Fehmi KORU
Her akşam değişik kanallarda gösterimde olan dizilerde izledikleri oyuncular ile magazin programlarında ve gazetelerin ilgili sayfalarında haklarında bilgi sahibi oldukları sanatçıların bir sabah toparlanıp Adli Tıp Kurumu’na götürüldüklerini gören insanlar acaba ne düşünmüşlerdir?
Hayır, gazete köşelerinde okurlarına seslenenler ile TV’lerde ahkam kesenlerin ne düşündüklerini sormuyorum, benim görüşlerini merak ettiklerim, sesleri hiç duyulmayanlar…
Tahminimi söyleyeyim: Yadırgamamışlardır…
Adli Tıp Kurumu’na kan tahlili için sevk edilenler olağan şüpheliler de ondan…
Konu çok daha derin esasında…
İnsanlarda uyuşturucu kullanımının toplumun her kesimine sirayet ettiğine yönelik bir kanaat var.
Geçenlerde görev alanına madde kullanımını azaltmak da giren bir kamu görevlisiyle konuşurken öğrendim; uyuşturucu madde satıcıları lise ve ortaokulların önünde bile fink atıyormuş…
“Sizin oturduğunuz semtte hırsızlık olayları minimumda, ancak orada da madde kullanımı giderek yaygınlaşmakta” dedi bana.
‘Uyuşturucu’ denildiğinde bizim gençliğimizde akla yalnızca esrar gelirdi; anladığım kadarıyla günümüzde kimyasal çalışmalarla çeşitler hayli artmış. Şu anda ülkemizdeki en tehlikeli maddeler sentetik uyarıcılar genel başlığı altına girenler…
Özellikle de merkezi sinir sistemini etkileyen ve sıkı bir bağımlılığa sebep olan metamfetamin…
Metamfetaminin yaygınlaşması sonrası katinonlar ve sentetik kannabinoidler gibi yeni tasarım maddeler de devreye girmiş…
Genel olarak, ülkemizde madde kullanımı, başka ülkelerle mukayese edildiğimizde onlardan hayli geride; ancak büyük kentlerde ve özellikle gençler arasında oran her geçen gün yükseliyor…
Erkekler kadınları bu alanda da aşıyor…
Büyük kentlerde mesela kokain peynir ekmek kadar kolay bulunup kullanılıyor…
Zaten, gün geçmiyor ki, ülkenin giriş noktalarından birinde veya ulaşım araçlarında yüklü miktarda uyuşturucu yakalandığı haberleriyle karşılaşmayalım.
Daha dün karşıma çıkan şu haberde olduğu gibi:
“İstanbul’un üç ilçesinde uyuşturucu operasyonu düzenlendi. 4 milyon 42 bin adet uyuşturucu hapa el kondu, 11 şüpheli gözaltına alındı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, X’ten, Başakşehir, Beylikdüzü ve Tuzla ilçelerinde operasyon düzenlendiğini duyurdu. Operasyonda el konan uyuşturucu maddeler şunlar: 4 milyon 42 bin hap, 214 kilogram metamfetamin, 69 kilogram esrar, 438,5 kilogram uyuşturucu hap yapımında kullanılan madde. Operasyonlarda 11 zanlı da gözaltına alındı.”
Bu satırları yazarken bir yandan da açtığım bilimsel yayınlardaki grafiklere bakıyorum.
Tedavi için hastanelere düşenlere dair oranlardan, metamfetamin, ekstazi ve esrar kullanımlarının füze gibi arttığı görülebiliyor.
Yine benzer grafiklerde kullanım yaşının da giderek aşağıya doğru seyrettiği anlaşılıyor. En yaygın kullanıcı grubu 15-24 yaş arasında olanlar…
Ne kadar mücadele için çaba gösterilirse gösterilsin, polisiye tedbirlerle üzerine gidilsin, öyle anlaşılıyor ki, bu gidişatın önüne geçilemiyor.
Kullanıcıların peşine düşerek mücadelede başarı kaydetmek hayli zor.
Hatta, toplumun gözü önünde olan şahısların uyuşturucu ile bağları olduğu görüntüsü bile, satıcıları tarafından reklam olarak kullanılabiliyor.
Mücadeleyi en baştan, uyuşturucular ve ham maddelerin ülkeye girişine set çekerek başlatmak şart.
Uyuşturucu ticaretini uğraş alanı olarak seçmiş ve bu yoldan muazzam servet sahibi olmuş kişiler herhalde devlet birimleri tarafından biliniyordur. O yolla edinilen servetlere göz yummamak ve o kişilerin üzerine gitmek aynı alana girmeyi düşünenleri ve düşünecekleri de caydıracaktır.
Geçmişte, uyuşturucu kaçakçılarına kol kanat geren siyasiler ve devlet görevlileri bulunduğuna dair emareler alınan olaylarla karşılaşılmıştı. Bunlardan en bilineni, 1992 yılında birkaç hafta arayla Kısmetim 1 (15 Kasım 1992) ve Lucky-S (7 Ocak 1993) gemilerine Kıbrıs yakınlarında yapılan operasyonlardı.
Kısmetim 1’in kaptanı müsadere edileceğini anlayınca gemisini kendisi batırmıştı.
Lucky-S gemisinde 11 ton esrar ve 2,5 ton baz morfin ele geçirilmişti.
O günden bugüne o iki geminin siyasiler ve devlet görevlileri ile irtibatı bir söylence olarak anılır ve değişik TV dizilerinde de konu edilir.
Bu alanın, risk içermesine rağmen kâr marjının yüksek olmasının, yeraltı dünyasının ve hatta terör örgütlerinin ilgisini çekmesi bakımından güvenlik tehdidi teşkil ettiğini de unutmamak gerekiyor.
Konuyu fazla uzatmaya gerek yok.
Dizi artistlerinin ve şarkıcıların kullanıcı olup olmadıklarını öğrenmek için peşlerine düşmek polisiye bir olay; ancak uyuşturucu konusunun kendisi devletin güvenliği ve toplumun esenliği açısından çok daha önemli.
Çabaları artırmak gerek.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.10.2025
5.10.2025
3.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
26.09.2025
19.09.2025
18.09.2025
16.09.2025