Ceren KENAR
Vizyoner, efsanevi, liberal, demokrat?
Türkiye'nin önünü açan, Türkiye'nin ekonomik ve siyasi gelişiminin mimarı, yeni Türkiye'nin kurucularından?
Yoksa...
Takunyalı, Çankaya'nın şişmanı, mürteci? Köktendinci, neo-Osmanlıcı, Enverist hayaller peşinde koşan bir diktatör? Yasakçı bir hırsız?
Özal hayattayken eğer ilk grup içindeyseniz, Türkiye'de ciddi mahalle baskısına uğrayan bir azınlığın parçasıydınız.
O dönemin sol entelijansiyasını yakından bilen, Türkiye'nin nadir liberallerinden Gülay Göktürk şöyle tarif ediyor o günleri: “[Özal'a bakış] şu an Erdoğan'a bakışı düşün onun bir iki gömlek hafifiydi. Bir elin parmağını geçmeyecek insan Özal'ın yaptıklarını takdir eder, onun dışındaki çoğunluk şahsından ve politikalarından nefret ederdi.”
Tarihçi akademisyen Doğan Gürpınar: “Özal'ın şahsında sembolize edilen bir ideolojik temerküze yönelik nefretoloji”nin günümüz ulusalcılığının zihin dünyasının erken örnekleri olarak değerlendirebileceği kanaatinde."[i]
Peki neydi Özal'dan bu kadar nefret ettiren şey?
Özal'ın iddiasız iddiasıydı nefret objesi olan. Kendi sınıfından utanmayan bir adamın, Türkiye'yi sınıf atlatma misyonunu benimsemesiydi. Dindar bir siyasetçinin, tabuları yıkma, sistemin çarklarını değiştirmeye soyunma cesaretiydi rahatsız edici olan şey.
Özal haddini bilmiyordu. Sorun buydu. Kitlesine ve seçmenine de hadlerini bilmemelerini tavsiye ediyordu. Sorunu daha da büyüten buydu.
Süleyman Demirel'e geri kafalı bulduğunu açıkça söylemekten çekinmez, Türkiye sağına en sert eleştirileri getirmekten çekinmezdi: “Süleyman Bey'in kafasının bir yerinde, hâlâ 1980 öncesinin şartları ve modelleri var... Ekonomik refahın ölçüsü, hâlâ ekmek... Evlere giren refahın, buzdolabı, bulaşık makinesi, renkli televizyonla ölçüldüğü yeni dünyayı, hâlâ bilmiyor.”
Diğer yandan ise, Türkiye solunun arkaik yapısını deşifre eden de oydu. Gürpınar'ın ifadesiyle, “Özal'ın Türk sağının olduğu kadar “Türk solu”nun da ezberlerini bozduğunu söylemek mümkündür. O zamana kadar Türkiye solunun tekelinde olan (ve soyut düzeyde kalması bir sorun teşkil etmeyen) “demokrasi,” “özgürlük” gibi kavramlar ilk kez bu dönemde sağın lügatine girecek, sağda sağ bir dil içinde tartışılır, ifade edilebilir olacaktı. Yine ilginç olan, Özal'ın dört başı mamur demokrat olmamasıdır... Özal'ın efsunu da tam bu noktadadır.”[ii] Türkiye'de solun ve Kemalistlerin dünyadan kopuk, Türkiye'nin sınırları içine kapalı ve küçük dünyalarında yaşayan çağ dışı insanlar olduğu[iii] tespiti yerinde olduğu kadar can acıtıcı idi. Laf yerine icraat vurgusu, vizyon ve transformasyon kavramlarını sıklıkla kullanması, teknolojiye ilgisi aslında bir yönüyle bir “entelektüel meydan okuma”[iv] idi.
Özal, 1960 darbesi sonrasında korkan, vizyonunu kaybeden, oportünist bir taşra siyaseti aklına teslim olan Türkiye sağına yeni bir gömlek giydirmişti. Askerî vesayeti sorgulatan, bürokrasiye direnen, vatandaş-devlet ilişkisini yeniden tanımlayan bir soluk kazandırmıştı. Türkiye'yi dünyaya entegre etme misyonu benimsemişti. Aktif bir dış politika peşinde koşmuştu. Bireye, özel teşebbüse vurgu yaparken, kutsal devletin cilalarını tek tek sökmüş, devletin yegane amacı ve varlık sebebi millete hizmettir gibi statüko için son derece tehlikeli bir görüşü Türkiye siyasi hayatına sokmuştu. Kürt meselesinde Kürtçe yayın ve federasyon gibi zamanının ötesinde cesur öneriler ile gelmişti.
O dönem Özal'ı bizzat tanıyan usta gazeteci Hakkı Öcal, şuna dikkat çekiyor: “Vesayet dendiğinde Özal'ın sadece aklında asker yoktu, kendi kelimeleri ile genel müdür, bazı iş adamları büyükelçiler ve orgeneraller vardı. Vesayet kavramını çok iyi değerlendirmiş ve anlamıştı. Bürokrasinin seçilmiş bakanları nasıl pençesine alabileceğinin çok iyi farkındaydı.”
Bir yandan çok gelenekseldi. Çok bize özgüydü. Hataları, tarzı, üslubu çok bizdendi. Yolsuzluk konusunda bir İsveçli siyasetçiden çok, Türkiye tarzını temsil ediyordu. “Ben zenginleri severim” “fifty fifty kardeşim” “demiryolları Moskof işidir” “seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?” “sen onu git küçük Turgut'a anlat” “hadi bir kaset koy da neşelenelim Semra Hanım” “benim memurum işini bilir” “Irak Savaşına Amerikalıların yanında girersek bir koyar üç alırız” gibi vecizeleri ile Eton mezunu bir İngiliz siyasetçiden ziyade, Türkiye'deki bir kahvehanede siyaset konuşan bir vatandaşını tarzını yansıtıyordu.
Bir yandan, kahvehane diye küçümsenen, es geçilen insanların temsilcisiydi çünkü Özal. Sıradan insanların hayat kalitesini arttırmaktı misyonu. Muhatabı onlardı, gücü de oradan geliyordu. “Millete inanmak” kavramı onunla beraber literatüre girecek, Özal milletin sadece ekonomik değil sosyal ve kültürel açılım da istediğini savunacaktı.[v]
Diğer yandan tuhaf bir anarşist, çığır açıcı yanı vardı. Ezberlere inanmaz, kuralları ve prosedürleri sıkıcı bulurdu. “Ermeni soykırımını tanırsak ne olur” diye sorabilecek kadar özgün ve cesurdu. Darbe anayasasını “bir kere delmekle bir şey olmaz” diyerek itibarsızlaştıracak kadar korkusuzdu. Öcal'ın tespiti ile DPT kökenli olmasına rağmen devlet planlamaya inanmaz, “Kayseri'de toplanan gelir vergisinin en iyi nasıl harcanacağına Kayserililer karar verir” derdi.
Hacca giden, Kur'an okutan ve Nakşibendi türbesini ziyaret eden ilk devlet adamı da Özal'dı.[vi] Eleştirilere ve yaftalara kulak asmadı, “Cumhurbaşkanı oldum diye namazı mı terk edeceğim?” diye soruverdi. İslamofobi ile sınıf kibrinin mükemmel bir bileşimi olan “takunyalı” kelimesi, muhaliflerinin ona karşı en sık kullandığı “hakaretlerden” biri oldu.
Bu vizyonun ve cesaretin bir bedeli olacaktı.
Özal, bu ülkede kültürel sermayeyi tekelinde tutan, orta üst sınıflar, Kemalistler ve solun nefretini ve öfkesini tek başına, şahsında sırtlayacaktı.
Deniz Baykal'ın “Özal sivil diktatör” sözleri Hürriyet gazetesine manşet olacaktı. Aynı Hürriyet gazetesi, manşetini 1993 yılında katil Slobodan Miloseviç'e açacaktı. Ertuğrul Özkök'ün kendisi ile yaptığı röportajda, Miloseviç, Özal hakkında şunları diyecekti, “Özal fundamentalist (kökten dinci) tavır içinde. Demirel ise çok daha mantıklı politikacı. Olaylara çağdaş gözle bakmak istiyor... Bütün mesele bazı güçlerin Yugoslavya’yı parçalamak istemesinden çıktı. Müslümanlar buna alet olmamalı. Bu savaş bir an önce durmalı... Begoviç zannediyor ki, savaş devam ederse dünya kamuoyu müdahale edecektir. Tek oynadığı kâğıt uluslararası güçlerin müdahale etme provokasyonu. Bu anlamsız bir şey... Türk halkı aldatılmamalı. Yanlış bilgilendirilmemeli. Sırp halkı Müslümanların düşmanı değildir. Olayların suçlusu Bosna’daki Müslüman liderlerdir.” Bu aktörlerin arasında Özal’ın olduğunu da ekleyen Miloseviç, Bosnalı savaşçılara Türkiye’den silah sevk edildiğini iddia ediyor. Demirel’i, Özal’dan ayıran ve Miloseviç’in teveccühüne mazhar kılan ise “siyasi çözümü” desteklemesi. Miloseviç kendi yaklaşımını Demirel’in adil bulduğunu ancak Özal’ın “Osmanlıcı”, “köktenci” ve “müdahaleci” tavrının “siyasi çözümü” engellediğini ifade ediyordu[vii].
Orta Asya Türklerine açılımı, Sovyetler'in çöküşü ile bir fırsat arayışından ziyade Enverist bir hayalperestlik olarak görüldü.
ANAP'ı “12 Eylül askerî yönetiminin turfanda ürünü arabesk liberal” olarak tanımlayan Uğur Mumcu, “AA [Anadolu Ajansı] bu yolla özelleşmeyecek, Özallaşacak!”[i] “Başkentte “rolex saatli” ve iş bitirici bürokratlar türedi. Yurt dışındaki “kara para”yı Türkiye'ye çekmek uğruna uluslararası uyuşturucu, silah ve altın kaçakçılığı mafyalarına dayalı “hayali ihracat modeli” kuruldu... Bürokrasi, tarikatlara bağlandı. “Hanımefendinin müsteşarları” ve “Ahmet'in prensleri” gibi Başbakanlık Konutu'na bağlı yeni bürokratlar oluşturuldu... TRT'ye de kendilerine ANAP bürokratlığını yakıştıran birkaç solcu eskisini yerleştirerek bu kitle iletişim aracını iyice “Özal'ın sesi” haline dönüştürdü... Liberallerin after shave kokuları, kutsal ittifakın gül suyu kokularını bastırdı” diye yazacaktı. Özal'ın özel uçağı, hac ziyareti, Özal'a yakın kişilerin tükettiği iddia edilen Davidoff purolar, Rolex saatler, “iş adamlarının yatlarındaki deniz sefaları” özellikle üzerinde durduğu konular oldu. Özal'ın aslında seçim kanunlarını manipüle ederek seçim kazandığını ima etti ve ANAP'ın azınlık oyları ile çoğunluk olacak şekilde seçim yasaları çıkarttığını iddia etti.[ii] “Sayın Özal'ın padişahlar gibi “cuma selamlıklarına çıkması”[iii] gibi tabirleri de cömertçe kullanmaktan çekinmedi. Dönemin İran Başbakanı Musavi'nin Türkiye ziyareti sırasında Anıtkabir'i ziyaret etmemesi Mumcu'yu öfkelendirecek, Musavi'yle samimi pozlar veren Özal için şunları yazacaktı: “Sayın Başbakanın gözünde Atatürk ilkelerinin, 'dışsatım kararnameleri' ya da 'kambiyo mevzuatı' kadar bile hükmü yoktur... Sayın Özal, bu davranışı ile belki türbanlı genç kızları kalkan yaparak eylem alanına süren dinci çevrelere karanlıkta göz kırparak bir seçim yatırımı daha yapmıştır.”[iv]
Mumcu, Özal'ın dış politikasına da sert eleştiriler getiriyordu. Saddam'ın Kuveyt'i işgali sonrasında gerçekleşen 1. Körfez Savaşı'na Türkiye'nin destek vermesini hem emperyalizme destek olarak görüyor, hem de Irak'ta bir Kürt devleti kurulma ihtimalini büyük bir tehdit olarak tanımlıyordu. Sevr paranoyası bugünlerde hortlayacaktı: “Sevr Anlaşması’nın 62 ve 64. maddeleri ile de Kürtlere devlet kurma hakkı tanınmıştı... Türkiye, Sevr Anlaşmasında Kürt devletini kurmak isteyen kapitalist Batı devletlerinin ordularınca işgal edildi...ABD ve İngiltere’nin bölgede bir Kürt devleti kurma planları hiç değişmemiştir...Türkiye’de Suudi destekli İslamcılık niçin bu kadar yaygınlaştırıldı? Bölgedeki Kürtler Batı devletlerince dünden bugüne niçin desteklendi? Son yıllarda ‘İslamcı-Kürtçü’ akım niçin desteklendi?”[v] Barzani ve Talabani'yi, Irak devletini (yani Saddam rejimi) “arkadan vuran” kişiler olarak tanımlayan Mumcu, Özal'ın Türkiye'ye sığınan Kürtleri kabul etmesi üzerine şunları yazacaktı: “Bu aşamada tehlikeli olan, Kürt sorununun, hükümetçe 'siyasi sömürü' aracı olarak kullanılmasıdır. Başbakan Özal, Türkiye'ye sığınan Kürtleri bugün iki amaçla kullanabilir. Birinci amaç kısa erimlidir; Özal, Türkiye'ye sığınan Kürtleri halk oylamasında Kürt kökenli yurttaşların oylarını etkileyebilmek amacıyla kullanılabilir. İkinci amaç uzun erimlidir. Özal, AT ülkelerine karşı Türkiye'de kimseye işkence yapılmadığını, Türkiye'nin demokratik ve insancıl bir ülke olduğunu bu olaya dayanarak savunabilir.”[vi]
Özal bir yandan Amerikancı olmakla suçlanacaktı. Diğer yandan ise Amerika'nın aslında Özal'dan hoşlanmadığına dair notlar düşülecekti. Hasan Cemal, Özal Hikayesi kitabının girişinde, takiye kelimesinin anlamını dönemin Amerikan konsolosundan öğrendiğini yazar. Özal, Türkiye'ye şeriat getirmeyi amaçlayan ancak gerçek niyetini saklayan bir takiyecidir. Benzer bir şekilde, bir yandan Özal'ı Amerikan emperyalizminin uşağı olarak resmeden Cumhuriyet gazetesi, Özal'ın Hacca gitmesi üzerine yazılan The Economist dergisinin epey olumsuz bir haberine geniş yer verecekti. 'Hacı Özal'. Bu başlık bizim değil. Avrupa iş dünyasının haftalık el kitabı ünlü 'Economist' Dergisi'nin. Dergi son sayısında Başbakan Özal'ın hacca gitme kararından da 'epeyce tuhaf bir olay' diye söz ediyor... Avrupalı diplomatlar da bu karardan rahatsızlık duyuyor. Türkiye'nin AT'ye üyelik arzusuna karşılık, Başbakan Özal'ın hacca gidişinin Brüksel'de ve diğer Batı başkentlerde İslam'a bağlılığının biraz abartılmış bir reklamı olarak görülebileceğini ve Türkiye'nin bir Avrupa ülkesi olmadığı görüşüne bir kanıt olarak öne sürülebileceğini düşünüyorlar.”[vii]
Göktürk, bu noktada ilginç bir hususa dikkat çekiyor: “O dönemin entelektüelleri [Türkiye'ye şeriat gelmesini engelleyen] tek güvence olarak [Özal'ın] karısının başının açık olmasını görürdü. Aslında Semra Hanım'ı daha çok severlerdi. Onu Özal'ı irtica getirmekten koruyan bir unsur olarak görürlerdi.”
Diğer yandan ise, Özal, ailesi ve dönemi, 'Cumhuriyet değerlerine ve ahlakına' zıttı bir ahlaksızlık, yozluk ve kötülük olarak temsil edilecekti. ...özellikle geleneksel Atatürkçü entelijansiya için arabeskin, ahlaki yozlaşmanın, 'kıroloğun', 'kültürel filiztinizm'in (avamiliğin) sembolü, daha doğrusu tüm bu süreçlerin siyasi tezahürü ve vücuda gelmiş hali oldu.”[viii]
Özal'ın şort ve terlik ile asker selamlaması gibi devlet teamüllerini tuzla buz eden tavırları bile o dönem entelektüellerden destek görmeyecekti. Göktürk, “dönemin sözde sol entelektüelleri devlet resmiyetini ve ciddiyetini reddetmesine karşıydılar” şeklinde bir not düşüyor.
Başkanlık sistemi isteği ise diktatör olma arzusunun dışa vurumuydu. Bugün Özal'ı yerlere göklere koyamayan, Recep Tayyip Erdoğan'ın aksine, Özal'ın ne kadar demokrat olduğunu yazan Hasan Cemal, 1989 yılında Özal için şunları yazacaktı: “Kendi kurtarıcılığı ile karizmasına son derece inanmış bir siyaset adamı olarak, iktidarı hep tek başına kullanmak istemiştir Özal... Özal, parti hükümet ve parlamento çalışmasını dışlayarak, Konut’ta kendi üstünde odaklanan bir tek adam yönetimi kurdu.”[viii]
O dönem Özal'ı desteklemenin de bir bedeli vardı.
1987 yılında Cem Karaca, Özal'ın daveti ile Almanya'dan Türkiye'ye dönecek ve sol tarafından “ihanet” ve Özal'ın ekmeğine yağ sürmekle suçlanacaktı.[ix]
Dönemin popüler yazarlarından Emin Çölaşan, Özal dönemini şöyle tarif edecekti: “Yüzlerce, binlerce iş bitirici, yağcı, balcı, tokatçı, vurguncu'ların dönemi, 'başımıza bir Özal hanedanı' türemişti. Semra, Ahmet, Zeynep, Efe... Ve çevrelerini kuşatan yağcılar, yalakalar. Önlerinde diz çöken, ellerini öpen koskoca iş adamları, hanedanı hediye yağmuruna tutan papatyalar... Hasbahçe geceleri, dış gezilerdeki rezillikleri... Bir gazeteci olarak bu olayları hep tiksinerek izledim. Midem bulanıyordu, içimden kusmak geliyordu. 1989 yılında Turgut Nereye Koşuyor kitabını yazdım. Yayınevinden net 270 bin adet kitabın parasını aldım. Bir daha kırılması mümkün olmayan bir satış rekoruydu.”[ix]
O kitabı hatırlıyorum. Babamın kütüphanesinden bir gün çıkarmış, ilkokulda Özal'a büyük bir nefret duyarak okumuştum. Özal'a küfretmenin cool olduğu çevrelerde büyürken, o okullarda okurken, aslında anlatılmayan başka bir hikâyenin daha önemli olduğunu keşfettim zamanla.
O döneme dair hatırladığım başka bir anının aslında tarihi yazdığını fark etmiştim. 9 yaşında Özal'ın cenazesini izlerken, kalkıp Anadolu'dan gelen gözü yaşlı bir dede “Atatürk'ten sonra en büyük liderdi" demişti, Özal için, hıçkırıklarını tutamayarak. Tarihi yazanın öfkeli ve nefret dolu bir azınlık değil, adil ve hakkaniyetli bir çoğunluk olduğunu zamanla idrak ettim.
Özal, hataları ve günahları olan bir faniydi. Ancak sevapları bu ülkenin çehresini değiştirdi, milyonlarca insanın hayatına dokundu.
Özal benim içinde büyüdüğüm Türkiye'de iyiye, ilerlemeye, refaha, demokrasiye dair ne varsa, onun öncüsü oldu.
Bir hikâye bıraktı geriye, değeri zamanla anlaşılan bir hikâye. Entelektüel popülizme, sınıf kibrine, Kemalist ve sol bağnazlığa terk edilmemesi gereken bir hikâye.
Özal'ın yaptıkları aslında epey sınırlı oldu. PKK'nın yükseldiği dönemde, tüm çabalarına rağmen Kürt meselesini çözmeye gücü yetmedi. Ermeni sorununda yine ciddi bir adım atamadı, niyeti halisti ancak klişeler baskın geldi. Özellikle bu dönemde yükselmeye başlayan Alevi taleplerine dair kayıtsızlık devam etti. Özelleştirme ile ismi eş anlamlı kullanılmasın rağmen, döneminde bu konuda çok sınırlı yol katedildi. Kıbrıs meselesinde adım atılmadı.
Ancak Nilüfer Göle'nin tabiri ile bu dönem olumlu bir milat olacaktı. Sivil toplumun çıkışı bu devrin ürünü olacak, daha sonra yıkılacak tabulara ilk darbe bu dönemde vurulacaktı.
Özal'dan belki de asıl kalan miras, sonraki dönemlerin icraatlerinin zeminiydi. Özal, Türkiye'nin son on yılını görse muhtemelen bunda kendine haklı olarak paye çıkarır ve memnuniyetle desteklerdi. Özal'a ve AK Parti'ye eleştirel olanların da aynı görüşte olduğunu not düşülmeli, 2010 yılında İlhan Selçuk, şunları yazacaktı: “... tam bir fiyasko yaşanıyor ülkede, tuttuğun elinde kalıyor, her şey dökülüyor, kıyamet göstergeleri ortalığı sardı... Evet, 12 Eylül askeri faşizmi ile el ele ülkenin yazgısını belirleyen Özal, bugünkü durumun temellerini attı... Türkiye'yi bu noktaya getiren 'arabesk liberalizm', nam-ı diğer 'liboşizm'dir.”[x]
Ben Özal'ı demokrat, cesur, özgün bir put kırıcı olarak bilirim. Milyonların hayat kalitesini arttıran, bu ülkeyi dünyaya açan, imaj değil icraat derdi olan bir siyasetçi olarak bilirim.
Nimetleri ile büyüdüğüm ve hiç tanımadan müteşekkir olduğum Özal'ın hikâyesini çocuklarıma böyle anlatacağım. Ve onların nimetleri ile büyüdükleri Erdoğan dönemini böyle anla(t)malarını temenni edeceğim... Hata ve günahları olan bir döneme hakkaniyetle bakmalarını ve o dönemin büyük sevaplarını unutmamalarını tavsiye edeceğim. Umarım beni dinlerler ve bazen anlamanın yargılamaktan daha insani, daha değerli ve daha hakkaniyetli bir tutum olduğunu fark ederler...
.....
[i] Doğan Gürpınar (2011), Ulusalcılık: İdeolojik Önderlik ve Takipçileri, Kitap yayınevi, syf 49.
[ii] Age, syf 52.
[iii] Age. syf 55.
[iv] Age 55.
[v] Age, syf 53
[vi] Age, syf 52.
[vii] http://www.turkiyegazetesi.com.tr/ceren-kenar/575833.aspx
[viii] Hasan Cemal, Özal Hikâyesi, syf 223
[ix] Doğan Gürpınar (2011), Ulusalcılık: İdeolojik Önderlik ve Takipçileri, Kitap yayınevi, syf 57.
.....
[i] 19 Mart, 1989, Cumhuriyet
[ii] 15 Nisan 1988, Cumhuriyet
[iii] 22 Mayıs 1988, Cumhuriyet
[iv] 18 Haziran 1987, Cumhuriyet
[v] http://www.turksolu.com.tr/267/basyazi267.htm
[vi] 7 Eylül 1988, Cumhuriyet
[vii] 7 Temmuz 1988, Cumhuriyet
[viii] Gurpinar 56-57
[ix] Doğan Gürpınar, (2013) Düne Veda: Türkiye'de Liberalizm ve Demokratlık (1980-2010) Etkileşim Yayınları, syf 136.
[x] 5 Mayıs 2010, Cumhuriyet
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Mülteciler üzerinden bir provokasyon girişimi
7.02.2017 - Bir tuhaf Körfez politikası
5.02.2017 - PYD'ye giden silahların akıbeti ne olacak?
4.02.2017 - Türkiye Katar'ı niye destekliyor?
27.06.2017 - Lübnan dağlarından bölgeye bakmak (2)
26.06.2017 - Lübnan dağlarından bölgeye bakmak
21.06.2017 - Körfez'de ipler nasıl koptu?
7.02.2017 - Riyad zirvesi sonrası Körfez'de gerilim
5.02.2017 - Kırmızı fularlı militarizm güzellemesi
2.02.2017 - Brzezinski ve mirası
30.05.2017
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
necati budak
Ahmet abi! yazınızı okudum bu sefer virgülüne bile şerh koymuyorum.yüreğinizden öpüyorum Kürt ve Türk kardeşliği için çok mühim ve çok güzel şeyler yapıyorsunuz.Allah yolunuz açık etsin yar ve yardımcınız olsun İnşAllah! Kürdün,Türkten,Türkünde Kürtten emin olduğu güzel günler nasip eylesin Rabbim selam ve Dua ile Kardeşim vede abim