Halil BERKTAY
[29 Kasım 2014] Biliyorum, ayda bire düştüm son zamanlarda. Yoğunluk, yorgunluk, belirsizlikler. Hepsinin bir bedeli oluyor. Konular da biriktikçe birikti. Belki o yüzden, el atmaya korkuyorum.
Hiç alâkasız bir yerden mi başlamalı acaba? Geçen hafta Graz’a gittim, bir Birinci Dünya Savaşı sempozyumu için. Ağırlık, the Great War’un ya da bizdeki karşılığıyla Harb-i Umumî’nin bugün nasıl hatırlandığı üzerineydi. Ben de son panelde, savaşın bir parçası ve kolay kolay savaştan ayrı düşünülemeyecek bir olay olarak 1915 Ermeni soykırımının bugün Türkiye’de nasıl hatırlandığı veya hatırlanmadığı — daha doğrusu, hatırlanmaya başlamasının zigzag ve yan girdapları, tepkileri, ters akıntıları üzerine konuştum. Daha spesifik olarak, örneğin 23 Nisan 2014 taziye mesajı ile yeni 8. ve 9. Sınıf ders kitapları arasındaki tezada dikkat çektim. Bunu ayrıca yazarım.
Demem o değil. Geçmişte de sıkça itiraf ettiğim gibi, normal olarak hayatım son derece bağlayıcı, demir çember benzeri rutinler içinde geçerken, yolculuklarda ansızın bunun dışına çıkınca açılacağıma kapanır, kendi içime çekilir, susar ve iyice yalnızlaşırım. Uçaklarda bu sefer de öyle oldu; okumaya ve düşünmeye daldım. İstanbul-Frankfurt üç saate yakın. Birkaç dergi devirdim; renkli kalemlerimle satırların, sözcüklerin altını çizdim; kimisi aktı, parmaklarım kâh mor kâh yeşil oldu.
Zaten böyle koyverip gitmişken, bir de karşıma bilmediğim bir Tennessee Williams şiiri çıktı. Satıhtaki ders veren öğretmen edası ile nice sessiz keder arasında gidip gelişi çok, hattâ fazla uygun düştü, o anki ve gene şimdi, bu Cumartesi sabahki ruh halime. Her anlamda başka, paralel bir evrene geçtim. Türkiye’den dünyaya, bir dilden başka bir, pardon iki dile, günlük siyasetten edebiyata, başkalarına bakmaktan kendime bakmaya. Hepimizin hayatı böyle değil mi, yedi sekiz fiil arasına sıkışmış? Bütün standart karşılıklar bu tür paradokslarla tersyüz olmuyor mu bizler için de? OLMAK = ölmek. SEVMEK = yanlış anlamak. VERMEK = almak. BİLMEK = korkmak. UYUMAK = uyuyamamak. OLMAK ve ÖLMEK = kısa bir kafa karışıklığı süresi olarak hayatı çerçeveleyen iki şey. BİTMEK, BİTİRMEK, SON VERMEK = henüz bilemediğimiz, ama muhakkak gerekli. François Villon’un hem Ballade du concours de Blois’sının, Blois Şatosu’ndaki şiir yarışması için kaleme aldığı baladın tamamen çelişkiler üzerine kurulmuşluğunu (Çeşmenin yanı başında susuzluktan ölüyorum / Ateşten yanıyorum, üşümekten çarpıyor çenelerim / Yabancı bir diyarda gibiyim kendi ülkemde), hem de böyle bir insanlık hali karşısında La Ballade des pendus’de, Orhan Veli tercümesiyleAsılmışların Baladı’nda talep ettiği merhameti çağrıştıran karmaşık tatlar geldi ağzıma. Adetâ otomatik olarak çevirdim, ne yaptığımı düşünecek vakit bile kalmadan. Sunuyorum.
Birkaç Fransızca fiil çekimi
ÊTRE olmak fiili,
ya ölüm ya ömür boyu hapisle cezalandırılan.
AIMER yanlış anlamaların fiili:
keza, içine girmeyi ve girilmesini özlemek,
süresi değişken bir dürtü, yokuş aşağı inmeye yatkın
ve çoğunluk mahkemede bitmeye.
DONNER’nin anlamıysa vermek, örneğin
Je te donne cümlesindeki gibi, yani
elinde avucunda sıktığın ne varsa
her şeyi söküp alıyorum senden,
eklemlerini baltayla kırmak, ezmek pahasına.
SAVOIR korkmak demek, yazılışı
Mesihe, Savior’a yakın
ama tam tersi anlamda.
Mesih beyazlar giyer ve sonunda idam edilir:
hepi topu beş çivi, iki çapraz kiriş ve dikenlerden bir taçla.
DORMIR beni bu gece hiç tutmayan uyku,
şüphesiz sen yoksun diye,
olmak fiilinin Sevgili mışlı geçmişi.
ÊTRE ve MOURIR, kısa bir keşmekeş dönemini
parentez içine almaya yarar.
FINIR? Münasip bir şey,
henüz bilmediğimiz ne olduğunu.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024