Eser KARAKAŞ
Türkiye’nin içinde debelendiği siyasal, sosyal krizin farklı açıklamaları mevcut.
Ben bugün bunlardan birisine ama benim aklıma en çok yatana değineceğim.
Kullandığım başlıkta bir tarafta Türkiye var, öbür tarafta ise “AKP destekçileri” var.
Elimden geldiği kadar objektif bir bakış iletmek istediğim için yandaş tabirini kullanmıyorum.
Türkiye derken neyi kastediyorum?
Türkiye bir hesaba göre milli geliri bir trilyon dolara yaklaşan, dış ticaret hacmi yarım trilyona giden, nüfusu seksen milyon, iki yüz milyar dolar yakın bir kamu bütçesi kullanan yani önemli büyüklükte yatırımlar yapabilecek bir ülke.
Aynı zamanda Türkiye NATO üyesi, Avrupa Konseyi kurucu üyesi, AİHM’de bireysel başvuru hakkını vatandaşlarına tanımış, AB ile bu günlerde büyük sıkıntılar da yaşansa tam üyelik müzakerelerini açmış, Dünya Ticaret Örgütünün kurallarını kabul etmiş bir ülke.
NATO’nun da galiba dördüncü güçlü ordusu.
Son zamanlarda büyük, çok büyük hatalar da yapsa, önemlice bir ülkeden bahsediyoruz ama sorun belki de bu önemi birilerinin fazla abartmasından da kaynaklanıyor olabilir.
“Apple” şirketinin piyasada borsa değerinin sekiz yüz milyar dolar olduğu açıklandı.
Tamam; Türkiye büyük ve önemli bir ülke, bizim sevgili ülkemiz ama öte yandan da bu ülkenin bir senede ürettiği toplam katma değer (750 milyar dolar) yani milli gelir ABD’nin bir şirketinin borsa değerinin (800 milyar dolar) altında, bunu da iyi değerlendirmek lazım.
Ama biz yine de kuyruğu dik tutalım zira yukarıdaki iktisadi, askeri ve siyasal kazanımlara ilaveten bir de çok önemli bir coğrafi yapımız, konumumuz var, bu da, Türkiye’nin bir borsa değeri tanımlansa, çok önemli bir artımız.
Gerçekçi bir bakışla, ne dev ne cüce, önemlice ama dünya üretiminin ancak yüzde birini hatta biraz daha azını gerçekleştiren bir ülke söz konusu.
Ama, öte yandan, ülkenin söz konusu değeri, konumu ve cesameti ile bağdaştırılması pek olanaklı olmayan bir kadro sorunu ile de karşı karşıyayız.
İktidar partisin ve mensuplarının senelerdir ağzına baktığı bir ilahiyat profesörü “yolsuzluk başka, hırsızlık başka”, “sigara içen türbanlı kızımız yakında başka şeylerini de paylaşacaktır” falan diyebiliyor.
Bir profesörden bahsediyoruz ve NATO, Avrupa Konseyi üyesi bir ülkenin iktidarı bu adamın ağzına bakıyor.
Üstelik bu anlamsız ve münasebetsiz sözleri edenler zora düştüğünde tükürdüğünü de hemen yalayan, “ben tam da öyle demek istememiştim” falan diyen kişiler, bu durum da ayrı bir nitelik meselesi.
İsim vermek istemiyorum, işim kişilerle değil ama ekranlarda gördüğümüz AKP destekçileri milli geliri bir trilyona yaklaşan bir ülkenin siyasi iktidarına mevcut ya da potansiyel kadrolarına hiç benzemiyorlar.
Geçenlerde bir hukukçunun, üstelik öğretim üyesi, öğrencinin karşısına geçip ders anlatıyor, linç kavramını savunduğunu dehşetle izledim.
Yine ekranlardan bir örnek; “devlet yıktık yerine yenisini kurduk, lideri de Erdoğan” diyen kişinin bu hezeyanlarını bir ölçüde ifade özgürlüğü altında görebilirsiniz ama aynı kişi aynı programda son derece serinkanlı bir biçimde programı götürmek isteyen CHP milletvekiline sadece küfür etti bütün program boyunca.
Böyle bir düzeyin bir dönem MKYK üyesi olabildiği bir partinin yukarıda özelliklerini kısaca özetlediğim bir ülkeyi etkin bir biçimde yönetmesi ne kadar mümkün?
Mesele sadece ekranlarda yeni tanıdığımız kişilerle asla sınırlı bir konu da değil.
Bir parti, bir siyasal iktidar düşünün ki, 2017 senesinde, bu küresel rekabet ortamında, Apple’ın piyasa değerinin 800 milyar doları geçtiği bir dünyada, üretilecek yerli arabadan medet umuyor.
Bu arkadaşlar acaba devlet destekleri konusunda hiç teknolojik dışsallık mecburiyeti gibi kavramları duymamışlar mı acaba?
Bakanlık önemli bir görev, önemli bir koltuktur.
Bu mertebeye yükselebilmiş bir Bakan, en demokratik hakkını, gösteri yürüyüşü yapma hakkını kullanan anamuhalefet partisi başkanına “Biz bu yolları teröristler yürüsün diye yapmadık” diyebiliyor.
TBMM Başkanına bir bakın Allah aşkına, bu makamın ağırlığı ve önemi ile bu zat-ı muhteremi kafanızda yan yana koyduğunuzda ne hissediyorsunuz?
Babasını Sivas katliamında kaybetmiş bir milletvekilinin kamusal içerikli bir dilekçesine “bu dilekçe özel sorunları içeriyor” diyebilme vicdanını taşıyor devlet protokolünün bir numarası (Cumhurbaşkanı protokol dışıdır).
Dikkat buyurunuz lütfen, eleştirilerim siyasi görüşlere falan asla değil.
Sorun çok ama çok ağır bir vicdan ve nitelik sorunu.
Kod adı Yeliz olan bir milletvekili, evet yanlış yazmadım bir milletvekili ve TBMM Eğitim Komisyonu üyesi, “cihadı bilemeyen öğrencinin matematik öğrenmesinde yarar yoktur” diyebiliyor.
AKP destekçisi muhafazakar köşe yazarları bugün hapiste olan yani cevap hakkını kullanmaları olanaksız kişilere çok ağır eleştiriler, suçlamalar getirerek, hatta hakaret bile ederek en temel değerleri dahi, mesela yanıt olanağı olmayan kişiye şimdilik sataşmamak, çiğneyebileceklerini ortaya koyuyorlar.
Ve muhtemelen sonra da vicdanları kanamadan namaza da duruyorlardır.
Bizim gençlik yıllarında küçümsenen “feodal ahlak”, “burjuva ahlakı” gibi kavramlara çok haksızlık yapıldığını düşünüyorum şimdilerde.
Bu kadro yapısı ile temel niteliklerini ve cesametini özetlediğim Türkiye’nin bırakın uzun vadeyi, orta vadeyi bile götürebilmesi bana çok zor geliyor.
Cumhurbaşkanlığı en önemli kurumu sistemin.
Bu çok önemli kurumun danışman kadrosu, siyasete, ekonomiye yaklaşımları nedeniyle değil, benden farklı düşünmeleri kadar normali yok ama yukarıda belirttiğim nitelik sorunu nedeniyle beni dehşete düşürüyor.
Saray danışmanı bir hanımefendi “türban meselesi çözüldü, artık temel hak ve özgürlük sorunu kalmadı bu ülkede” diyebiliyor, ekranda kulaklarımla canlı yayında duydum.
Danışmanlara kadar gitmeyelim, liderlik düzeyinde yüzlerce kişinin toprak altında olduğu bir faciada “bu iş sektörün fıtratında var” denebiliyor ama iş kazalarında dört sene önceye kadar günde ortalama üç ölüm, önce dörde, şimdilerde ise beşe, hatta maalesef daha yukarıya çıkmış durumda; son yedi ayda yani yaklaşık 210 günde 1119 çalışan iş kazalarında ölmüşler, günde altıya yakın.
OHAL günlerinde ise yani son bir senede 51’i çocuk 1963 çalışan iş kazalarında yaşamlarını yitirmişler, yine yaklaşık günde altı ölü.
Liderlik kurumu (!?) ise iş kazalarında ölenleri hiç konuşmuyor, tüm sektörlerin fıtratında var bu facia anlaşılan; liderlik için varsa yoksa Rabia ama iş kazalarında ölenler de bu Rabianın dört unsurunun vatandaşları
Ben burada da sorunun ağırlıklı olarak vicdani ve niteliksel bir sorun olduğunu düşünüyorum.
İnternete girin bir bakın, senelerce Ulaştırma Bakanlığı yapmış şimdiki Başbakanımızın oğlu tesadüfen deniz ulaştırma işi yapıyor.
Burada kimseyi suçlamıyorum, töhmet altında asla bırakmıyorum, bizde demek bakanlıkların, başbakanlıkların fıtratında var bu diye düşünüyorum.
Burada da mesele bir kayırmacılık, bir yolsuzluk meselesi değil, önce bir vicdani ve niteliksel bir sorun.
Yerden yere vurduğumuz Almanya’da, Hollanda’da bir Ulaştırma Bakanının oğlu acaba deniz ulaştırma işi yapabilir mi?
Yaptığı anlaşılır ise ne olur?
Fransa’da siyasetçilerin eşleri ve çocuklarının Parlamentoda görev yapıp maaş aldıkları, bir bölümünün de işe gitmeden üstelik, ortaya çıkınca bir siyasi ahlak yasası çıkarıldı hemen ve milletvekili yakınlarının bu tür işler yapmaları yasaklandı.
Bizde acaba böyle bir yasa çıkabilir mi?
Davutoğlu’nun bir siyasi ahlak yasası girişimi olmuş idi, bu girişimin akıbeti ne oldu?
Mesele özünde yine bir vicdan ve nitelik meselesi.
Bu yazıyı uzatmak çok kolay ama bazen sözün tıkandığı bir noktaya da gelebiliyor insan.
“Türkiye” ve “AKP destekleyicileri” kelimeleri Beatles’ın o ünlü ve harika “Michelle, ma belle” şarkısında söylenenlerin (Michelle, ma belle, those are the words which go to get her well) aksine, yan yana gitmeyen kelimeler artık.
Bir trilyona yaklaşan milli gelir, bu coğrafi konum, NATO ve Avrupa Konseyi üyeliği ve öbür tarafta bu kadrolar.
Bu görüntü çok uyumsuz duruyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025