Aydın ENGİN
İki günlüğüne Antakya’ya gittim geldim. Katıldığım, konuştuğum, Antakyalılarla birlikte “1915’te ne oldu” sorusuna cevap aradığımız çok keyifli toplantıdan söz etmek var; sonra akşam vakti Antakya mutfağının tanımlaması güç lezzetlerinin içinde kaybolduğum Maho’nun yerinden söz edip ağzınızı sulandırmak var.
Ama bunların hiç biri öne çıkmıyor. İyi bildiğimi sandığım Hatay’ın bilmediğim yüzünden söz edeceğim.
Bilen bilir, Hatay’da, hele hele Antakya ve güneyindeki Samandağ, Yayladağ yöresinde çoğunluk Alevi –Arap yurttaşlarımızdadır, yani Nusayriler’dedir. Suriye’deki iktidar koalisyonunda, özellikle ordunun komuta kademesinde de ağırlık Nusayrilerdedir. Yani Hataydaki Alevi-Arap yurttaşlarımızla Suriye’deki Alevi-Araplar arasında etnik ve dinsel bir ortaklık var.
Bu kadarını biliyordum; belki siz de biliyorsunuz.
Ama bu etnik-dinsel bağın bu kadar güçlü olduğunu, elle tutulur, gözle görünür bir “aidiyet bağı” olduğunu bilmiyordum, sezmemiştim.
Hataylı Nusayriler (yeri gelmişken belirteyim. Hataylı Alevi-Arap yurttaşlar kendilerinin “Nusayri” olarak tanımlanmasından pek hoşlanmıyorlar. Ama ne yapalım ki onlar Nusayri), evet Hataylı Nusayriler, Beşar Esat’a ve Suriye’deki BAAS rejimine yöneltilen eleştirileri haksız buluyorlar. Türkiye’nin içinde yer aldığı ABD ve AB ülkelerinin Beşar Esat’ı devirme yönündeki girişimlerini ise kendilerine (de) yönelmiş bir saldırı olarak algılıyorlar. Hatay’ın Suriye sınırına çok yakın yerlerde kurulan ve kendilerini “Hür Suriye Ordusu” olarak tanımlayan Esat karşıtlarının barındıkları beş kampa açıkça karşı çıkıyorlar. Suriye’de Hama ve Humus bölgesinde yoğunlaşan ve tamamı Sünnilerden oluşan rejim karşıtlarını “Şeriatın ayak sesleri” olarak değerlendiriyor ve yine açıkça “Esat devrilirse yerine gelecek olan El Kaide çizgisidir” diyorlar.
Toplantıdan arta kalan saatlerde sürdürülen sohbetlerden bir genelleme yapmak doğru mu? Bütün Hataylı Nusayriler böyle mi düşünüyordur? Bunu soru olarak yönelttim.
Aldığım cevap kısa: “Evet, hepsi böyle düşünüyor!..”
Bunu söyleyenler yıllar ve yıllardır tanıdığım, siyasal yaşamları solun en önemli örgütlerinde ve sıradan olmayan görevlerde geçmiş; kendileri de hapis, sürgün dahil feleğin çemberinden geçmiş; siyasal ve kültürel birikimleri asla küçümsenemeyecek, yaşını başını almış eski yol arkadaşları. Yani yargılarına, Hataylı Nusayrilere ilişkin çözümlemelerine (=analizlerine) güvenmek gerektiğini düşünüyorum.
* * *
Lübnanlı Hristiyan Arap Mişel Eflak’ın 1953’te ideolojik ve siyasal temellerini attığı;Ekrem Havrani ile birlikte siyasi partiye dönüştürdükleri BAAS hareketi, 2. Dünya Savaşı sonrasında İngilizlerin yapay sınırlar ve aşiret reislerini kral ilan ederek kurdukları devletlerde kısa sürede başat siyasal güce dönüştü. BAAS (=Arap Sosyalist Diriliş Partisi) 1960’larda, parçalanmış Arap halklarını Arap milliyetçiliği ve sosyalizm (= İştirakiyyun) temelinde birleştirmeyi amaçlıyordu. Türkiye’deki karşılığını “sol kemalistler” olarak tanımlayabileceğimiz bu hareket kısa sürede “tepeden inmeci sosyalist” diyebileceğimiz hedeflerini terkedip milliyetçi-askeri diktatörlüklere dönüştüler. BAAS da iktidardaki partilerin (Suriye, Irak) sadece adlarında yaşamaya başladı.
Sanırım bugün ayakta kalan tek BAAS iktidarı da Suriye’de. Bu bağlamda bakarsak artık çağını çoktan doldurmuş bir ideolojinin zor kullanarak ayakta kalabilen bir iktidar biçiminden ibaret olduğunu söyleyebiliriz.
Ama bu gerçeği saptamak, AKP’nin Suriye’ye dönük saldırgan ve buyurgan politikasını hak vermeye yeter mi ? Yoksa AKP’nin tavrı , Suriye’deki Alevi iktidara karşı Sünni kesimi destekleyen bir “mezhep kardeşliği” olarak mı yorumlanmalı?
En son örneği Uludere cankırımı olan Türkiye’de Kürtlere yönelik tutum şiddetlenerek sürerken AKP tepelerinin Beşar Esat rejimini “Kendi halkını bombalayıp öldüren bir iktidar” olarak eleştirmesi zaten başlı başına bir kara mizah. Hatay’daki Nusayriler içinse bu aynı zamanda kendilerine yönelik bir saldırı olarak algılanmakta.
* * *
İki günlük geziden derlenmiş ilginç gözlem ve izlenimlerdi. Haftanın son Tırmık’ında sizlerle paylaşmak istedim...
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021