Fehmi KORU

Ülkemizde olanları anlamakta bizler zorlanıyoruz, yabancı Türkiye uzmanları ne yapsın?
1.06.2019
1159

  Her ülkede başka coğrafyaların ülkelerini, o ülkelerin değişik kurumlarını ve öndegelen şahsiyetlerini yakından izleyen, gelişmeleri gözleyen uzmanlar vardır.

Dışışleri bakanlıklarında, istihbarat birimlerinde, düşünce üreten kurumlarında…

Soğuk Savaş günlerinde ABD için Sovyetler Birliği’ni izlemek bir meslekti ve o mesleğin erbabı ‘kremlinolog’ olarak anılırdı. Eminim, Sovyetler Birliği’nde de ABD’de olup bitenleri yakından takip edenler için de özel bir isim bulunmuştur.

Konu günümüz Türkiye’si üzerinde düşünürken aklıma geldi. Acaba değişik ülkelerde ‘Türkiye uzmanı’ olarak bilinen, ekmek parasını ülkemizi yakın takipte tutup ilgililere raporlar yazarak veya oluşan kanaatler üzerine kararlar vererek kazanan kişiler hakkımızda ne düşüyorlardır?

İsterseniz sorum üzerinde biraz kafa yorun ve bu yazıya ondan sonra devam edin.

Kafa karıştıran gerçekler

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün bir ‘yargı reformu paketi’ tanıtımı için kamuoyunun karşısına çıktı. Pakette son yıllarda hem içeride hem de dışarıda ciddi eleştirilere sebebiyet vermiş yasalar ve uygulamalar ile ilgili iyileştirme vaatleri bulunuyor.

Paketin eksikleri var, hatalı sonuçlar doğurabilecek bazı noktaları da; ancak bu haliyle bile günümüzde yaşanan pek çok sıkıntıyı geride bırakmayı öngören değişiklikler içeriyor. Yasalaşırken eksikler giderilir, hatalar tırpanlanır. Vaatler yerine getirildiği takdirde eleştirilerin önemli bir bölümü ortadan kalkacaktır.

En azından, hapisteki gazeteciler, uzun süreli gözaltılar, tutuklu yargılamanın rutin haline dönüşmesi gibi konularda iyileştirmelerin gerçekleşmesi bekleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün akşamki konuşmasında, ‘af’ konusunun da gündemde olduğunu söyledi.

İyi ama, şimdi reform paketi ile vazgeçilme sözü verilen uygulamalara dönük eleştiriler, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği’nin değişik birimleri tarafından rapor haline getirildiğinde, Ankara’daki yetkili ve etkili kişilerin ağız dolusu tepkilerini nasıl yorumlayacağız?

Daha birkaç gün önce açıklanan Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ilerleme raporunun en ayrıntılı bölümünde yargıya yönelik eleştirilere yer verilmekteydi ve rapor Dışişleri Bakanlığı adına şiddetli bir tepkiyle karşılanmıştı.

Sadece AB kurumlarının resmi açıklamaları ve raporları değil, ABD Dışişleri Bakanlığının her yıl yayınladığı insan hakları raporu içerisindeki bayağı kapsamlı Türkiye bölümünde de en geniş yeri ‘yargı’ konusundaki eleştiriler işgal ediyor.

Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasını sağlamayı amaçlayan temel kararlardan birini büyük çoğunluğuyla alan Avrupa Parlamentosu bu yılın Mart ayında ‘müzakerelerin askıya alınması’ talebinde bulunmuştu. Hemen ardından yapılan AB-Türkiye Ortaklık Konseyi Toplantısı sonrasında, AB yetkilileri şu eleştirileri kayda geçirmişlerdi:

“İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü konusundaki derin kaygılarımızı ifade ettik. Bunlara sivil toplum temsilcilerine yönelik iddianameler, 18 Şubat tarihinde gazetecilerin mahkumiyeti de dahil. Türk yargısının uluslararası Avrupa standartlarına riayet etmesi konusundaki endişelerimizi vurguladık. Türkiye’de yargı sürecinde masumiyet karinesi ilkesine ve adil yargılanma hakkına saygı gösterildiğine dair şüphelerimiz var.”

Bu eleştirilere, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu anında tepki vermişti.

Şimdi Adalet Bakanı Abdülhamit Gül‘ün hazırladığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın duyurduğu ‘reform paketi’ Mart ayında dile getirilen eleştirileri de ortadan kaldırma niyetini dışa vuruyor.

Kendinizi Brüksel’de veya Washington’da, ya da değişik ülkelerde görevi Türkiye’yi izlemek olan uzmanların yerine koyun, birkaç ay içerisindeki bu ruh hali değişikliğini görünce, saçınızı başınızı yolmaz mısınız?

Geçmişte, öyle fazla uzak olmayan bir geçmişte hem de, kaleme alıp bağlı olduğu kurum adına yayınlanmasını sağladığı rapora Ankara’dan verilmiş cevaplar kulaklarını yakmaya devam ederken, birdenbire tam da tavsiye ettiği türden değişiklikler vaadiyle karşılaşmak, herhalde en fazla ‘Türkiye uzmanı’ bilinen kişileri şaşırtmıştır.

Vaatlere inanıp inanmamak konusunda tereddüt duymuşlar mıdır acaba?

Duymuşlarsa suçlayabilir miyiz?

Reform paketi hazırlanırken 200’e yakın kişiyle görüşülmüş; onlardan alınan izlenimler pakete yansımış…

Bu bilgi beni sevindirdi.

Reform denildiğinde…

Ülkemizin hak ve özgürlükler alanında gerçekleştirdiği en önemli reformlardan biri 1991 yılında Türk Ceza Kanunu‘nda (TCK) yapılan değişikliklerdi. Turgut Özal, cumhurbaşkanı olduktan sonra, henüz Anavatan Partisi hükümeti iktidarda iken, Adalet Bakanı Mahmut Oltan Sungurlu‘ya, TCK’nın fikir özgürlüğünü kısıtlayan üç maddesini (141, 142 ve 163. maddelerini) değiştirme çalışmasını başlatma talimatı vermişti.

TCK 141 ve 142. maddeler ‘sol’, 163. madde ise ‘sağ’ kesimin görüş ve faaliyetlerini ‘suç’haline getirmekteydi. 141, 142’inin kalkmasına ‘sağ’ ve ‘liberal’ kesim “Komünizm gelir”, 163’ün kalkmasına da ‘sol’ ve ‘liberal’ kesim “Şeriat gelir” diye karşı çıkmaktaydı.

Özal‘ın ısrarı, Sungurlu‘nun çabaları sonuç verdi, o maddeler kaldırıldı.

Davetiyle gittiğim bağlı kurumlardan birinin Kızılay’daki binasında görüştüğümüzde, Adalet Bakanı Sungurlu, yazılarımda verdiğim değişime desteği bir de ağzımdan dinlemek istediğini söylemişti.

Herhalde şimdiki bakanın görüştükleri de, hiç değilse aklı başında olanlar, “Mutlaka bu değişiklikleri gerçekleştirin” desteğini vermiştir.

Acaba 1991’deki kararlılık 2019’da tekrarlanabilecek ve ülkemizi içte-dışta savunmasız bırakan yanlış mevzuat ile o mevzuata dayalı uygulamalardan vazgeçilebilecek mi; yoksa bu da 15-20 bin oyun sonucu belirleyeceği İstanbul seçiminde özgürlükler konusunda hassas kesimi etkileme amaçlı bir manevra mı?

Yabancı ülkelerdeki Türkiye uzmanları şimdi bu soruya nasıl cevap verebilecekleri üzerinde kafa yoruyorlardır.

Doğrusu aynı soru benim kafamı da işgal ediyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar