Elif ÇAKIR
Çok değil daha bir hafta önce hükümetin en tepe ve en yetkili isimlerinden olan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli bir mülakat verdi ve dedi ki:
“Başkanlık sistemine kitlesel ilgi artarak büyüyor. Destek yüzde ellileri aştı, yüzde altmışlara dayandı. Trend bu yönde.”
Nurettin Canikli, mülakatı okuyan okuyucuların zihinlerinde oluşacak “Ne oldu da bir anda millet başkanlık sistemindeki pırıltıyı, kerameti fark etti?” kuşkusunu ise şöyle gideriyordu:
“2 yıl önce normal vatandaşın başkanlık sistemiyle ilgilenme ve bilgilenme oranı bugüne oranla çok düşüktü. O nedenle de başkanlık sistemine destek sınırlıydı. (Ah ki ah Ahmet Hoca, sizin ne yatacak ne de duracak yeriniz var! 2 yıl boyunca vatandaşın ilgilenmesini, bilgilenmesini engellediniz de ne oldu? Yalnız Sayın Canikli, Ahmet Hoca’yı harcayacağım derken AK Parti’nin bütün başkanlık sistemi çalışmalarını sıfırlamış.) O zamanki anketlerde yüzde 30 seviyelerinde bir destek vardı. Ama bugün yüzde 60’lara doğru gidiyoruz.” (5 Temmuz 2016, Sabah Gazetesi röportajı)
Nurettin Canikli, AK Partili herhangi bir siyasetçi değil. Hükümetin iki numaralı ismi. Ekonomisinden sorumlu Başbakan Yardımcısı. Elinde somut bir veri olmadan çıkıp sırf popülizm olsun diye konuşmaz. Değil mi?
Nurettin Canikli’nin bu açıklamalarını okuyunca...
Dedim ki, tamam. Fiili durumdan kurtuluyoruz. Madem ki başkanlık sistemine destek yüzde altmışlarda, sonbahara gideriz referanduma, Türkiye başkanına kavuşur. Her derde deva başkanlık sistemine kavuşuruz da bütün dertlerimizden kurtuluruz. Güzide ülkemiz de iki arada bir derede kalmaktan kurtulur.
Tam ‘Haydi seçim olsun, o da sonbahara olsun, sonbahara olmazsa bahara olsun. Müdahalelere açık garabet sistemden kurtulalım’ diye yazacaktım...
Ki... O da neyin nesi? Dün, Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop Hürriyet’ten Nuray Babacan’a şöyle demesin mi:
“Olmayacak, gerçekleşmeyecek başkanlık sistemindense, gerçekleşecek partili cumhurbaşkanını tercih ederiz. Bunun için temaslarımız olacak.”
Mustafa Şentop da Nurettin Canikli gibi AK Partili herhangi bir milletvekili değil. Anayasa Komisyonu Başkanı. Bütün milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran o geçici yasa önerisi O’nun bulduğu bir yöntem idi. Cumhurbaşkanı’na da dönemin başbakanı Davutoğlu’na da bulduğu yöntemi kabul ettirmiş bir isim. AK Parti’nin sözü dinlenen kurmay isimlerinden birisi. Velhasıl kelam, Mustafa Şentop kalkıp böylesi bir açıklama yapıyorsa... “Olmayacak, gerçekleşmeyecek bir başkanlık sistemindense...” diye bir cümle kuruyorsa, bunu kamuoyu ile paylaşıyorsa...
Burada bir durmak lazım...
Çünkü bu açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aşarak yapılmış bir açıklama değildir. Noktasına virgülüne istişaresi yapılmış, kamuoyu ile paylaşılmasına birlikte karar verilmiş bir açıklamadır.
***
Şu hınzır soruyu soruyorsunuz siz de değil mi?
Peki, bu durumda biz kime inanalım, kimi ciddiye alalım?
Başkanlık sistemine destek yüzde altmışlarda diyen Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’yi mi?
“Partili cumhurbaşkanlığına geçebiliriz. Çünkü gerçekleşmesi daha kolay” diyen Mustafa Şentop’a mı?
Ayrıca yüzde altmış destek vardıysa o yüzde altmış desteği bir haftada kim yedi diyor olabilirsiniz!
Sizi bilmem ama ben kendi adıma cevaplayayım...
Ben bu durumda Mustafa Şentop’un yanında konumlanırım arkadaş! Zira ‘Partili cumhurbaşkanlığı’na geçişin ‘Başkanlık sistemi’ne göre daha gerçekçi, daha gerçekleşmesi mümkün olduğunu düşünüyorum.
Çünkü...
Başkanlık sistemine kamuoyu desteği hiçbir zaman anketlerden Nurettin Canikli’nin dediği gibi yüzde altmışlarda çıkmadı. Çıkmayacak da. Bakmayın siz açıklanan ‘başkanlık sistemine destek arttı, artıyor’ anket sonuçlarına! Yok böyle bir destek. Bunu AK Parti de Cumhurbaşkanı Erdoğan da biliyor.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlığa desteğin yüzde altmış değil yüzde elli olduğunu görsün bir gün bile beklemez. Türkiye’yi sandığa hemen götürür.
***
Ancak! Tek başına ‘Partili Cumhurbaşkanlığı’nı tartışacak isek...
Bana göre, hangi temaslar kurulursa kurulsun o Meclis’ten ‘Partili cumhurbaşkanlığı’ da geçmez...
Peki ne mi olur?
Mustafa Şentop Hoca ‘Partili cumhurbaşkanlığı için’ temasları kurar, yasa tasarısı önerisini Meclis’e getirtir. Meclis veto eder.
AK Parti de seçmenine der ki: Biz elimizden geleni yaptık. Olmadı. Fiili durum devam...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025