Aydın Selcen
Umudum gelecek (şimdi yirmili yaşlarının hemen altında, hemen üstünde olan) kuşakta, yarına ilişkin beklentim yok denecek denli kısıtlı. Seçim barajının en fazla yüzde beş gibi bir düzeye indirilmesinin ve gerekiyorsa siyasi partiler kanununun çöpe atılarak milletvekillerinin parti başkanlarının listeye yazmasına bağımlı değil doğrudan kendi seçmenlerine sorumlu olmasının sağlanmasının sağlıklı bir yeni başlangıç yapılabilmesi için şimdilik yeterli olabileceğini düşünüyorum. Kısacası, “bu defa bırakalım dağınık kalsın, bir de böyle deneyelim, kantarda bir de böyle tartılalım” diyorum.
Hak ve özgürlüklerde de, “ileri” denilen herhangi bir ülkede hangi ölçüt varsa onu yazalım, bitsin gitsin. “Burası Norveç değil kardeşim” ya, işte alalım (bildiğim için söylemiyorum) örnekse Norveç’teki yasalarda ne yazıyorsa, çevirelim Türkçe’ye, asalım duvara geçelim. Kuralsızlık ve yasakların koşut artması yerine, tüm yasakların kaldırılıp, açık kuralların konulduğu bir düzen kurulsun. Kural çiğnemenin yaptırımı belli olsun ve uygulansın. Yönetenle yönetilenin aralığının kısaldığı, temsil ve hesap verme süreçlerinin şeffaflaştığı, çoğulcu, laik, dayanışmacı, akılcı, müzakere yoluyla uzlaşmacı bir düzen.
Böyle bir düzende, düzeni belli özgürlükçü bir ülkede yaşasak, Erdoğan ya da Bahçeli yine her gün çıkıp hepimize hakaret etse, azarlasa yadırganacak bir durum olmazdı. Dileyen küfrü basar, dileyen dalgasına bakar, geçip giderdi. Belki o zaman, seçim sandıklarına da koşa koşa gitmezdik. Ya siyasete toptan sırtımızı dönerdik, ya kendi yaşadığımız dar yönetsel bölgelere ilgimizi yoğunlaştırırdık. Hem dünyaya daha açık, dünyayla daha ilgili olurduk, hem dünya yıkılsa umurumuzda olmazdı.
Hayko Bağdat, kendine özgü çarpıcı diliyle bir tüvit attı geçen gün: “Yatıcaz kalkıcaz, yatıcaz kalkıcaz, faşizm bitecek”. Gülünç geliyor ama çok doğru bence. Ben öyle adlandırmıyorum; her boğucu, kısıtlayıcı durumu “faşizm” diye adlandırıp, tanımlamıyorum. Ancak burada denilenin ne olduğunu anlamayacak denli kalın kafalı olmadığımı da sanıyorum. İşte umutsuzluğumun nedeni, o “faşizm” denilen karabasanın biteceğinin bir güvencesi olmaması veya varsayalım o yönde bir dönüşüm başladıysa, ki ona ilişkin de bir veri yok bana kalırsa, bunun hangi erimde sonuca ulaşacağının bilinememesi.
Öyleyse ne yapılabilir, nereden başlanabilir? Diplomatik müzakerelere, tarafların aralarındaki uzlaşısına göre, en zor konudan da başlanabilir, her konu çözülmeden hiçbir konuda anlaşılmış sayılmaz ilkesi de uygulanabilir, görece çözümü daha kolay konulardan da. Doğal olarak, önce karşılıklı müzakereye girişme iradesinin oluşması, muhatap alınmak, taraf olunması zorunlu. İşin abecesi bu. Bizde müzakere başladı mı, taraf ve muhatap mıyız, henüz orası bile belirsiz. Günün birinde gerçekten bir masa kurulursa, bize de yer olacak mı? Bilmem. Sanmam da.
Bazı konulara nedense bir türlü sıra gelmez ülkemizde: Biz neden bir Yunan veya Bulgar kadar “normal” ve özgürce yaşayamıyoruz? Bıktırıcı değil mi? “Ne diyor yine bu adam bozuk plak gibi yaw” değil mi? “Sen bırak bu işleri, bize Irak, Suriye anlat, boş yapma, dalgana bak” değil mi? Hani şöyle parmaklarınızın ucunu birleştirip “müsaade ediniz, izah ediciym” diyecek olursunuz tam, “yürü git lan!” diye sertçe yanağınıza yapışan bir el iter sizi. Oradan gelip geçenler de “aaa…” filan derler de, kendi aralarında pıs pıs konuşarak, kafalarını indirir, “başımıza iş almayalım şimdi” diye mırıldanarak yollarına devam ederler. Umut Sarıkaya’nın yeryüzü cehenneminde yaşamak gibi. İhsan Oktay Anar’ın “gebergâh” diye adlandırdığı yerde, burada.

Doğrusu bu yazıyı İYİP Genel Başkanı Akşener’in grup konuşmasındaki Barzani çıkışı üzerine kurgulamıştım. Cumhuriyet gazetesinin “Barzanilere teşvik ABD’den” manşetine de değinecektim. Konuya ilişkin Dışişleri açıklamasının içerik ve diline de. Mısır Dışişleri’nin Çavuşoğlu’nun diplomatik ilişki kurulduğu yönündeki açıklamasına yanıtının, önceki ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “ahmak olma” diye uyardığı mektup denli aşağılayıcı olduğuna da belirtecektim. Aşağılananın kişi olarak Çavuşoğlu değil hepimiz olduğunu, bu durumun ağırıma gittiğini belirtecektim.
Ancak düşünün ki iletişim şeysi Fahrettin Bey çıkıp şunu söyleyebiliyor burada: “Ülkemizin menfaatlerine karşı medyanın önemli bir bölümü 5. kol faaliyeti yürütüyor. Yalanlar üzerine inşa ettikleri gündemlerini hakikatin sesiyle buluşturmalıyız. Bu medya kuşatmasını da kırmak için sürdürdüğümüz iletişim seferberliğinde hepimize büyük sorumluluk düşüyor.” Bu iddia gerçekötesinin hangi yanına düşer usta? İletişimin buysa, dış politikanın ciddiye alınıp, üzerine söz söylenecek hali mi kalır?
Onun için Papa’yı, Barzani’yi filan bir yana bıraktım. Hem IKB dert etmemiş, tasası neden bana düşsün? Şundan: Çünkü bir zihniyet cisimleşiyor “Barzani” sözcüğü dudak bükülerek, adeta tükürür gibi kullanılınca. “Velev ki i.neyim” başlıklı bir yazı yazmıştım bir yıl önce, oradaki gibi. Dolayısıyla Bahçeli’nin şu “ne yapmak, nereye varmak istemek?” sorusu haklı oluyor. Demokratik muhalefet, “güçlendirilmiş parlamenter sistem” diyerek, ne yapmak, nereye varmak istemekte? Bunun en basit, ilk elden göstergeleri dış ve ulusal güvenlik politikalarında hangi ivedi adımları atacak? Askeriye, istihbarat ve hariciyeye hangi “siyasi talimatları” verecek, hangi atamaları yapacak? Bir “ivedilik duygusu” var mı muhalefette?
Verecek yanıtı yoksa bu sorulara muhalefetin, gönül rahatlığıyla “rabiamıza” da sahip çıkabilirler, o yerli “rabiayı” Erdoğan’ın elinden de alabilirler: “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.” Sorarsanız “Ne var bunda, Türkiye’de aksini iddia eden mi var?” yanıtını verebilirler gayet soğukkanlı bir ifadeyle. Papa, Erbil’i ziyaret eder, bize de “mazin Kürdistan” kaygısı düşer. Bina okuruz, döner döner baştan okuruz. Tekçilikten şaşmayız, elhamdülillah Türküz, sünni Hanefi Müslümanız. Devletimiz kutsaldır, yurttaşlık lükstür, bilemedin ayrıntıdır.
* MUBI’ye erişimi olanlara şu sıra gösterimde olan iki film önermek istiyorum: Glauber Rocha, “Terra em Transe”, 1967-Brezilya ve Carlos Reygadas, “Nuestro Tiempo”, 2018-Meksika.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024