Bayram ZİLAN

YENİ TÜRKİYE, SAFRALARINI ATIYOR
17.12.2014
1623

 Yeni olan bir şey eski ile kıyas edilir. Eski olan ile yeni olan arasındaki farklardır aslında eskiyi “eskileştiren” yeniyi “yenileştiren”. Bir başka anlamda “yeni”ye anlam ve değer katan “eski”dir. Yeninin kıymetini eskiye bakarak daha iyi anlayabilirsiniz. Eskiyi bilmeyenler, yeninin kıymetini tam olarak idrak edemezler.

Yeni Türkiye’nin değeri, ancak eski Türkiye’de olanlarla mukayese edilerek anlaşılabilir.

Türkiye’yi yıllarca “atanmışlar” yönetti. İthal yöneticiler işbaşına geldi. Halkın değerleri, talepleri, istekleri ve çığlıkları hiç önemsenmedi. Hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku vardı. Bir gecede hükümetler devriliyor, 5 yıldızlı otellerin lobilerinde bir günde hükümetler kuruluyordu. Medya patronları başbakanlara pijamayla ültimatom veriyor, asker, günaşırı siyaset yapıyordu.

Öyle ki bir zamanlar rutin dışına çıkmak devlet için rutinleşmişti.

Faili meçhulleri, suikastları, işkenceleri, yargısız infazları anlatmaya gerek yok..

Ülkenin ortasında cayır cayır yanan bir ateş vardı, bu ataşe su dökmek isteyen herkes öldü, öldürüldü.

Turgut Özal, Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Gaffar Okan, Adnan Kahveci…

Gasp edilmiş haklar, ötekileştirilmiş diller, renkler, yok sayılmış kitleler, dışlanmış yaşantılar, zindan edilmiş düşünceler, bedel ödettirilmiş fikirler, kuytularda unutulmuş hayatlar.

Bunların hepsi kapanmak üzere olan eski Türkiye parantezinin ağır bakiyeleri.

Son 10 yıl hep mücadele ile geçti.

Seçilmişlerin atanmışlara karşı mücadelesi.

Yerlilerin yabancılara karşı mücadelesi.

Çevrenin Merkeze karşı mücadelesi.

Şüphesiz bu mücadele halen devam ediyor. Vesayet, küçüldükçe gömlek değiştiriyor.

İşte Cemaat adı altında bu ülkenin dibine dinamit koyanlar!

Askeri vesayetle, hukuksuzluklarla, darbelerle, rutin dışılıklarla mücadele ediyorlar diye düşündüklerimiz, meğer bütün bunları, buralardan doğacak boşluklara kendilerini ikame etmek için yapmışlar. Meğer askeri vesayetle, Ergenekon’la, Balyoz’la, kendi Ergenekonlarını, Balyozlarını ve vesayetlerini kurmak için mücadele etmişler.

Yeni Türkiye’de ne Ergenekon’a, ne askeri vesayete, ne cübbeli vesayete yer var, ne de Ergenekon, askeri ve cübbeli vesayetle yerine kendi vesayetini kurmak için mücadele edenlere yer var.

14 Aralık’ta yaşanan gözaltıları da bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor.

Bir cemaati ve cemaate mensup olanları sırf kendilerine rakip gördükleri için yok etmek isteyen, bunun için o cemaatin mensuplarının evlerine bombalar koyan, sonra onlarca kişiyi gözaltına alan, cezaevine tıkayan, dizilerde, gazetelerde bu uyduruk operasyonu meşrulaştırmak için algı operasyonları, kara propaganda ve manipülatif yayınlar yapan bir yapı hukuk önünde sorgulanmaya başlıyor.

Bunun adı asla #ÖzgürBasınSorgulanamaz değil.

Basın özgürlüğü, kendi ülkesine operasyon yapma özgürlüğü değil.

İşine gelmeyeni jurnalleme, fişleme veya yok etme özgürlüğü de değil.

Yeni Türkiye, bağımsız, yerli, seçilmiş insanların işbaşında olduğu, Türkiye halkından başka hiç kimsenin egemen olamadığı bir Türkiye.

Milletinin emrinde olan bir devlete operasyon çekenler, karşısında milleti bulur.

Buluyorlar da.

7 Şubat’ta, 17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta, Gezi’de, 6-8 Ekim Olayları’nda devlete operasyon yapan ulusal/uluslararası derin yapılara karşı devleti koruyan bizzat millet oldu.

Artık Yeni Türkiye’de kendi seçtikleri başbakanın idamını radyodan kısık sesle dinleyip gözyaşı döken halk değil, kendi seçtikleri başbakana en ufak bir operasyon yapıldığında meydanlara dökülerek iradelerine sahip çıkan halk var.

Telaşlanmayın, gördükleriniz sadece “safralarını atma süreci”nden ibaret.

Yeni Türkiye, safralarını atıyor.

Safralardan kurtuldukça Yeni Türkiye ile Eski Türkiye arasında makas da açılıyor.

@bayramzilan

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar