A.Turan ALKAN
Bir sahafın dükkân önüne koyduğu ucuz kitap sergisinde, az kullanıldığı her haliyle anlaşılan bir anayasa kitapçığı buldum.
Biraz göz atınca temel haklarla ilgili bazı maddelerin altına, kitabın sahibi tarafından el yazısıyla bazı notlar düşüldüğünü farkettim; dikkatimi çekti. Yazısını tanımam ama tükenmez kalemle yazılmış notlar bana hayli tanıdık geldi. Bakalım size tanıdık gelecek mi?
Acaba niçin anayasa kitapçığını elden çıkarmaya karar vermişti; artık ihtiyacı kalmamıştı belli ki... Neyse, okuyalım...
Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Keh keh; bu hüküm, bazılarının daha fazla eşit olduğu gerçeğiniortadan kaldırmaz ama).
*
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
(Deniliyorsa da olaya geniş açıdan bakmakta fayda vardır; bu hüküm bazı aileler dışında kalan aileler üzerinde geçerlidir; lâf!).
*
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
(Hiç de değillerdir; aciliyet gösteren bazı konularda devlet organları ve idari makamlar önce suç işlemeye teşvik edilebilir. Sonradan kanuni düzenleme yapılır; yapılmasa da olur.)
*
Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
(Yok devenin pabucudur; bu gibi güzel cümleleri fazlaca ciddiye almamak lazım. Boşverin siz böyle tumturaklı lafları! Bir hakka sahip olmak demek, kişinin o hakkını tepe tepe, canının istediği zaman kullanabileceği şeklinde yorumlanamaz. Bu gibi nazik hususlarda en kritik kararı hükümet erkânının vermesi daha doğru olacaktır. Biz bu işleri iyi biliriz, daha doğrusu Ululemriniz bilir; dağılın!)
*
Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
(Keh keh... Al işte meselâ bir tane daha; eğer siz buna yaşamak diyorsanız mesele yok!)
*
Tıbbî mecburiyetler ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.
(Elbette bazıları, yani paralel diye nitelenen kişileri bu kapsamın dışına alıyoruz. Mitinglerde defalarca izah edildiği üzere sülük, virüs gibi canlılar “kişi” sayılmadıkları için her türlü bilimsel deneyde kullanılabileceklerdir; iyi de olur; en azından böylece topluma bir faydaları dokunur.)
*
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.
(İşkence ve eziyet deyince aklımıza ne geliyor? Elbette Ortaçağlarda gördüğümüz işkence odaları, zindanlar, iğneli fıçılar, içindeki şeytanı çıkarmak için ateşte kızartılan cadılar vesaire geliyor; peki, bizim ülkemizde bu türden işkence ve eziyet var mıdır; yoktur. Peki bu maddede “Haşhaşilere eziyet ve işkence yapılamaz” deniliyor mu? Denilmiyor! Öyleyse...
Durmak yok, yola devam!)
*
Kimsenin konutuna dokunulamaz.
(Peh! İnlerine gireceğiz inlerine! Binaenaleyh in bir mekân mıdır; değildir. Peki, inde yaşayanlar insan mıdır? Değildir! Kaldı ki oturduğunuz konutlarda bizim sayemizde barınmaktasınız, henüz taksit borcunuz bile bitmedi…)
*
Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
(Ee, biz burada ne başıyız öyleyse; herkes vicdan, din ve kanaat hürriyetine sahipse biz ne demeye kendimizi yorup durmaktayız? Olmaz öyle şey, bu maddenin aslı şöyle olmalıydı, sakata gelmiş böyle çıkmış ama şimdi düzeltiyorum: Herkes, yakışıklı ve dünyalar şirini bir başkanın vicdanına, dini inancına ve kanaatlerine katılmakta serbesttir; hatta katılsa daha iyi olur; katılmazsa kendisi bilir, katılmakta gecikenler ve mırın-kırın edenler kendilerini bilirler başlarına geleceği…)
*
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
(Yav he he… Siz benim gözümün içine bakın gözümün içine; anladınız siz onu; grup disiplinine karşı çıkıntılık et de göreyim senin efeliğini! Kardeşim siz Ortaçağ Avrupa hukuku’ndaki “Cuius regio eius religio” prensibini duymadınız hiç; hayrıma tercüme edeyim: Devlet kimin elindeyse halkın dinini de o tayin eder demek. Aloo, orda mısınız?)
*
Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.
(Olur! Başka ne arzu ederdiniz; paşa keyfinize uygun bir kanun hazırlamak bizim için işten bile değildir. Ayrıca kanun siparişinizi alakart tarzında da kabul edebiliriz. Yönetmelik daha kolay, onu hemen kolayca halledebiliyoruz birkaç günde. Sadece ‘Bekirr’ demem kâfi!)
*
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
(O-hoo, biz düşmanı dışarda arıyorduk, meğer içimizdeymiş. Burası Birleşik Britanya Krallığı mı kardeşim; sen suçlu sayılmazsan, o suçlu sayılmazsa, onlar, bunlar, şunları peşinen suçlayıp mahkum etmeyeceksek nasıl yapacağız biz bu mıntıka temizliğini? Hişt, aloo, sana diyorum paralel devlet ajanı sana… Bakma oğlum sağına soluna casusun çocuğu, kiralık ajan, rant yiyici takiyyeci iblis seni; çetecinin de gözüsün işte, kokuşmuşun çürümüşün tekisin, yalancı peygamber müsveddesi seni. Ümüğünüzü sıkacağız ümüğünüzü…)
*
Düzeltme ve cevap hakkı, ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir.
(Biz de aynı şeyi diyoruz: Bu madde haysiyet ve şeref sahiplerini ilgilendiriyor, sizi değil. Binaenaleyh cevap-mevap hakkınız yok. Su bile yok size su! Hade hade!)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016