Hakan TAHMAZ

Ak Parti, dünya trendinin parçası
18.07.2016
1764

Türkiye’nin, İsrail ve Rusya ile ilişkileri, normalleştirme girişimleri, Mısır ve Suriye ile de benzer bir süreç ne zaman ve nasıl başlayacak konusunu gündeme taşıdı. Akabinde dış ilişkilerde yaşanan bu gelişmeler “iç siyasette de” yeni bir döneme girilmesi isteklerinin daha bir yüksek sesle dillendirilmesine yol açtı.

Ahmet Davutoğlu’nun görevden alınmasını büyük ölçüde bu değişiklikleri yapma ihtiyacına bağlayanlar çıktı. Ak Parti klasiğine dönüşen başarısız iç siyasetin “günah keçisini icat etme” siyasetinin parçası olarak, iflas eden dış siyasetinde faturasının Ahmet Davutoğlu’na kesilmiş olduğu konuşuluyor. Ak Parti dış siyasetinin ideolojik önderi olan Davutoğlu’na fatura çıkarılması kamuoyunda haksızlık olarak da algılanmıyor.

Bir önceki sayımızda yazdığım gibi, Ak Parti’nin bu çıkışlarını iç ve dış siyasette köklü bir politika değişikliğine gidiş doğrultusunda atılan ilk adımlar olarak değerlendirmek fazlasıyla aceleci davranmaktır. Bir ihtiyaca vurgu yapmakla ve gerçekleşenin böyle algılanmasına yol açacak değerlendirme yapmak birbirinden oldukça farklıdır. Bu Ak Parti’yi doğru kavramamaktan kaynaklanan bir yaklaşımdır. Ak Parti, bütün aksi iddialarına rağmen fazlasıyla pragmatik, popülist bir partidir. Her türlü duruma kendini uydurmayı iyi beceriyor. Ak Parti, siyasette iç tutarlılığa ve bütünlüğe sahip bir parti değil, böyle bir derdi de yok. Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya, Suriye konusunda son günlerde yaptığı konuşmalar bu durumu yeteri kadar izah eder nitelikte.

Bütün bu olup bitene Ak Parti’nin trol reisçileri ve yeminli düşmanları, farklı gerekçeyle benzer duygu ve kaygıyla ile yaklaşıyorlar. Dış siyasetteki gelişmelerin iç siyasete yansımasının barış siyaseti olmasından büyük endişe duyuyorlar, korkuyorlar. Ak Parti’nin içte ve dışta barış siyasetine yönelmesinin kendi sonları olacağını görerek panikle sağa sola saldırıyorlar.

Ancak endişeye mahal yok. Ak Parti’nin bu çıkışları karşı kutup gibi görünen ve ülkenin kutuplaşmasından medet uman bu gibi düşünce sahiplerinin korkularını haklı çıkaracak politika değişikliği ile ne yazık ki karşı karşıya değiliz. Türkiye’nin içte ve dışta normalleşmesine yol açacak politika değişlikleri her şeyden önce bütünlüklü ve iç tutarlığa sahip siyasetin ürünü olabilir. Bu ise köklü bir muhasebeyi gerektiriyor. Böyle bir muhasebe yapılmış değil, emaresi de yok. Aksine Ak Parti, 14 yıldır ülkeyi nasıl yönetti ise aynı tarzda yönetmeye devam edeceğe benziyor. Kaynayan kazanın patlamasını önleyecek bir hamle yaptı, kazanın kapağını araladı. Bunun ne kadar işe yarayacağı oldukça şüpheli. Çünkü Türkiye Ak Parti’nin yükünü çekemez noktaya çoktan geldi. Radikal siyaset değişimine ihtiyacı var.

Kürd bölgesinde son bir yıldır yapılan insan hakları ihlallerine, özgürlüklerin kısılmasına karşı, dış kamuoyundan yükselen itirazları artık savuşturma şansı oldukça sınırlı. Meclis çoğunluğunu elde etmek, ülkeyi keyfince idare etmeye yetmediği, bir dizi sorun etrafında sürdürülen tartışmayla ortaya çıktı. Uluslararası insan hakları izleme örgütleri raporları, hak temelli mücadele yürüten kurum ve kuruluşların raporları, uluslararası alanda Türkiye’yi dayanılması zor bir boyutta sıkıştırmaya başladı. Bir yıldır yeniden sürdürülen Kürd savaşı sınırına dayandı. Terörle mücadele bahanesine dayalı hak ihlalleri, katliam ve özgürlüklerin kısıtlanması gizlenebilir olma boyutlarının çok ötesine geçti, alenileşti.

Kürd milletvekillerinin tepesinde kılıç gibi sallandırılan dokunulmazlıkların kaldırılmasına ek olarak gündeme taşınan Kürd belediyelere kayyum atama hazırlığı yapılması demokratik siyasetin önüne yeni bariyerler dikmenin ötesinde Kürdlerin tercihlerini kabullenmemektir. Bu geleneksel yaklaşımda ısrar ederek iç barışın tesisine yönelmenin sonuç alıcı olamayacağı çok açık. Daha açık olan ise, tutarlı demokratikleşme perspektifine sahip olmadan normalleşme arayışlarının alaturka nafile bir çaba olduğudur.

Ak Parti küçük parti hesaplarıyla siyasi manevra yapmakta. Bu nedenle de kendilerini devletin sahibi olduğunu kabul edenlerle ortaklaşmaktan başka çareleri kalmamıştır. Dünyadaki trend de bu değil mi? ABD ve birçok AB ülkesinde yapılan seçimlerde de aynı şeyler oluyor. Asıl korkulması gereken durum budur.
- See more at: http://bas-haber.com/tr/article/2900/ak-parti-dunya-trendinin-parcasi#sthash.MEoxRg0g.dpuf

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar