Aydın ENGİN
Resmi verilere göre Türkiye’de 89 siyasal parti var. Meslek gereği siyasetle, siyasette olup bitenlerle yakından ilgilenmek zorundayım. Buna rağmen bu 89 partiden altısını, yedisini, belki sekizini, haydi bilemedin dokuzunu sayarım ama ötekilerle ilgili adları dahil hiçbir bilgim yok. Sizin de benden farklı olmanız için bir sebep yok.
Dün Yeşiller Partisi kuruldu. Resmi verilere göre 90. parti olsa gerek. Peki, çiçeği burnunda Yeşiller Partisi "adı var kendi yok, olmasa da olur" partilerden biri mi olacak, yoksa laf yarışına, laf sokmaya, bunu marifet saymaya dönüşmüş siyasete bir renk, bir dirilik mi, bir hareket mi getirecek?
İlk günden olumlu ya da olumsuz bir yargı elbette doğru olmaz. Şimdilik "bekleyip göreceğiz" demekle yetinelim.
Yeşiller partisi sessiz sedasız, adeta durup dururken kuruldu. Nitekim bu konuda en duyarlı ve heyecanlı olması beklenin Yeşil Gazete bile kuruluş haberine açılış sayfasında beşinci sırada yer verdi, gün içinde onuncu sıraya kadar da geriletti.
"Vardır herhalde bir bildikleri" deyip bu ayrıntıyı geçelim.
* * *
Türkiye’de daha önce de Yeşiller Partisi kurulmuştu. Yanılmıyorsam 1988’de ve yine yanılmıyorsam İzmir’de.
Etkili ve yaygın olamadı. Bunda sanırım o yıllarda Türkiye’de çevre bilinci ve iklim değişikliği tartışmalarının güncel ve yaygın olmayışının etkisi belirleyici oldu. Türkiye için bir çeşit erken doğumdu. Nitekim uzun sürmedi ve 1994’de sessiz sedasız kapandı.
2008’de yeni bir Yeşiller Partisi kuruldu. Bu parti de 2012 Haziran’da, iki yıl önce kurulmuş Eşitlik ve Demokrasi Partisi (EDP) ile birleşti ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) adını aldı.
Ancak bu birliktelik uzun ömürlü olmadı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin HDP’nin bir bileşeni olma kararı Yeşil hareket kanadından gelenleri bu partiden kopardı. Son dönemde Yeşil Sol Parti adını kullanmayı tercih eden Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi HDP bileşeni olarak hızla "profil" kaybetti, sol harekette ilgi odağı olmaktan büyük ölçüde uzaklaştı, adeta HDP içinde eridi.
* * *
Yani dün kurulan Yeşiller Partisi bu bağlamda üçüncü deneme. Ama ilk iki denemeye göre Türkiye’de bugün farklı koşullar var.
Küresel bir çevre felaketine hızla yol alan yeryüzünde iklim değişikliği çok yakıcı bir sorun olarak bilinçlerde yer etti. "Yav, bu dünyanın döngüsü içinde bir sorun. Abartmayalım. Daha önce de buzul çağları yaşandı" diye yürek serinletenler de, "Devrim olunca hepsi düzelir abi" diyenler de abdest tazelediler, çevre ve iklim sorunlarının ciddiyetini ve vehametini bilince çıkardılar.
Gelişmiş kapitalist ülkelerin plastik çöplüğüne dönüşmüş, sel baskınları ile, aşırı boyuttaki kuraklık ile, İç Anadolu bozkırındaki obrukların neredeyse geometrik artışı ile sarsılan ve çevreye ilişkin kaygıların kitlelerde gitgide daha hızlı yayılmaya başladığı Türkiye’de bir Yeşiller Partisi için zamanın olgunlaştığını ve partinin etkili olması için elverişli koşullar oluştuğunu söylemek pek yanlış olmasa gerek.
Henüz programını bile okuma imkanımız olmadığı için Yeşiller Partisine elbette ihtiyatlı yaklaşmamız doğru olur. Ama öbür partilerin çevre sorunlarına duyarsızlığı, kayıtsızlığı ortada. Duyarlı olmaları beklenen HDP ve Sol Parti bile bu sorunlara epey "adet yerini bulsun" dercesine vurgu yapıyor.
O yüzden dün kurulan Yeşiller Partisi yakıcı sorunların gitgide şiddetlendiği bir alana öncelik tanıyacağı için ciddiye alınmalı.
* * *
Alışılagelmiş siyaset tarzlarının ötesine gözlerini yumanlar, hele hele her konuda olduğu gibi bu konuda da "derin fikirleri" olan keskin solcu sosyal medya zevzekleri bu partiyi küçümseyeceklerdir.
Tıpkı 1980’lerde Avrupa’da küçümsendiği, dudak büküldüğü gibi.
Almanya’da 1980’de başlayıp 12 yıl süren siyasal göçmenliğim boyunca Alman Yeşiller Partisi’ne (Die Grünen) dudak büken, alaycı gülüşler eşliğinde "Bu süpürge saçlı kızlarla, kulağı küpeli oğlanların partisi. Bunlardan ne olur ki" diyenler adım adım yutkunmak ve önyargılarını düzeltmek zorunda kaldılar.
Avrupa’daki öteki "yeşil" partileri bilemem, ama Almanya’daki Yeşiller partisini epey yakından izledim. Sokağa ve parlamentoya renk, heyecan, neşe, zeka, mizah getirdiklerinin tanığıyım.
Kitleler üstündeki etkileriyle Federal Almanya kapitalizminin nükleer enerjiden de, kömür enerjisinden de adım adım uzaklaşma kararı almasında "Yeşiller hareketi"nin etkisi tartışılmaz.
Nitekim bu gün Almanya’nın en büyük ve zengin eyaletlerinden Stuttgart merkezli Baden Württemberg eyaletinde Yeşiller iktidarda. Eyalet parlamentosunun başkanı da Türkiyeli -galiba- Dersimli bir işçinin kızı olan Muhterem Aras. Bu Almanya tarihinde bir ilk. Hem göçmen çocuğu, hem işçi çocuğu, hem Alevi, hem kadın. "Daha ne olsun" dediniz değil mi? İnkâr etmeyin duydum…
Yeşiller öteki eyaletlerde de ya koalisyon ortağı ya da güçlü bir muhalefet partisi konumundalar. Ayrıca Federal parlamentoda da kilit parti konumlarını uzun süredir koruyorlar ve daha da etkili olacaklarını tahmin etmek de yanlış olmaz.
Türkiye’de Yeşiller Partisi -mesela- Almanya’daki kardeş parti kadar başarılı olabilir mi?
Olsa iyi olur ama cevap için çok erken. Başta yazdığımızı yineleyeceğim: Bekleyip göreceğiz…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021