Halil BERKTAY

[14 Ocak 2014] Ne kadar tıklanıp okunduğu, kamuoyundaki etkisinin ne olduğu bir yana;Serbestiyet şahsen bana gitgide daha fazla keyif veriyor. Hele (şimdiki sömestr arası gibi) 6’da kalkıp hazırlanmak ve üniversiteye gitmek zorunda olmadığım sabahlar, yeni yazılar da peş peşe gelmişse, günün ilk kahvesiyle birlikte ciddî bir düşünsel zenginliğin de tadını çıkartıyorum. En son dün, yani 13 Ocak’ta, Gürbüz Özaltınlı’yı (Demirel barikatlara çağırsaydı) ve Serdar Kaya’yı (Cadılar Bayramı ve İslâmî kesim) böyle sindire sindire okudum. İlki güncel siyaseti, ikincisi daha genel olarak Türk-İslâm zihniyet yapılarını bir dizi amansız soruyla deşip çelişkilerini, içsel tutarsızlıklarını gözler önüne sermekte. Serdar Kaya’ya küçük bir terminolojik itirazım var — politeizm (çoktanrılılık) yerine, Latin Hıristiyanlığın bütün politeizmler ve politeistler için benimsediği pejoratif, kötüleyici bir deyim olan pagan sözcüğünü, nötr bir bilimsel kavram gibi kullanmasa daha iyiydi. Bu ayrıntının dışında, son zamanlarda gördüğüm en güzel, en derin kültür eleştirisi olduğu kanısındayım.
Ama benim şu anda yazmak istediklerim, maalesef gene güncellikle ilgili ve esin kaynağı olarak, Akın Özçer’in 5 Ocak’taki Ariane Bonzon eleştirisinin peşinden gidiyor (Liberal entelektüeller kendilerini “İslâmcılara” mı kullandırtmış). Bu yazının başlık resmine bir bakın. Arkada ayakta beş, önde kanepede oturan üç kişi. Hepsinin üzerine, alabildiğine abus Recep Tayyip Erdoğan çehreleri photoshop’lanmış. İnternette geldiği yerden “Nihayet yeni HSYK üyeleri açıklandı !!!” başlığıyla geliyor. Aman ne espri, ne espri. Yani buymuş, HSYK meselesi. Bir yığın eski solcunun kendini inandırdığı (veya inandırmaya çalıştığı) gibi, HSYK bağımsızmış ve genel olarak yargı bağımsızlığını temsil ediyormuş da, şimdi hükümet bu yargı bağımsızlığını çiğnemeye ve bürokrasiyi yargıya egemen kılmaya kalkıyormuş; o kadar ki, ancak HSYK tümüyle RTE klonlarından oluşursa rahat edeceklermiş. İşte AKP “diktatörlüğü” bu yollarla korunmak ve/ya pekiştirilmek isteniyormuş.
Ortada adamakıllı bir tuhaflık var. Türkiye’de 19. yüzyıl ortalarından bu yana hukuk öğrenimine mevzuat ezbercisi, dünyaya kapalı ve dar kafalı bir yaklaşım egemen oldu. Çoğu hâkim, savcı ve avukatın paylaştığı bu temel (millî, taşralı) kültür katmanı, onyıllar boyu Atatürkçü, milliyetçi, otoriter bir cumhuriyetçiliği besledi. Bu tür ulus-devlet koruyuculuğu, kâh sosyalist solu, kâh dindarları, kâh Kürtleri ezip sindirmeyi görev bildi. Politikanın ve politikacıların da işbirliğiyle, (12 Mart ve 12 Eylül askerî diktatörlükleri dahil) böyle haksız dâvâlarda temayüz edenlerdir ki, ispatladıkları aidiyet ve merbutiyet sayesinde özel olarak tırmandırıldı; sivil ve askerî yargıtay savcılıkları ve/ya daire başkanlıklarına, hattâ AYM’ye getirildi. Geçmişte defalarca Weimar’ın demokrasi düşmanı, hep sola vurup sağı koruyarak Hitler’in yükselişinde önemli rol oynayan Prusyalı bürokrasisi ve mahkemelerine benzettiğim bu Kemalist yargı, 70’lerden 90’lara bir yığın İslâmcı partiyi “laikliği ihlâl” gerekçesiyle kapattığı ve politik İslâmın yeraltına itilmesinde askere arka çıktığı gibi, 2000’lerin başından itibaren AKP’nin de karşısına dikildi. Refah’ın infazcısı Vural Savaş’ların ve 367 teorisyeni Sabih Kanadoğlu’ların geleneğini, 2008’deki son kapatma dâvâsının mimarı Abdurrahman Yalçınkaya’lar sürdürdü. Herkesin yüreğini ağzına getiren, bu kadar da olabilir mi dedirten o dâvâ her nasılsa Anayasa Mahkemesi’nde direkten dönünce, aynı Atatürkçü kurumlaşma bu sefer 2002 sonrasındaki darbe projelerinde yer almış yüksek komutanların yargılanmasına doğrudan müdahale etmeye girişti.
2010’daki kısmî anayasa değişikliği referandumunda, HSYK’nın oluşumu dahil bazı hukuk ve yargı reformlarının da oylanması bu yüzden gündeme geldi ve ulusalcılığın “yargı bağımsızlığı elden gidiyor, AKP yargıyı ele geçiriyor” teranelerine karşı, eski soldan 21. yüzyıla taşınabilen bölük pörçük mirasın yaptığı-yapacağı en doğru şey olan “yetmez ama evet” kampanyasının da katkısıyla, geniş bir halk desteği sağladı. Bu değişim, hükümetin bir büyük değişim tıkacını; askerî vesayet yanlısı yargı aygıtını bir ölçüde bertaraf etmesini mümkün kıldı. Öte yandan, son kriz ve yeni saflaşmalarla birlikte artık çok net görülüyor ki, başka birçok alanda olduğu gibi burada da AKP, maalesef gidip, eğitim kanalıyla devlete, özellikle de yargıya ve polise duhul etmeyi amaçlayan, başı sonu belirsiz, dışarıya karşı tümüyle mat ve ketum, bilinmeyen bir davulcunun emrindeki sızmacı bir gücün kadrolarına yaslanmış. Referandum sonrasında, askerî vesayetçi yargının yerini, gerçekten çağdaş hukuk norm’larına riayetkâr, demokratik ve özgürlükçü bir yargı değil, bu sefer (aynı mevzuat ezbercisi, dünyaya kapalı ve dar kafalı hukuk kültürü ve öğreniminden beslenen, ama başka dostları kollayan ve başka düşmanları hedef alan) Cemaatçi bir yargı almış. Özel olarak HSYK da sanıldığı gibi AKP’nin ve hükümetin değil, çaktırmadan Hizmet hareketinin HSYK’sı olmuş.
Derken bir sonraki aşamada görülen şu: Güvenlik güçleri içindeki bu Cemaat yuvalanması, şu veya bu nedenle bu sefer AKP hükümetine karşı harekete geçiyor; yargı içindeki Cemaat taraftarlığı da ya doğrudan (savcılar düzeyinde) bu operasyonların içinde yer alıyor, ya da (HSYK düzeyinde) kol kanat geriyor ve kalkan oluyor. Her bakımdan çok ilginç, çünkü hemen hiçbir ülkede, özellikle de Türkiye’de, yolsuzluğun doğrudan polis-savcı çıkışlı olarak üzerine gidilmesine alışkın değiliz. Bizim bildiğimiz, yolsuzlukların bombası daha çok kamuoyunda patlar; bir yerden basına sızar; araştırmacı gazeteciler üzerine gider ve bir yerden ucunu yakalar; olay büyür ve göz ardı edilemeyecek hale gelir; hukuk devreye girecekse, işte o noktada girmeye başlar. Buna karşılık, polis ve savcılar tamamen kendi başlarına böyle bir inisiyatif alsınlar, yıllar yılı hazırlık yapsınlar, her şeyi gizli tutmayı başarsınlar ve hükümeti canını yakacak bir doğrultuda, ansızın ve çok kapsamlı bir şekilde harekete geçsinler — görülmüş şey değil. Her şeyin aynı anda hükümet karşıtı medyaya ifşa edilmesi ve başlı başına bir kampanya, bir seferberlik konusu olmasıyla birleştirildiğinde, besbelli ki burada çok sıra dışı bir şeyler dönüyor. Nitekim HSYK’nın da bir başka hukuk ihlâliyle açık tavır alıp, saf tutup ortalığa dökülmesi (ki, buradaki aslî hukuksuzluğun HSYK’ya ait olduğunu Vahap Coşkun 1-4-6 Ocak yazılarında çok güzel açıkladı), anormal, devirmeci siyaset girişimini tartışmasız biçimde açığa vuruyor.
Gelelim nihaî garabete. Bizatihî devlet teşkilâtı içinden bir komploya maruz kalan hükümet, elbette çok zor durumda. Operasyoncu polis şefleri ve emniyet müdürlerine, savcılara ve HSYK’ya hiç dokunmaması, “buyurun devam edin, istediğinizi yapın”dan başka bir anlama gelemez. Bir şekilde bu saldırıyı önlemesi lâzım. Dokunuyor ve dokunduğu anda, “yargı bağımsızlığına dokunamazsın” diye kıyamet kopuyor. Ve bu kıyameti, önemli ölçüde, 2010 referandumu sırası ve sonrasında HSYK dahil yargının artık AKP’nin eline geçtiğini savunmuş olanlar koparıyor. Tutarsızlık umurlarında mı? Geçmişte AKP’ye karşı sırf bir ulusalcılık, Atatürkçülük, laiklik, CHP ve MHP cephesi vardı. Şimdi buna Cemaat de katıldı ve özellikle CHP ile Cemaat arasında büyük bir yakınlaşma, özel bir muhabbet oluştu. 2010’da askerî vesayet yargısını kayırmak adına “yargı bağımsızlığı”nı öne çıkaran bir kısım eski solcu da, şimdi (AKP karşıtı cepheye kayan) Cemaat yargısını kayırmak adına tekrar “yargı bağımsızlığı”na başvuruyor.
Şöyle bitireyim: bu uğultu ve çalkantı dinerse, dindiğinde, ya da dinmeye yüz tuttuğunda, Türkiye’nin muazzam bir yargı reformuna ihtiyacı var mı? Var. Kuşkusuz var ve bu, HSYK’nın, hâkim ve savcıların atanma koşullarıyla vb sınırlı olamayacağı gibi, “yargı bağımsızlığı”na dahi indirgenemez. Kısa vâdeli taktik adımları, ya da enstrümantalist yaklaşımları fersah fersah aşan, çok daha geniş ve çağdaş bir vizyona ihtiyaç söz konusu. Asıl hedef — tabii kuvvetler ayrılığı çerçevesinde — özgürlükçü ve demokratik; özgürlük ve demokraside tutarlı, istikrarlı bir hukuk ve yargı olmalı. Hâkim, savcı ve avukatlar devlete, iktidara, ya da şu veya bu ideolojiye (kâh Atatürkçülüğe kâh Cemaate) bağımlılığıiçselleştirmişlerse ve ruhlarında taşıyorlarsa, salt idarî önlemlerle ne kadar yol alabilirsiniz? Gerçek şu ki, hukuk mesleğinin ve onun için de hukuk öğreniminin tepeden tırnağa değişmesi lâzım. Taraf’ta, askerî okullardaki müfredat ve öğretim değişmedikçe silâhlı kuvvetlerin kültürünün değişmeyeceğini ve ister darbecilik ister vesayetçilik tezahürleriyle militarizmin düşünsel kaynaklarının kurutulmuş olmayacağını da defalarca yazmıştım. Aynı şey, hukuk için de fazlasıyla geçerli.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024