Eser KARAKAŞ
İstanbul ile ilgili iki yazı yazıyorum, bugün ve yarın; bugünkü önünüzde, yarınki 31 Mart yerel seçimleri ve İstanbul üzerine olacak.
Doğma büyüme İstanbulluyum, bu kentin benim hayatımda yeri bambaşkadır.
Sadece benim hayatımda değil, dünya tarihinde de çok özel İstanbul, yabancı dilde bir tarih kitabı okuyorum, yazar İstanbul için (la ville des villes-şehirlerin şehiri) tabirini kullanıyor mütemadiyen.
İnşallah, bir gün, işler normalleşir ve yerel seçimler öncesi bu muhteşem kente yönelik daha aklı başında şeyler yazabilir, tarih ve kültür anlamında daha anlamlı şeyler söyleyebilir, önerebiliriz.
Bugünkü yazımda, biraz da ucundan güncel siyasete girerek, İstanbul’un benim algıladığım temel sorununa, yerel ve Ankara siyasetçisinin korkaklığı, çapsızlığı meselesine gireceğim.
İstanbul için bugüne dek kimsenin elli milyon turist ve zengin turist eşiğini hedef olarak koymamış olmasını da yadırgıyorum, kınıyorum; Paris yaklaşık bu sayıda turist çekebiliyor ise, hakkıdır, çok güzel bir şehirdir, İstanbul’un da Paris ile yarışması, hatta geçmesi lazım ama çapsız yerel ve Ankara siyasetçileri bu işi engelliyorlar, gerekenleri yapmıyorlar.
Sadece iki örnek vereceğim, Sultanahmet meydanının kodunu iki metre indirin, Yılanlı Sütun'un tabanına kadar getirin, aşağıdan Bizans’ın ünlü hipodromu çıkacak, bu hipodrom tarih demek, bunu görmeye dünyadan milyonlar akabilir ama bizim korkak siyasetçide Sultanahmet meydanında Bizans hipodromu ortaya çıkarsa İstanbul’un Bizans kimliğinin öne çıkacağı gibi aptal korkular hâkim.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz, çok sevgili bir yakınımın önerdiği gibi de, Sultanahmet’ten Aksaray’a uzanan Yeniçeriler caddesinin de kodunun iki metre düşürülmesi ile ortaya yine Bizans’ın ünlü mermer caddesinin, adeta dokunulmamış olarak çıkacağını biliyoruz; inanmayan Yeniçeriler caddesinin Beyazıt tarafında Koska helvacısının bulunduğu yere ve oradaki eski Bizans Zafer Takı'nın sütunlarının kaidesine bir baksın.
Bunların yapılabilmesi için biraz özgüven ve ufuk gerekiyor, işte o kadar ama bizde özgüven yerine korkaklık hâkim, ufuksuzluk ise ortak payda; şehrimizin bir dönem tarihi demek olan Bizans’tan korkan adama korkaktan başka ne denebilir, kestiremiyorum.
Mesele sadece Bizans tarihi ile de sınırlı değil; seneler önce kızımı Süleymaniye’ye götürmüş, hem camiyi hem de Sinan’ın türbesini göstermek istemiştim ama bir baba olarak türbenin pisliği beni utandırdı, içinde boş Cola şişeleri, pis kağıtlar, yiyecek artıkları dolu idi, kızımın yanıtlayamayacağım sorularına muhatab olmamak için de oradan uzaklaştırmıştım.
Bu yazıyı bugün neden yazıyorum?
Benzer bir korkaklık ve biraz da cehalet İstanbul ve tarihi üzerinden dış politikamıza da yansımış.
Çok geniş kitlelerin ilgisini çekmeyebilir ama Türkiye senelerdir Rum Patriği'nin ökümeniklik (evrensellik) statüsünü ve Heybelida Ruhban Okulu'nu tartışır. Ankara, Patriğin (Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır) ökümenik statüsüne ve Ruhban Okulu'nun açılmasına itiraz eder, bu itirazını da, özellikle Ruhban okulu konusunda Batı Trakya’daki çözülememiş bazı sorunlarla mütekabiliyet ilişkisine indirger.
Bu tavır aslında yerel ve Ankara siyasetçisinin İstanbul’da Bizans tarihini daha görünür kılmak istememesi uğraşı (!) ile aynı temele, özgüven eksikliğine ve tabiri mazur görün, siyaset/tarih korkaklığı ile aynı şeydir.
Atina hâlâ Atina’da bir cami inşasını tamamlayamıyor ise bu da Atina’nın sorunudur, bu alanda mütekabiliyet aramak çok saçmadır, bu mesele de Yunan aydınlarının, siyasetçilerinin meselesidir, benim değildir, benim meselem bir Türkiye kurumu olan Heybeli Ruhban Okulu'dur.
Ruhban okulu, geçen akşam televizyonda tecrübeli bir siyaset bilimi profesörünün söylediğinin aksine, bir Türkiye kurumudur, tüm yönetim kurulu üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması şartı vardır, böyle bir kurumun-okulun açılmasının Batı Trakya’daki kimi gelişmelerle ilişkilendirilmesi saçma sapan bir konudur, bir Türkiye kurumunu mütekabiliyet ilişkisine konu edemezsiniz, çok tuhaf olur.
Yunanistan’ın, Atina’nın da Batı Trakya konusunda atması gereken adımlar var mıdır, muhtemelen vardır ama bu mesele de Atina’nın kendi meselesidir, Ankara’nın yapması gereken iyi komşuluk ilişkileri dahilinde Atina’yı bu konularda ikna etmeye çalışmaktır ama bu konuları Heybeliada (Halki) ile ilişkilendirmek tek kelime ile saçmalamaktır.
En temelinde ufuksuzluk ve özgüven eksikliği yatar, sanki Ruhban Okulu açılırsa emperyalizm Türkiye’yi bölecekmiş gibi.
Patrikhane de bir Türkiye kurumudur, Patriğin ökümenik statüsünü zaten tüm dünya tanımaktadır, bizim de bunu böyle kabul etmemiz, akıllı ve özgüvenli siyasetçinin ve Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde sadece elini güçlendirir.
Ancak, korkaklıkla ve biraz da cehaletle alınacak mesafe yoktur.
Her yerde Mehter Marşı çalıyoruz, 29 Mayıs’da olağanüstü kutlamalar yapıyoruz ama Bizans’ı görünür kılmaktan, Patriğin statüsünü ökümenik olarak tanımaktan korkuyoruz.
Allah akıl fikir versin.
Yarın ki yazımda da 31 Mart seçimlerinde İstanbul seçmeninin bu muhteşem şehrin tarihine, kimliğine layık olabilmek için nasıl bir tavır alması gerektiğine olan inancımı konu edeceğim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025