Burhanettin DURAN
Türkiye son dönemde Rusya ve İran ile yoğun diplomasi yürütüyor. Putin'in "karşılıklı dostum" hitaplarıyla gerçekleşen ziyaretinden hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani ve Hamaney ile görüşmek için yarın Tahran'a gidiyor.
Kuzey Irak'ta Barzani referandumu sonrasının Ankara- Tahran- Bağdat hattında nasıl yönetileceğini müzakere etmek üzere... Bu yoğun diplomasi ikili ilişkileri yeni bir işbirliği çerçevesine taşıma niyetinde...
Astana süreci, Türkiye- Rusya ilişkilerini Suriye'de İdlib ve Afrin etrafında somut bir işbirliğine götürüyor.
Aynı şekilde, K.
Irak'ta Barzani'nin referandum ısrarı Türkiyeİran ilişkilerini yeni bir yakınlaşma düzlemine çekiyor. Hatta PKK konusunda ortak bir noktaya gelinebilirse K. Irak referandumu kaynaklı yakınlaşma, tüm çelişkilerine rağmen, Suriye ayağında da işbirliği arayışını hızlandırabilecek potansiyele sahip.
Türkiye'nin Rusya ve İran'la somut siyasi konularda işbirliğine yönelmesi ABD ve AB ile ilişkilerdeki gerilimlerin yapısal hale gelmekte olmasıyla birlikte düşünüldüğünde şu soruyu akla getiriyor: Türkiye Avrasya eksenine mi kayıyor? Hatta AK Parti'nin sert bir terörle mücadele politikası uygulaması ve milli-yerli söylemini kullanması "sağcı, milliyetçi ve Kemalist" bir pozisyona "sürüklenmesi" olarak okunuyor. Ve bu "ideolojik kayış" Avrasya eksenine katılmanın iç siyasi hazırlığı ya da uyumu olarak değerlendiriliyor.
Başından beri "Batı ekseninden kopma" ya da "Avrasya eksenine geçme" söylemlerini "sorunlu" buluyorum.
Türkiye'nin bugün sadece ABD ya da AB'ye endeksli bir dış politika yürütemeyeceği ortadayken sadece Avrasya eksenli tercihlerde bulunabileceği argümanı her şeyden önce realiteden uzak. Rusya ve İran ile bütün rekabet alanlarını uzlaştırarak ilişkileri "eksene" oturtmak mümkün değil. Türkiye için asıl olan milli menfaatlerini en iyi nasıl gerçekleştirebileceğidir.
Ayrıca, dünyanın "belirsizlikler" çağına gittiği ve Transatlantik Batı ittifakının çatlamalar gösterdiği bir dönemde özcü bir eksen tercihi tartışması anlamlı ve faydalı değil. Aksine Türkiye'nin seçeneklerini daraltan ideolojik bir söylem işlevi görür.
Eksen tartışması yaşanmasının sebebi, Türkiye'nin milli menfaatlerini temin noktasında Batılı müttefikleriyle ciddi anlaşmazlık içinde olması. Anlaşmazlığın kalbi de Suriye ve Irak'ın geleceğiyle ilgili. AB ve ABD'nin bu iki ülkenin kaderi ile ilgili olarak Türkiye ile bir işbirliği çerçevesi oluşturamaması en temel sıkıntı kaynağı.
FETÖ ve PKK politikaları da cabası...
AB'nin mültecilere ve yabancı savaşçılara odaklanan içe kapanık, etkisiz Suriye politikasını bir kenara bırakalım. ABD'nin Suriye politikası da zamanla, ılımlı muhalifleri ortadan kaldıracak, Rusya ve İran'ın nüfuzunu genişletecek ve PKK-YPG'yi fiilen "bir orduya" çevirecek yere geldi.
Şimdi Irak'ta Barzani'ye geri adım attırılması hususunda Ankara- Washington arasında ortak bir noktaya varılmazsa yeni bir gerilim alanı oluşacak demektir. Hele hele, Türkiye'nin Irak'ın parçalanmasından duyduğu kaygıyı anlamak yerine İran ile işbirliği sorun haline getirilirse çıkabilecek gerilim yapısal bir anlaşmazlık haline dönebilir.
Türkiye'nin hayati çıkarlarını görmezden gelen Batılı müttefiklerin Ankara'yı Moskova ve Tahran ile birlikte çalışmaya ittiklerini görmeleri gerekir. Mesele "nüfuz" arayışı değil, uzun vadeli "iç bütünlük" kaygısı, yani varoluşsal...
Brexit, yükselen popülizm, Almanya'da neo-nazilerin güçlenmesi ve Katalonya referandumu derken AB'nin iç sorunlarının büyüdüğü ortada... Böyle bir dönemde Merkel- Macron ikilisinin AB'yi reforma taşırken Türkiye politikalarını da olumlu yönde değiştirmeleri yerinde olacaktır.
Türkiye ile gerginliğin "üyelik müzakerelerinin durdurulması" aşamasına gelmesi hem Avrupa hem de Türkiye için sorun üreten bir jeopolitik boşluk oluşturuyor. Batı başkentleri, FETÖ ve PKK militanlarına mesafe koyarak Türkiye ile yeni sayfa açabilirler. ABD'nin de Türkiye'yi Rusya ve İran'la çalışmayaitmekten vazgeçmesi gerekli...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020