmalarına imkân verilerek, sınırlı ve sorunlu demokrasimize çok ender de olsa bir kalite katkısı söz konusu olmuştur.
Bunun altında çapanoğlu aranabileceği, yabancı kokusu alınabileceği, tertip hissedilebileceği veya FETÖ parmağı bulunabileceği kanaatinde değilim. Hele hele, para ve mevki uğruna transfer peşinde koşan milletvekili örnekleriyle aynı kaba koymak, hiç mi hiç adil bir tavır olamaz.
Baykal’ın jestine “Şeriatçılara destek vererek çok tehlikeli bir oyun oynuyorsun” veya Ufuk Uras’ın DTP (BDP)’ye katılmasına “Terörist bölücülere destek veriyorsun” denmiş olması, nasıl demokrasiyle, ülke gerçekleri ve ihtiyaçlarıyla uyuşmuyorduysa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu önemli demokratik hamlesini de “Sinsi oyun, tertip, tuzak ve düşmanlık” diye nitelemek aynı ölçüde gerçek dışı görünüyor.
Yaygın kanaat, iktidarın sözüyle çizilen sınırların pek dışına çıkmadığı belirtilen YSK’nın, İyi Parti’yi 24 Haziran’da seçime katılacak partiler listesine almamaya hazırlandığı yönündeydi. Bu da, milletvekili seçimlerinde (eski) MHP’nin geleneksel seçmen kitlesini tamamen (yeni) MHP’nin ve Devlet Bahçeli’nin rakipsiz oy deposu haline getiriyordu. Bu oyun bozuldu; geleneksel MHP oylarına İyi Parti de talip olabildi. Meclis aritmetiği sırf bu yüzden değişebilir. Bu kadarı da iktidar sözcülerinin sinirinin bozulmmasına yetti gibi.
Demokrasiyi boş vererek seçime gitmek
Geçtiğimiz günlerde kabul edilen İttifak ve Seçim Yasasının 26 maddesinden bazılarının “yok artık, bu kadarı da olmaz” dedirtecek nitelikte olduğunu, iktidar koalisyonunun seçimi ancak böyle özel tedbirlerle kazanabileceğine dair bir fikre saplandığını daha önce birkaç kez yazmıştım.
Hepimizin kulaklarındadır; AK Parti ve MHP sözcüleri sürekli olarak seçimler zamanında yapılacak deyip durdu. Aksini soran ve söyleyenler için en ağır sıfatları kullandılar.
Sonra ortaklardan biri (MHP) çıkıp, inandırıcılığı kendinden menkul gerekçelerle erken seçim istedi. AK Parti ise onu da sollayıp, erken seçim bir yana, acil ve baskın seçimde karar kıldı.
Başkanlık rejimiyle ilgili uyum yasaları henüz çıkmamış. Birçok konu belirsizliğini koruyor. YSK’nın eli ayağı birbirine dolaşmış. Taşradaki il ve ilçe seçim kurulları henüz hiçbir hazırlık yapamamış. Yani seçimi güya koordine edecek kurumun il ve ilçe temsilcileri, neyin nasıl olacağını daha doğru dürüst bilmiyor ve gerekli hazırlığı tamamlamış değil.
Günler su gibi akıyor ve İyi Parti’yi seçim listesinin dışına atacağına dair bir ara kuvvetli kuşkular duyulan YSK, seçim takvimini açıklamak için halen muhtelif gerekçelerle oyalanıyor. Ama soranlara da usulen “seçime hazırız” demeyi ihmal etmiyor.
Kabul edelim ki CHP planı bozdu!
İşte CHP’nin 15 milletvekili hamlesi, bu önü arkası fazla hesap edilmemiş olan, İyi Parti’yi devre dışı bırakma ve muhalefeti hazırlıksız yakalama planını bozdu.
Sonrası muhalefete neler getirir bilemem, ama demokratik insiyatifin şu anda muhalefet kesiminde ifadebulduğunu söylemek yanlış olmayacak.
Bu demokratik jestin CHP’yi iktidar getirmesi diye bir şey söz konusu değil. Örgütlenmesini tamamlama ve kongresini yapma fırsatı bulan İyi Parti’nin de, seçime girmekten başka bir şey elde etmesi beklenemez.
Lakin, seçime giremeyen İyi Parti’nin oylarını böylelikle kendinde tutacağını zanneden MHP’nin bir şeyler kaybettiği muhakkak. Galiba bu kadar kızgınlık ve hırçınlığının ardında da bu yatıyor.
Öncekileri bir yana bırakıyorum. AK Parti bu seçim döneminde çıkardığı, sandığı tamamen devletin ve iktidarın eline teslim eden Seçim ve İttifak Yasası’ndan sonra ikinci hatâsını, İyi Parti’yi seçim dışında bırakabilecek bir tarih belirlemekle yaptı. MHP’nin dar aklına kendini bu kadar kaptırması, kim bilir daha ne bedeller ödetecek iktidar partisine!
Temiz bir seçim için demokrasiyi hâkim kılmak üzere OHAL’i kaldırmak, KHK’lara son vermek, basın ve düşünce özgürlüğü alanını genişletmek, sandığı millete teslim edecek kuralları hayata geçirmek, barajı kaldırmak, huzuru hakim kılmak varken... Bu gibi demokratik teamül dışı ve akıl almaz yollara tevessül edip, muhalefeti açmaza alarak seçim kazanmayı hedeflemek niye? Millete güven bunun neresinde?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022