Hakan Albayrak
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, İtalyan Corriera della Sera gazetesine verdiği demeçte “Türkiye’yle hiçbir ön koşul olmadan diplomatik ilişkiler kurmaya hazırız. Ermeni soykırımının uluslararası alanda tanınmasını Ankara’yla ilişkilerimizin ön koşulu olarak görmüyoruz” dedi.
Geçen sene, Paşinyan iktidara yürürken, “Ermenistan’ın önünde yeni bir ufuk açılır mı?” diye sormuştuk. Bu demeç yeni bir ufka işaret ediyor mu?
Etmiyor; çünkü Türkiye’yle ilişkileri normalleştirmek için zaten öyle bir ön koşulu yoktu Ermenistan’ın.
Başka bir ön koşulu da yoktu.
Ön koşulu olan, Türkiye.
***
Ermenistan’ın dört komşusu var: Türkiye, Azerbaycan, İran, Gürcistan.
Türkiye ve Azerbaycan sınırları kapalı.
İran ve Gürcistan sınırları açık; ama İran’a ambargo uygulayan ve müttefiklerinin de ambargo uygulamasını isteyen ABD’nin baskıları yüzünden İran sınırı da kapanabilir veya ‘sadra şifa’ olma özelliğini kaybedebilir, Gürcistan kapısına mahkûm olabilir Ermenistan.
Dünyaya açılma imkânlarının darlığı ve daha da daralma ihtimali Erivan yönetimini haklı olarak endişelendiriyor; Paşinyan, ABD’ye, ‘İran ile özel ilişkilerimiz hayati derecede önemli, bizi anlayın, üstümüze gelmeyin’ diye sesleniyor.
Ermenistan-İran sınırındaki trafiğin olduğu gibi devam etmesi halinde bile, Türkiye ve Azerbaycan sınırlarının kapalı kalması -zaten zor durumda olan- Ermenistan ekonomisine ağır bedeller ödetmeye devam edecektir.
Halk bu iken, Ermenistan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerini düzeltip bu komşularıyla sınırlarının ardına kadar açılması için gerekeni yapmaya azmetmemesi anlaşılır şey değil.
Gelelim Türkiye’nin ön koşuluna…
***
Ermenistan, Azerbaycan topraklarının aşağı yukarı beşte birini çeyrek asrı aşkın bir müddettir işgal altında tutuyor: Ermeni vatanı ilan ettiği Yukarı Karabağ’ı ve -prensipte Azerbaycan toprağı olduğunu kabul etmekle beraber- akıbetini Yukarı Karabağ’ın akıbetine bağladığı Laçin, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Zengilan, Cebrail ve Kubatlı ilçelerini.
Azerbaycan, bu işgal sorunu çözülmeden Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirecek değil.
Türkiye de, Azerbaycan’ın can kardeşi ve müttefiki olarak, Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirmeyi aynı şarta bağlıyor.
Gerek Türkiye ve gerekse Azerbaycan yetkilileri, geçmiş yıllarda, bu şartı ‘esneten’ açıklamalar yaptılar.
Türkiye, Ermenistan açılımı günlerinde (2009) dedi ki: Öncelikle Yukarı Karabağ’ın (yaklaşık 4000 kilometrekare) etrafındaki yedi ilçeden (yaklaşık 14 bin kilometrekare) aşamalı olarak çekilin, biz de çekilmenin her aşamasında ilişkilerimizi düzeltme yolunda bir adım atalım.
Azerbaycan, hem Dağlık Karabağ’ın hem de bu bölgeyle Ermenistan arasında koridor işlevi gören Laçin ve Kelbecer’in durumunu ileride ele almak üzere, beş ilçedeki işgalin sona erdirilmesi karşılığında normalleşme sürecine girmeye hazır olduklarına dair güçlü işaretler verdi (2010).
Peki Erivan yönetimi tarafı ne yaptı?
Zaten Azerbaycan toprağı olduğunu kabul ettiği o ilçeleri Azerbaycan’a iade edip Türkiye ve Azerbaycan’la ilişkilerini önemli ölçüde –Ermenistan’ın selameti için hayati derecede önemli ölçüde- düzeltmeye tevessül etti mi?
Ne gezer!
Hiç oralı olmadı ve 18 bin kilometrekarelik işgal topraklarının tamamına hükmetmeyi sürdürmekte anlamsızca ısrar etti.
***
Ermenistan’ın nüfusu 1977’de 2 milyon 900 bin civarındaydı.
Bugün de aşağı yukarı o kadar.
Halbuki 1977’den bağımsızlığını kazandığı 1991’e kadar nüfusu 3,6 milyona çıkmıştı ve normalde bugün 4 milyonun epeyce üzerinde bir nüfusa sahip olması gerekirdi.
Olamadı; çünkü, işgal siyasetiyle doğrudan ilişkili olan ekonomik sorunların dayanılmazlığı, yüzbinlerce Ermeni’yi Ermenistan’dan çekip giderek ekmeğini başka diyarlarda aramaya sevk etti ve bu gidişle sevk etmeye devam edecek.
Hülasa: Ermenistan’ı güçlendirmeye değil zayıflatmaya ve ıssızlaştırmaya yarıyor işgal siyaseti.
Günbegün eritiyor Ermenistan’ı.
***
Peki bu konuda ne söylüyor Paşinyan?
Sadra şifa mahiyetinde bir şey söylediğini işitmedik daha.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021