Aydın ENGİN
Dile kolay, 50 yıl… O 15-16 Haziran’dan bu 15-16 Haziran’a yarım yüzyıl…
1961’de Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) kuruluşuyla onlarca yıl silah zoruyla, kanun yoluyla bastırılan, ancak toprak altında filizlenebilen tohum fide oldu, güneşe kavuştu.1967’de DİSK kurulunca fide artık bir ağaca dönüşmüştü. Derby, Gıslaved, Haymak, Alpagut işgalleri, Unilever, Demir Döküm, Sungurlar, Otosan direnişleri ile ağaç derinlere kök saldı.
Yel işçiden, işçiden yana esmeye başlamıştı.Türkiye sermayedar sınıfını ve onun siyasal iktidarlarını korku bastı. Türkiye işçi sınıfını Amerikan AFL – CIO modeline uygun sınıf uzlaşmacı bir sendikacılığın cenderesine hapseden Türk - İş’ten yığınlar halinde kopup DİSK çatısı altında örgütlenmeye başlayan işçileri durdurmak için sendika seçme özgürlüğünü dinamitleyen yasal düzenlemeler için kollar sıvandı.
O kollar sıvandığı ile kaldı.
15 Haziran 1970 sabahı İstanbul’da Kartal’dan, Bakırköy'den, Paşabahçe’den, Levent’ten kopan işçi selleri yolları boyunca Türk - İş’in kaleleri sayılan fabrikalardan kopup gelen işçilerle daha da, daha da, daha da büyüdü; polisin derme çatma barikatları kırıldı; Eminönü ve Kadıköy meydanları silme sıvama işçilerle doldu.
Sermayedar sınıfın ve siyasal iktidarın korkusu paniğe dönüştü; 15 Haziran gece yarısı sıkıyönetim ilan edildi. 16 Haziran sabahı sıkıyönetim ilanının ürkütüp bastıracağı sanılan işçi kolları daha da kabardı. Bu kez Gebze ve Kocaeli işçi yataklarından işçi selleri akmaya başladı.
Sendika seçme özgürlüğünü yok edecek yasa düzenlemeleri Meclis’ten, Senato’dan geçmiş, general eskisi Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp yürürlüğe girmiş idi…
Ama giremedi. TİP, Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açtı. Fiilen yürürlük kazanamamış olan yasa değişikliği Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi ve çöpe atıldı.
İşçiler kazanmıştı.
Sermaye sınıfı ve onun generalleri 15-16 Haziran’ın cevabını dokuz ay sonra 12 Mart 1971’de bir askeri darbe ile verdiler.
Sosyalizmin alfabesini çoktan bitirmiş, doktora tezi yazacak bilinç düzeyine ulaşmış devrimci gençlerin, sendikal hareketin öncü işçilerinin üstüne faşizmin kanlı eli indi. Dev bir cadı kazanı kaynatıldı. Askeri hapishaneler devrimci öğrenciler ve gençlerle doldu ve taştı…
* * *
"15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi"nin 50. yılında kısa bir tarihçe bile bir gazete yazısına sığmaz. Zaten bu yazının amacı da bir tarihçe yazmak değil. Meraklıysanız sendikal hareketin çalışkan karıncası Zafer Aydın arkadaşımın "İşçilerin Haziranı – 15 – 16 Haziran 1970" başlıklı kitabını alır okursunuz. Kitap matbaadan yeni çıktı, hâlâ mürekkep, kağıt ve alınteri kokuyor.
* * *
Bugün 15 Haziran 2020. 15- 16 Haziran 1970’ün üstünde 50 yıl geçti.
Bu elli yıl içinde 12 Mart’da sendikal ve devrimci hareketin belini büken, 12 Eylül 1980‘de ise canını alan, DİSK’i kayyımların eline teslim eden sermaye, 80’li yıllarda Turgut Özal eliyle vahşi kapitalizmi kurumlaştıracak adımlar attı. Serbest piyasa ekonomisinin adı anılmayan ilkesi gereği "sendikasızlaştırma operasyonu" uygulandı ve büyük ölçüde başarıya ulaştı.
2002’de Meclis’te çoğunluğu ve devletin iplerini ele geçiren AKP’nin Reisi 2017’de herhangi bir utanç duymadan övündü:
"…OHAL’i iş dünyamız daha rahat çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz…"
Ayrıntıya gerek yok. Aktardıklarım yeterli ve gerçek.
Şu anda varlığı ile yokluğu belirsiz bir Türk - İş, AKP güdümünde bir HAK - İş ve büyük fabrikalardan yer yer tasfiye edilmiş, yer yer kazınmış DİSK’e bağlı sendikalarda, yani üç işçi konfederasyonun çatısı altında sadece toplam 1 milyon işçi üye. Yani yaklaşık 12 milyonluk bir işçi kitlesinin sadece ve sadece 1 milyonu yani onda biri sendikalı yani örgütlü…
"Sermayenin sendikasızlaştırma operasyonu Türkiye’de başarıya ulaşmış gibi" demek hiç de yanlış ve yanıltıcı değil.
50. yıl dönümünde 15-16 Haziran’ı saygıyla ve hasretle anmaya evet ama bu içi boş, kof övgülere ebelik etmemeli.
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada "Küreselleşmiş Sermaye" işçilerin sendikal örgütlülüğünü kırdı.
O kadar da değil, teoriye göre işçilerin siyasal örgütü olan komünist partiler neredeyse küresel çapta silikleştiler, etkisizleştiler. İşçi hareketinden doğmuş sosyal demokrasi ise günümüzde artık işçilerin ve emeğin siyasal hareketi olmayı terk etti "serbest piyasa ekonomisi"nde çatlakları sıvamak görevini üstlendi…
Bitmedi…
"Mavi yakalı" diye nitelenen, sanayi üretimindeki işçiler yerlerini hızla, hem de ürkütücü bir hızla yapay zeka ile donanmış robot işçilere kaptırıyorlar.
* * *
Toplumları ve insanlığı ileriye götürecek bir güç olarak işçi sınıfı; onun siyasal öncülüğü; profesyonel devrimcilerin çelik çekirdeğinden oluşan Leninci Komünist Parti modeli; sermaye çoktan küreselleşmişken, işçilerin uluslararası örgütü olarak kurulmuş "Enternasyonal"in silik bile denemeyecek varlığı gibi 19. yüzyıl sonundan başlayıp 20. yüzyıl boyunca egemen olmuş siyasal, ideolojik kabulleri ve onlara dayanan toplumsal ve sınıfsal analizleri, bugün doğru bildiklerimizin doğruluğunu cesaretle sorgulamak yükümündeyiz.
"Cesaretle" diye boş yere eklemedim. Bu sahiden cesaret gerektiriyor.
Bu epey uzamış yazıda 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'nin 50. yıldönümünde bu cesaret adımını bir denemek istedim.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021