Fehmi KORU
Artık o dönemlerin geride bırakıldığını, daha sorumlu bir yayıncılık anlayışının medyaya hakim olacağını düşünürken, şu olana bir bakın: Kendisiyle ilgili adli soruşturmada, 9 AY ÖNCE Başsavcılığın daveti üzerine verdiğim tek paragraflık bir tanıklığımı bana pahalıya mal etmek için, bugün de karakter suikastı yapılabiliyor.
Geçmişte benzer suikastlara maruz kaldığım için suikast girişimini hemen fark ederim.
‘Takkeli liboş’ lâkabını bana uygun görmüş yazarı bulunan gazete, kaç gündür beni manşetinden idam ederken, ancak ‘kart zampara’ diye özetlenebilecek bir iftirayı gündeme sürdü. Hayatında ağzına alkollü içki koymamış bir adama körkütük sarhoş olmayı, kadınlar konusunda mahcubiyetini bu yaşına kadar atlatamamış olmasına rağmen yurtdışında ilk rastladığı kadına sarkabilmeyi ona reva gördü.
Yani bana.
Ne diyeyim bilemiyorum.
İyi ki böyle bir sitem var
Gazetecilik hayatım insanları tezviratlara muhatap eden bu tür yayınları sergileyip onları yapan ‘gazeteler’ ve ‘gazeteciler’ ile mücadeleyle geçti.
Yayınlarına karşı çıktığım gazeteler ve yazarlar ile ilgili yazılmış yüzlerce yazım var.
O çabaların da katkıda bulunduğuna inandığım bir kendini sorgulama arayışı sonunda, belli bir olumlu anlayışın, herkese ve her gazeteye hakim hale gelmek üzere olduğunu sanıyordum.
Şu son birkaç gün içerisinde büyük çapta yanıldığımı gördüm.
Huylu huyundan vazgeçmiyor.
Yaklaşık bir yıl önce, hiçbir gazetede kendisine köşe bulamamış biri olarak, geçmişte yazılarımı takip etmiş ve bundan sonra da takip etmek isteyebilecek bir kitleyle görüşlerimi paylaşmak üzere bu siteyi hayata geçirmiştim.
Daha önceleri, gazetelerde, haftanın belli günlerinde yazmazken, 9 Haziran 2016 tarihinden itibaren bir gün bile burayı boş bırakmadan muntazaman okur karşısına çıkıyorum. Övünebileceğim kadar geniş bir okur kitlesine ulaşmayı da zaman içerisinde başardı bu site…
Yalnızca tek bir yazarı bulunmasına rağmen…
Siteyi başlatırken şimdilerde yaşadığıma benzer bir yoğun yıpratma kampanyasıyla karşılaşmayı da beklemiyordum.
Yazı hayatımın en mutlu dönemi
Evet, fazla uzağımda bulunmadığı izlenimi veren birilerinden sosyal medya ortamında tezviratlar yağdığı oluyordu, ancak ben kendimi sosyal ortama kapalı tuttuğum için, oralardan gelen saldırılara da kulak asmıyordum.
Doğrusunu söylemem gerekirse, gazeteleri internet üzerinden izliyorum, hepsini de değil. Önceleri takip etme ihtiyacı duyduğum internet medyası içerisine giren site sayısını da asgariye indirmiştim. Televizyonlardaki tartışmaların çok büyük çoğunluğunu da izlemiyorum nicedir.
Kafam rahat, gönlüm rahat asude bir serbest yazarlık hayatı sürdürüyorum.
Soranlara hayatımın en mutlu günlerini yaşadığımı söyleyip duruyorum.
“İyi ki bu siteyi başlatmışım” diye kendimle övünerek…
Başlangıçta planlamadığım bir işlevi daha olacağını ise hiç düşünmemiştim bu sitenin: Kendimi savunma işlevi…
Herhalde farkındasınızdır: Bu bir yıl içerisinde sağda-solda çıkan hakkımdaki bazen hakarete varan yayınlara fazla ses çıkarmadım. Atılan taşlara cevap vermek yerine, beni okuma zahmetine katlanan okurlara, üzerinde kafa yorduğum konular hakkındaki görüşlerimi aktarmayı tercih ettim.
Ancak işte gördünüz; günlerdir sürdürülen tezviratlar siteye böyle bir işlevi de yükledi.
Memnun muyum? Hayır değilim.
Bugün Brüksel’de Türkiye’yi diğer üye ülkelerden daha fazla ilgilendiren bir NATO Zirvesi yapılıyor, ama ben o konuya giremiyorum bile. AK Parti’nin yeni dönemi başladı, partiden sonra hükümette de değişiklikler bekleniyor, o konuya da değinemiyorum. 15 Temmuz hain darbe girişiminin çatı davası başladı, birkaç yazı çıkarmam mümkün; ne çare, kendimi savunmam gerekiyor.
Neden?
Tam DOKUZ YIL ÖNCE yazdığım birkaç satırlık bir değini ile bundan tam DOKUZ AY ÖNCE davet üzerine gittiğim adliyede savcıya verdiğim iki paragraflık bir tanıklık yüzünden…
Daha önce de yazdım, bu tür saldırılar konusunda şerbetliyim, medyanın topyekün savaşlarına ülkemiz de alışık. Ancak, bana karşı yürütülen sürek avıyla, artık o günlerin geride kaldığı, yalanlara başvurulmayacağı bir döneme girildiği kanaati yıkıldığı için de üzülmemek elde değil.
Burada yazdıklarımı kimselerin okumadığını zannederek yalanlarını sürdürebilir, kendilerine başka yandaşlar da bulabilirler, ancak gerçeklerin mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu da vardır.
Gazeteciler hapse düşmesin diye benim gibi çırpınacakları yerde, ‘gazeteci’ olduğunu itiraf etmek zorunda kaldıkları birini, beni, parmaklıklar arkasında görmek istediklerini bu denli belli etmeleri de onların ayıbı.
Hem de ne ayıp. Bu ayıp onlara yeter.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025