Gökhan ÖZGÜN
Almanya Federal Meclisi’nin kabul ettiği Ermeni Soykırım tasarısına karşı yükselen akıl almaz ırkçı tepkileri bir yana koyuyorum. Bunlar hakkında yeterince yazıldı, ya da daha beteri, ne kadar yazılsa da yetmiyor, yetmeyecek.
Fakat Tayyip Erdoğan Partisi’nden yükselen en dikkat çekmeyen, en masum, en sıradan gibi görünen bir kaç kelime nedense benim çok kafama takıldı.
Tayyip Erdoğan Partisi’nden yükselen ses/sesler (Kim olduklarının tabii ki artık hiçbir önemi yok) ‘Almanya Federal Meclisi’nin almış olduğu bu karar bütünüyle siyasi bir karardır’ dedi.
Evet, ben de tamamıyla aynı görüşteyim, bütünüyle siyasi bir karardır. Hatta daha da ileri gideyim, Ermeni Soykırımı meselesi bütünüyle siyasi bir meseledir.
Hayatta kalmayı başaran Ermenilerin, ağırlıklı olarak Ermeni diasporasının 100 yıldır yaptığı siyaset olmasaydı, bugün Ermeni Soykırımı’ndan kimse söz ediyor olmazdı. Bu gerçek tarihe gömülür, yaşayan bir hakikat olmaktan çıkardı. İnsanlık tarihine geçmez, sosyolojik bir arkeoloji haline gelirdi.
Dünya tarihinde böyle soykırımlar yok mu? Var. Mesela bilir misiniz, Arjantin, Uruguay ve Brezilya ordularının 19. yüzyılda Paraguay’a girip 500.000 erkek nüfusun 450.000’ini tek vuruşta katlettiğini? Muhtemelen bilmezsiniz, benim bilmem de bir tesadüf eseri. Arkasında güçlü bir siyaset olmadığı için de, büyük ihtimalle unutulacak, tarihe gömülecek ve arkeoloji olacak.
150 yıl önce gerçekleşen bu soykırımın yaralarını hala sarmaya çalışan Paraguay, bu konuda insanlık tarihine büyük bir not düşmek için siyaset yapmaya belki şimdi başlayabilir.
Ama gelin görün ki, onlar bu konuda siyaset yapmaya başlamadan Uruguay’ın sabık cumhurbaşkanı Jose Mujica, bir Paraguay ziyaretinde bunun bir soykırım olduğunu ifade etti ve Paraguaylılardan özür diledi. O da siyaset yapıyordu.
Gerçekler tek başlarına birer siyasi mesele değildir, mesele edilebilme kabiliyetleri vardır. Gerçekleri mesele edebilme, hakikileştirme kabiliyetine, ihtiyacına ve iradesine de ‘siyaset’ denir. Ayıp değildir, günah değildir, silahla mücadele edilmeyecekse, siyaset tek çaredir.
Bir zamanlar, ‘demokrasi trenine’ binmişken, ‘siyaset’ ve ‘siyaset yapmak’ kelimelerine sımsıkı sarılan, hatta kutsallaştıran Tayyip Erdoğan taifesi için birdenbire ‘siyaset yapmak’ musibet bir şey haline geldi. Kendileri dışında yapılan bütün siyaset, ‘komplo’, ‘terör’, ‘vatan hainliği’ ve ‘emperyalizm’ hanesine yazılmaya başladı.
Evet, Almanya siyaset yapıyor. İşin ilginç yanı, Ermeni Soykırımı’yla ilgili gelmiş geçmiş uzlaşmaya en açık, en niyetli siyaseti yapıyor. Neredeyse bütün Kuzey Yarımküre’nin ve Güney Amerika’nın şu veya bu şekilde siyaseten tanıdığı Ermeni Soykırımı konusunda yüzyıldır taş gibi endoktrine olmuş Türkiye’ye hakiki bir yumuşama şansı sunuyor.
Alman Soykırım tasarısının başlangıç cümlelerinde incelikle düşünülmüş şu ifadeler yer alıyor.
“Bu insanların kaderi kitlesel imha, etnik temizlik, tehcir ve evet soykırımlar tarihi açısından örnek teşkil eder ve 20. yüzyıl da dehşet verici bir şekilde bütün bunlardan müteşekkildir. Bunun yanı sıra Almanya’nın suçlu ve sorumlu olduğu Holokost’un biricikliğinin de bilincindeyiz.”…
“Alman İmparatorluğu’nun da bu olaylarda suç ortaklığı vardır.”
…. “yüzyıl önceki güç koşullar ve o dönemin yönetimlerine karşı farklı yollarla Ermeni kadın, çocuk ve erkeklerin kurtarılması için mücadele eden insanları da saygıyla anarız.”
Yani açıkçası, Türkiye’yi bu konuda yumuşatmak için soykırım suçunu neredeyse sıradanlaştırıyorlar, insanlık tarihinin 20. yüzyıl felaketlerinden yalnızca biri olarak sunuyorlar.
Bu da yetmiyor, Yahudi Soykırımı’nın (Holokost’un) biricikliği ifadesiyle, kendi suçlarının büyüklüğünün hiçbir şeyle mukayese dahi kaldırmadığını açıkça ifade ediyorlar. Bir de üzerine, Ermeni Soykırım’ına Almanya’nın da suç ortağı olduğunu itiraf ediyorlar. Ve akabinde de, Ermenilerin kurtarılması için mücadele eden Alman ve Osmanlı imparatorluğu vatandaşlarını saygıyla anıyorlar.
Tayyip Erdoğan’ın yaptığı kan tahlillerinin tam aksine, Türkiye’ye bu raddede empatiyle yaklaşmak için bu tasarının hazırlanışında Cem Özdemir gibi ’bizim buralardan’ birilerinin dahli olması gerekiyor.
Bu metin, Türkiye bir gün Ermeni Soykırım’ını kabul edecek olsa,Türkiye’nin akıl edemeyeceği kadar Türkiye’yi ve bu ülkede yaşayanların hislerini ve dengelerini kollayarak yazılmış bir metin.
Bu soykırım tasarısı, tarihte Türkiye’nin karşısına çıkan
ilk soykırım tasarısı olsa, bütün bu infiali en azından
’normal’ karşılayabilirsiniz. Ama tam tersine, bu tasarı, karşımıza çıkacak son tasarılardan biri.
Bunun karşısında sessiz kalınamıyorsa bile, en azından sakin davranılabilir, tasarı metninin okunması, üzerinde konuşulması
ve tartışılması sağlanabilirdi. Ama bunun mümkün olması için,
Türkiye’de en azından Zarrab dışında mevzusu olan bir muhalefet gerekiyor. O yok, onun yerine, ’Milli Damar Koalisyonu’ var.
‘Milli Damar’ her şeyi herkesten önce bilen Hanefi Avcı’nın yeni derin devlete koyduğu isim. Ben nedense bu ismin Türkiye’deki hem sığ hem de derin MHP CHP AKP milli mutabakatına da cuk oturduğunu düşünüyorum.
Almanya’nın tasarısı, medeniyet tarihine ortak olabilmesi için Türkiye’ye yapılmış en nazik davetlerden biriydi. Ve Türkiye bu masayı da yıktı.
Ve Tayyip Erdoğan’ın makul bir masayı bırakın yıkmayı, nasıl rahatlıkla yakabildiğini de gözlerimizle görmüş olduk.
Bu yazı, yazdığım diğer yazılardan farklı, tek ve basit bir amacı var, Ermeni meselesi konusunda görüşünüz ne olursa olsun, Alman Parlamentosu Ermeni Soykırımı tasarısının tam metnini okumanızı sağlamak. Belagatim sizi buna sevk etmeye yetmiyorsa, hiç gocunmadan şahsen rica da edebilirim. Bir de okuduktan sonra, Wikipedia’da Ermeni Soykırımı’nı tanıyan ülkelerin renklendirildiği dünya haritasına bir göz atın.
Çünkü inanıyorum ki, Türkiye’de demokrasi ihtimali, bu tasarıyı takdir etse de etmese de baştan sona okuyacak ve üzerine bir iki dakika olsun düşünecek insanların oranı kadar.
Artık iyice anladık ki, Tayyip Erdoğan Türkiyesi kendini farklı bir kültür olarak değil, bambaşka bir ‘medeniyet’ olarak görüyor.
Bu iki uzlaşamaz apayrı medeniyetten hangisinin tek dişi kaldığını, hangisinin daha canavar olduğunu ise pek çok itibar ettiğimiz tarihçilere bırakalım. Gelecekteki tarihçilere bırakalım, geçmişteki şairlere değil.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2016
14.06.2016
11.06.2016