Elif ÇAKIR
Siyasi partilerin ortaya çıktığı dönemlerin toplumsal koşulları incelendiğinde, özgürlük alanlarının nefes alamayacak kadar daraldığı, bu daralmanın toplumda özgürlük taleplerini artırdığı, bu taleplerin de yeni partilere yol açtığı görülür.
Merhum Adnan Menderes’in bakanlarından Samet Ağaoğlu kaleme aldığı “Demokrat Parti’nin Doğuş ve Yükseliş Sebepleri” kitabında 23 yıllık tek parti iktidarının hürriyet alanlarında yarattığı ağır baskıların Demokrat Parti’yi doğurduğunu anlatır.
Çok partili siyasete geçiş hikâyemiz aynı zamanda ülkemizin özgürlük, adalet, insan hak ve haysiyeti talebinin hikâyesidir.
AK Parti’yi doğuran en önemli unsur da 28 Şubat döneminin o boğucu atmosferinin yarattığı özgürlük ve adalet talepleri değil miydi?
AK Parti’nin reformist dönemlerinde imzası olan Ahmet Davutoğlu’nu bugün yeni bir yol arayışına iten ve o yeni yol arayışının partileşme süreciyle nihayetlenmesini sağlayan en önemli neden de yine özgürlük ve adalet arayışıdır.
Bugün kuruldu, yarın kurulacak diye merakla beklenen Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi, Cuma günü siyasi hayatımızdaki yerini almış oldu. Gelecek Partisi’nin kurulduğu Ankara Bilkent Otel’den duyuruldu. Toplantının yapıldığı salon doluydu ve salonda bulunanlar oldukça heyecanlıydı.
***
Gelecek Partisi’nin ilkelerinin ve kurucu üyelerinin açıklandığı tanıtım konuşmasına “Bütün baskılara ve oluşturulmaya çalışılan korku atmosferine rağmen cesaretle yola çıktık” sözleriyle başlayan Sayın Davutoğlu, 50 dakika süren konuşmasında sıkça “adalet, siyasi ahlak, hukukun üstünlüğü, kamuda hesap verilebilirlik, çoğulculuk, kapsayıcılık, şeffaflık, liyakat, ehliyet” gibi kavramlara vurgu yaptı.
Konuşması sorun ve çözüm odaklıydı.
Bugünün sorunlarının çözümüne dair mesela “sıfırdan sivil yeni bir anayasa” gibi “demokratik bir parlamenter sistem” gibi “seçim barajı kaldırılacak” gibi “kamuda mülakat sistemi kalkacak” gibi net vaatlerde bulundu.
Sayın Davutoğlu’nu dikkatle dinledim. Konuşmasının içinde elbette en çok dikkatimi çeken ise bugün en çok sorun yaşanan alanlar adalet ve hukuk bölümleri oldu.
Demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargı bağımsızlığının esas olduğunu söyleyen Sayın Davutoğlu şöyle diyor:
“Bağımsızlık, diğer anayasal güçler ile ilişkilerde olduğu kadar, kendi içinde oluşabilecek örgütlenmelere karşı da korunacak ve juristokrasi benzeri oluşumların önüne geçilecektir.”
***
Bugün yargıya olan güvensizliğin en önemli nedenlerinden birisi suçların şahsiliği ilkesinin yok sayılması, lekelenmeme hakkına dikkat edilmemesi, uzun tutuklulukların yaşanmasıdır. Şöyle diyor:
“Tutuklanmanın istisna olması ilkesi titizlikle uygulanacak ve objektif kıstaslara bağlanacaktır. Suçların şahsiliği ilkesine, masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına özen gösterilecektir.”
Adalet sisteminin “güven” değil “korku” verdiğini, yargının hızlı ve etkin çalışabilmesi ve adil kararlar verebilmesi için esaslı reformlar yapacaklarını söyleyen Sayın Davutoğlu bu bağlamda HSK’nın yapısının değişeceğini açıkladı:
“Yargının hızlı ve etkin çalışması ve adil kararlar verebilmesi için esaslı bir reform yapılacaktır. Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), ‘Hakimler Kurulu’ ve ‘Savcılar Kurulu’ olarak ikiye ayrılacaktır. HSK’nın disiplin kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulmasını engelleyen hükümler değiştirilecektir.”
Sayın Davutoğlu, güç yozlaşmasıyla adalet sorunları arasındaki ilişkiyi şu sözlerle ifade ediyor:
“Güç yozlaşması ve gücün tekelleşmesi birçok sapmayı doğurur. Buna karşı çare, güçler ayrılığı ilkesine dayalı demokratik hukuk devletidir. Güçler ayrılığı ilkesine dayanan yeni anayasal düzenimizde demokratik hukuk devleti ve milli irade perspektifiyle denetlenmeyen hiçbir güç olmayacaktır. Güçler ayrılığı garanti altına alınmalıdır…”
***
Özgürlük ve adalet vaadiyle iktidara gelen, bu yönde ciddi reformlar yapan AK Parti, bugün bu sorunları dile getirenleri “vatan hainliği” ile “ajanlık” ile suçlayabiliyor. Bu sorun Sayın Davutoğlu’nun konuşmasında da vardı:
“Türkiye’yi yönetenlerin iktidarda kalmanın dışında başka bir gündemleri bulunmamaktadır. Türkiye derdi olmayanların, millet derdi kalmayanların, adalet meselesi olmayanların milletimizin geleceği için söyleyecekleri de kalmamıştır. Onun için hep geçmişi konuşuyorlar. Onun için hep aynı şeyleri söylüyorlar. Onun için adaleti, hukuku, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü, ahlakı, eşitliği duyunca rahatsız oluyorlar. Bugün herkes için eşit ve şeffaf bir şekilde işleyecek hukuk mekanizması ortadan kalkmıştır. Adalet sistemimiz güven duyulan değil, korkulan bir mekanizmaya dönüşmüştür.”
Şunu söylemeliyim ki Ahmet Davutoğlu yaptığı konuşmada kendi dününden farklı bir şey söylemedi, kendi dününden farklı bir şey de partisinin programına yazılmadı.
Yedi ay önce Nisan ayında açıkladığı Manifesto’da yazdıkları ile Başbakanlığı döneminde savunduğu ilkeler ile partisinin kuruluş toplantısında ifade ettiği ilkeler aynıdır.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin kuvvetler ayrılığını zaafa uğrattığını, yeni sorunlar yaratacağını daha referandumdan önce Cumhurbaşkanına verdiği raporda yazmış, referanduma da destek vermemişti.
Benim Sayın Davutoğlu’na yönelik tek eleştirim Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin oylandığı 2017 referandumunda daha net ve daha sert bir tepkiyle tavır almamasına yöneliktir.
Sert tepki vermediyse de destek vermekten de uzak durdu.
Soru şu: AK Parti sahiciliğini ve ahlaki üstünlüğünü yitirmeseydi, yozlaşmasaydı, adalet ve özgürlük alanlarını daraltmasaydı Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları yeni bir yol arayışına girerler miydi? AK Parti bütün enerjisini Gelecek Partisi’ni kuran Ahmet Davutoğlu ve yeni bir parti hazırlığında olan Ali Babacan’ı itibarsızlaştırma çabası için harcayacağına, metal yorgunluğunun gerçekçi sebepleri üzerine kafa yormalıdır.
Sayın Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları hiç de kolay olmayan, oldukça zor bir konjonktürde yola çıktılar. Yolları açık ve kolay olsun…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025