Elif ÇAKIR
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında ikinci kez verdiği “hak ihlali” kararına ‘bu kez’ uyarak infazın durdurulmasına hükmetti.
“Bu kez” diyorum zira aynı İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin 5 ay önce verdiği “Berberoğlu’nun seçme ve seçilme hakkı ihlal edilmiştir” kararına uymayı reddetmişti. (17 Eylül 2020)
Şu soruyu sormak hakkımız: Ne değişti de İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi AYM’nin kararına bu kez uyarak infazın durdurulmasına hükmetti?
***
Anayasa Mahkemesi beş ay önce de “hak ihlali var” dedi beş ay sonra da “hak ihlali var” dedi. AYM Enis Berberoğlu hakkında ilk kararını değiştirmedi, aynı “ihlal” kararını verdi. Kkarına içtihatları ekleyerek hukuki dayanaklarını gösterdi.
Hatta Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararında “ayrıca belirtmek gerekir ki” diyerek Hakimler ve Savcılar Kurulu, TBMM, Adalet Bakanlığı başta olmak üzere kamu gücünü kullanan bütün organları “Anayasal düzenin korunması yalnızca Anayasa Mahkemesi’ne ait bir görev değildir. Anayasal kurumların, kamu gücünü kullanan organların, gerçek ve tüzel kişilerin Anayasa’yı koruma ve anayasal kurallara sadakat gösterme yükümlülüğü” bulunmaktadır diyerek uyardı.
Daha doğrusu adını tam koyalım, Anayasa Mahkemesi feryat ediyor, sesini duyurmaya çalışıyor, “anayasal düzeni” korumakla mükellef olanlara sorumluklarını hatırlatıyor.
Ve Anayasa Mahkemesi verdiği kararın bir örneğini TBMM’ye, Adalet Bakanlığı’na ve HSK’ya arşivlerine alsınlar diye göndermedi, dikkate alsınlar, uysunlar diye gönderdi.
Umarız AYM’nin hatırlattığı sorumlulukların farkına varırlar, yükümlülüklerini yerine getirirler.
***
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi 5 ay önce Anayasa Mahkemesi’nin kararına uysaydı ve infazı durdurmaya o zaman hükmetmiş olsaydı, ülkemiz için daha iyi olmaz mıydı?
Hatta mahkeme Enis Berberoğlu davasında hukuka uygun karar vermiş olsaydı da verdiği karar Anayasa Mahkemesi’nden “hak ihlali var” diyerek geri dönmemiş olsaydı ülkemiz adına daha iyi olmaz mıydı?
Anayasal düzeni korumakla yükümlü olan Hakimler ve Savcılar Kurulu, “AYM yetki gaspında bulundu” diyerek direnen ilk hakimler heyeti hakkında gerekli disiplin soruşturmasını başlatmış olsaydı, bugün ülkemizde bir de hukuk sorunlarına yerel mahkemelerin Anayasa Mahkemesi’nin kararını uygulamama sorununu eklenmiş olacak mıydı?
Anayasa Mahkemesi’nin bir dava dosyasının “gerekçeli kararında” ülkemizin hakimlerine ve savcılarına “hukuk devletinin ne olduğunu” anlatmak zorunda kalması son derece üzücü değil mi?
Biz hangi çağda yaşıyoruz?
Hukuk devletinin ne olduğunu yeni mi keşfediyoruz?
Ülkemizin Anayasa’sına 153. Madde “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar” dün mü girdi?
Ülkemizin hakimleri ve savcıları Anayasa’nın 153. Maddesinin ne olduğunu henüz bilmiyorlar mı?
Bizim ülkemizin hakimleri ve savcıları nerede okudular? Hukuk okumadılar mı?
Yargıçların uyması gereken etik kuralları bilmiyorlar mı?
***
Bizim ülkemizin yargıçları Anayasa’nın 2. Maddesi’ni bilmiyorlar mı ki, Anayasa Mahkemesi Enis Berberoğlu hakkında ikinci kez verdiği “hak ihlali” kararının 141. paragrafında Anayasa’nın 2. Maddesini hatırlatıyor ve “Hukuk devleti bir retorikten ibaret değildir. Hukukun üstünlüğü ilkesinin fiilen geçerli olmadığı; kamu gücünü kullanan organların, mahkemelerin ve bireylerin hukuka uygun davranmadıkları bir ülkede hukuk devletinin varlığından söz edilemez” uyarısında bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi “kararlarının bağlayıcı olduğu” feryadında bulunuyor ve AYM kararlarının uygulanmamasının devletin işleyişinde derin etkiler bırakacağını söylüyor:
“AYM kararlarının ilgili kamu makamlarınca yerine getirilmemesi veya icrasının geciktirilmesi bireyin yaşamı ve devletin işleyişi üzerinde gözardı edilemez derin etkiler bırakır. Devlet, yargı kararlarının zamanda yerine getirilmesini sağlayarak bireyler aleyhine oluşabilecek hak kayıplarını engellemek ve bu yolla bireylerin hukuk sistemine olan güven ve saygılarını korumakla yükümlüdür. Anayasa’nın öngördüğü hukuk düzenine karşı koyma anlamına gelen keyfi kararlara hiçbir hukuk sisteminde müsaade edilemez.”
Biz de ise maalesef tam tersi oluyor. Hakimler ve Savcılar Kurulu tam tersini yapıyor, iktidarın hoşuna gitmeyen kararlar veren, hukuka uygun kararlar veren hakimleri dosyalardan alıyor, iktidarın hoşuna giden kararları veren hakimleri, savcıları ise ödüllendiriyor. İktidar yetkilileri AYM, AİHM kararlarına bir mahkeme ne kadar direnirse, ne kadar geciktirirse o kadar hoşnut oluyor. Mahkemelere bunu yaptırdığında kendisini güçlü hissediyor, böyle yapabildiktçe devlet olacağını düşünüyor!
Vahim olan ne biliyor musunuz? Acı olan ne?
Bütün bunların “Biz hukuk devletiyiz” açıklamaları eşliğinde yapılıyor olmasıdır!
Bu ülke hepimizin. Hukuk devleti de hepimize lazım.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
18.06.2025
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025