Fehmi KORU
Son zamanlarda varlığı daha da belirgin hale gelen bir yaklaşım günlük tartışma gündemine hakim olmaya başladı. Ülkemizin ‘terörle mücadele’ kapsamı içerisinde gerçekleştirdiği sınır ötesi harekata yöneltilen eleştirileri, başka ülkelerin daha önce ve yakın zamanlarda giriştikleri başka müdahalelerle cevaplama yaklaşımı bu.
Gazetelerde çıkan değerlendirmeler ile TV ekranlarına yansıyan yorumları izleyenler ne kast ettiğimi anlayacaklardır. ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın eleştirilmeyi hak eden ‘emperyal’ hevesleri ve ona dayalı girişimleri çok.
Yine de bu tür mukayeselerde benim anlamakta zorlandığım yönler -hatta yanlışlıklar- var.
O yanlışlıklar
Başkalarının dün veya şimdilerde yaptıkları yanlışlıkların bize örnek olmaması gerekmez mi?
Türkiye, Cumhuriyet yönetimine geçtikten bu güne, başkalarının topraklarında gözü olmayan bir ülke olmayı resmi görüşe dönüştürdüğü gibi, bunun devamı olarak da kendi topraklarında gözü olanlara müsamahalı davranmama politikasını benimsedi.
Ülkemizin terörle mücadelesi bu ikili politik kabul üzerine oturuyor.
‘Emperyal’ arzular içerisinde bulunmayı doğru bulmayan bir ülkeyiz. Bu sebeple de, var olan sınırlarımız dışında emeller kendimiz beslemediğimiz gibi, uzak diyarların -örneğin ABD’nin- bölgemize yönelik hesapları içerisinde yer almamayı da bugüne kadar bildik.
Tarihi 1 Mart (2003) tezkeresi reddi bu tavrımızın bir dışa vurumudur.
Konunun aklımın almakta zorlandığı bir başka yönü de, son müdahalenin ardından yaygınlaşan başka ülkelerin geçmiş kabahat defterlerini açma merakının bumerang gibi ülkemize zarar vereceğinin fark edilmemesidir.
İsmi üstünde ‘kabahatleri’ çok olan ülkelerdir eylemleriyle benzerlik kurulan ülkeler.
Daha da önemlisi, ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler kendilerinden binlerce km uzakta bulunan başka ülkelere müdahale etmişlerdi. Onların uzak iklimlere olan merakı, en ufak bir tepki aldıklarında veya direnişle karşılaştıklarında onlara askerlerini uzak diyarlardan çekme kolaylığı sağladı.
Rusya, Sovyetler Briliği döneminde, komşusu Afganistan’a müdahalede bulundu ve askerlerini kolayca oradan çekemediği için başına gelmeyen kalmadı.
Türkiye sınırdaş olduğu topraklara müdahale etmiş bulunuyor.
Verilen görüntü bize zarar
Bunu yalnız başına da yapmıyor ülkemiz, bir bölgede ABD ile diğerinde Rusya ile devriye görevi üstlenmiş durumda.
Hiç değilse görüntü böyle.
İkisi de hala ‘emperyal’ arzulara sahip olduklarını belli eden ülkeler bunlar…
Onlarla birlikte olmanın Türkiye’nin de benzer ‘emperyal’ niyetler taşıdığı hissini uyandırması kaçınılmaz.
Bunun doğru bir görüntü olmadığını söylemekle yetinmek istiyorum.
Yanlış görüntü Türkiye’nin her dönemde kullandığı savunma gerekçelerini zayıflatmakla sonuçlanır.
“Amerika Suriye’de, Rusya da Suriye’de, biz neden olmayalım?” diyenlerin buldukları ilk fırsatta oturup bu argüman üzerinde yeniden düşünmeleri şart.
En başta, bu ülkelerin bölgemizde cirit atmalarına itiraz etme hakkını elimizden aldığı için…
Hemen sonrasında, Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi ardından ABD ve Rusya’da bile meydana gelen aleyhte havanın boğuculuğunu da akıldan çıkarmamak şart. ABD ve Rusya’nın müdahalelerine zaten olumlu bakmayan bu coğrafya insanlarının Türkiye’yi de onlarla birlikte mütalaa etmeye başlamalarının getireceği sıkıntı da büyük.
ABD’de hep gemlenmiş olan tarihte kalmış bir olayla ilgili karar tasarısının günümüzde hortlatılması da uyarıcı olmalı.
Tasarı karar haline dönüşmesin diye lobi şirketlerine milyarlarca dolar ödendiğini de unutmayalım.
Ölmesi için bunca emek ve kaynak sarf edilmiş bir ölüyü durduk yere kendimiz canlandırdık.
“Ne yapmalıydık, elimizi kolumuzu kavuşturup sınırlarımızın ötesinden güvenliğimize tehdit teşkil eden terör kaynağının varlığına ses çıkartmamalı mıydık?” itirazlarını duyar gibi oluyorum.
Mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğine ben de inanıyorum; ama sorunların ortadan kaldırılmasının tek bir yöntemi, çözümün tek bir yolu yordamı yoktur. Bugüne kadar dışarıdan yapılan müdahalelerin sonuç doğurmadığını, müdahale edenlerin zararlı çıktıklarını görmeli ve bu sebeple de müdahale dışı yöntemler aramalıydık.
Türkiye’nin Suriye topraklarında ABD ve Rusya ile verdiği görüntü Türkiye’ye zarar, o iki ülkeye ise yarar sağlıyor. Onların tek başlarına veya ikisi birden -ama Türkiye’siz- bu bölgede bulunmaları ile Türkiye’li görüntü vermeleri arasında fark var çünkü.
Bundan sonra ne olacak?
Zorluklarla karşılaşılacağı kesin, çıkış yolunun kolay bulunmayacağı da belli.
Diplomasiyi ve diplomatları mutlaka devreye sokmalı; hamasetten uzak değerlendirmeler ışığında çıkış yolu aranmalı.
Medyaya hakim olan dilin devletin resmî dili olmasına da izin verilmemeli.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025