Halil BERKTAY
Teoriyi bırakıp tarihe dönüyorum. Ben Kürt sorunu ve PKK’yla meşgulken, Nabi Yağcı’nın “Türk Tarih Tezi çökerken” diye bir yazısı çıktı, 4 nisan günü. İki açıdan eleştirmek istiyorum.
Birincisi, en basiti, başlığıyla ilgili. Nabi’nin yazısı esas olarak Ahmet Kardam’ın yeni çıkan Cizre-Botan Beyi Bedirhan - Direniş ve İsyan Yılları kitabıyla ilgili. Kitabın üç yıllık yoğun bir çalışmaya dayandığını aktarıyor. Bedirhan’ın beşinci kuşaktan torunu olduğunu da öğrenen Ahmet Kardam’ın, “Türkiye’de yasak tutulan Kürt tarihinin gün ışığına çıkmasına çok ciddî katkı yaptığını” vurguluyor.
İyi, güzel. Sevindim; ilk fırsatta okumaya çalışacağım. Benim sorunum, Nabi Yağcı’nın bu gelişmeyi “Türk Tarih Tezinin çökmesi”yle ilişkilendirmesi, ya da böyle bir bağlam içine oturtması. Nabi “Bugünümüz tarihin, tarih ise bugünümüzün ayağına pranga,” dedikten sonra “ama artık bu kısır döngü sonlanıyor... Türk Tarih Tezi yavaştan yavaştan çöküyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
Türk Tarih Tezi’nin bu konuyla ne ilgisi olduğunu da, daha yeni mi çöküşe girdiğini de pek anlayamadım. Nabi acaba genel olarak Türk milliyetçiliğinin tarihe bakışının, ya da bütün tabu ve yasaklarıyla resmî veya yarı-resmî milliyetçi tarih anlayışının çökmeye başladığını mı kastediyor ? Eğer öyleyse, doğru tabii. Ama o zaman “Türk Tarih Tezi”ni böyle, her sözcüğün baş harfleri büyük yazılmış bir özel isim olarak kullanmaması gerekirdi. Bunu yaptığı anda, ancak şimdi ve yavaş yavaş çökmekte olduğunu öne sürmesi de bir tuhaf oluyor.
Zira Türk Tarih Tezi, milliyetçi tarih vizyonu ve anlatımının çok özel bir varyantı. 1930’lar bir Kemalist “kültür devrimi” girişimine tanık oldu. Bu bağlamda ve bizzat Mustafa Kemal’in talimatıyla, yakın çevresi tarafından özel bir “Tarih Tezi” de geliştirildi. Buna göre, İÖ 7000 dolaylarına kadar (yani çok daha eskilerden başlayarak) Orta Asya’da beyaz-brakisefal, “üstün” bir “Türk ırkı” ve bu Türklerin yarattığı bir “Türk uygarlığı” vardı. Tarım ve metalurjide çok ileri gitmişlerdi. Yeryüzünün en eski uygarlığı, sanıldığı gibi (İÖ 3000’lerin) Sümer veya Eski Mısır’ı değil, işte bu Orta Asya Türk uygarlığıydı. Derken iklim değişti, kuraklaştı. Verimli tarım toprakları steplere dönüştü. Bu koşullarda Orta Asya’dan göçler başgösterdi. Eski Türkler “anayurttan gidenler”le “anayurtta kalanlar” diye ikiye ayrıldı. Birinciler gittikleri her yere yüksek bir kültür götürdüler. İlkçağın daha sonraki birçok uygarlığının kurucusu oldular. Örneğin Sümerler, Akalar, Etrüskler hep Türk kökenliydiler. Aynı şey Hititler (= Eti Türkleri) için de geçerliydi, zira göç eden Türk kollarının bazıları İÖ 2. binyılda Anadolu’ya da girmiş bulunuyordu. İkinciler, yani “anayurtta kalanlar” ise tarımdan (aslî tabiatları olmayan) göçebe hayvancılığa “dönme”ye zorlandı. Bunlar İÖ 300’lerden itibaren Hsiung-nu’lar, Kök Türkler, Uygurlar, Moğollar gibi büyük “bozkır imparatorlukları”nı yarattılar. Bu çerçevede, 11. yüzyılda (tekrar) Batı Asya’ya kaydılar; (tekrar) Anadolu’ya girdiler; ilk Türk-İslâm, Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı devletleri/uygarlıklarını kurdular.
Geriye bakınca, Kemalistlerin neden böyle bir kurguya başvurduklarını anlamak zor değil. Birinci olarak, (yıkmış oldukları) Osmanlı’nın ve ikincisi, genel olarak İslâmiyet’in etrafından dolanarak daha uzak geçmişe sıçrayan bir “altın çağ” arıyorlardı. Üçüncüsü, çok ırkçı bir dönemde ve kendileri de ırkçı oldukları için, Batı’ya aidiyetlerini, “muasır medeniyet”ten dışlanamazlıklarını bir de ırkçı argümanlarla, “aynı beyaz ırka mensubuz” diye ispatlamak ihtiyacındaydılar. Dördüncüsü, gene Batı’ya kabul edilmek açısından Türkleri “barbar” veya “göçebe” değil “yerleşik ve uygar” diye tanıtmaya; beşincisi, savaşçı fetihlerle değil barışçı göçlerle, uygarlık götürerek yayılmış olduklarını söyleyerek “yurtta barış, cihanda barış” sloganını bir de bu ayağa oturtmaya çalışıyorlardı. Altıncısı (ve belki en önemlisi), Türk Tarih Tezi –Atatürk’ün kullandığı kritik ifadelerle- “Türk çocuğu”nun Malazgirt’le (1071) gelmiş olması halinde bu toprakların esas sahibi olamayacağı korkusuyla, Antik Yunan ve Bizans dayanaklı Yunan megali idea’sına karşı Türklerin (Hititler suretinde) Anadolu’ya Rumlardan çok önce girdiklerini savunmanın zeminini oluşturuyordu.
Güya oluşturuyordu, demek lâzım, çünkü ardındaki sosyal mühendislik kaygıları ne olursa olsun, bu Tez tümüyle palavraydı; o gün bile sahte-bilimdi; herhangi bir bilimsel temelden tümüyle yoksundu. İÖ 7000’de Orta Asya’da tarım yoktu, metalurji yoktu, devlet de yoktu (nitekim o kadar devlet fetişisti olan Kemalistler de onca “uygarlık” yuvarlamasına karşın uygarlığın temel unsuru olan devlet bahsine hiç girememişlerdi, çünkü devlet dedikleri anda karşılarına hangi hükümdar ve hangi hanedan soruları çıkacaktı). İkincisi, İÖ 7000’lerde Orta Asya’da yaşayan insanların (içinde) Türk olup olmadığını da bilemeyiz, çünkü dillerine dair en küçük bir ipucumuz yok ve asla da olmayacak.
Sonuçta, Türk Tarih Tezi fantezisi yedi yıl sırf Atatürk’ün kişisel otoritesiyle ayakta kaldı ve ölür ölmez tedavülden çekilmeye başladı. İktidar tarafından lanse edilmesi derhal son buldu. 1937’deki ikinci TTK’dan sonra bir daha uğrunda kongre düzenlenmedi. İlk ve orta öğretimden dahi 90’larda silindi. Muazzez İlmiye Çığ’dan başka mümini kalmadı.
Kıssadan hisse : Kardam’ın Bedirhan Bey araştırması ile Türk Tarih Tezi ve “şimdi, yavaş yavaş” çökmeye başlaması (?) arasında hiçbir bağlantı kuramıyorum.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024