Halil BERKTAY
Bu makalenin İngilizce orijinali, 11 Ağustos 2015’te Dulce et decorum est to be able to lie like the BBC başlığıyla yayınlanmıştı.
[11 Ağustos 2015] Kırk yılda bir, önce İngilizce yazacak, sonra (zaman bulabilirsem) kendi makalemi Türkçeye çevireceğim.
Zira Batı medyasının Türkiye konusunda yalan üstüne yalan ve gene yalan söylemek konusunda gösterdiği hayasız inattan olsun, bunun için geliştirdikleri (imâ, ihsas, ihmal, görmezlikten gelme, doğrudan atlama, gerçeği hafifçe bükme, ya da olayların sırasını alenen çarpıtma gibi) sofistike yöntemlerden olsun, Adam McConnel gibi benim de giderek canıma tak dedi.
Başlığımı İngiliz Birinci Dünya Savaşı şiirlerinin belki en büyüğünden, Wilfred Owen’ın
Dulce et decorum est’inden aldım. “Hoş ve güzeldir” veya “Ne kadar hoş ve güzeldir” diye tercüme edilebilir. Aslında Romalı şair Horatius’tan bir alıntı ve tamamı Dulce et decorum est pro patria morişeklinde: “[Ne kadar] hoş ve güzeldir, insanın ülkesi uğruna can vermesi.” Yüz küsur yıl boyunca, Owen’ın kendi nesli dahil İngiliz seçkinler zümresine mensup kimbilir kaç çocuk, Yunan-Roma Klasikleri derslerinde bunu Latince orijinalinden öğrenmiş ve ezberlemiş olmalı.
Kendisi de sâf-derûn bir yurtsever olarak yola koyulan, ama o kadar da sâkin olmayan Batı Cephesinin siperlerinde üç yıl geçirince kızgın, acılı bir savaş aleyhtarına dönüşen Owen, klor gazı yediği için kanlı ciğerlerini parça parça kusmakta olan bir yoldaşlarını yerleştirdikleri arabanın arkasında yürümektedir. Savaş tahrikçisi nutukları nedeniyle bütün milliyetçi demagoglara karşı duyduğu çaresiz öfkeden içi yanarcasına, isimsiz, soyut (ama sanki Erich Maria Remarque’ın 1928’de, kendi Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok [Im Westen nicht Neues] romanında canına okuyacağı lise tarih öğretmeni Kantorek’i haber veren) bir “sen… dostum”a seslenir. Kederle soluk alıp veren mısralar boyu fısıldarcasına, böyleleri, der, savaş meydanlarının gerçek dehşetini yaşayacak olsa,
… o kadar heyecanla tekrarlayıp durmazdınız
umutsuz şan ve şeref düşkünü çocuklara
o eski yalanı: Dulce et Decorum est
Pro patria mori.
Veya, Latince bölümünü de Türkçeleştirirsek,
… o kadar heyecanla tekrarlayıp durmazdınız
umutsuz şan ve şeref düşkünü çocuklara
o eski yalanı: Ne kadar hoş ve güzeldir,
insanın ülkesi uğruna can vermesi.
Dolayısıyla, evet, Owen örneğinde, “insanın ülkesi uğruna ölmesinin hoş ve güzel olduğunu” tekrarlayıp durmak eski bir yalandan başka bir şey olmayabilir. Ama başka bazı durumlarda, muhteva değiştiği halde bizatihî bütün yazma veya konuşma tarzı, üslûbu, kulağa hoş ve güzel gelen bir yalancılıktan ibaret kalabilir.
On beş gün içinde ikinci defa bana bunu düşündürten,Owen’ın kulağımdaki tınısıyla “ne hoş, ne güzel yalan söylüyorlar” dedirten şey, son dönemde Kürt savaşının yeniden canlanmasından kimin sorumlu olduğu noktasında BBC’nin izleyicisini nasıl aldattığı ve yanlış bilgilendirdiğini görmek oldu. 27 Temmuz’da, örneğin, “Türkiye’yi değiştiren hafta” (The week that changed Turkey) başlıklı özetinde BBC, bir dizi olayı aktarırken iki ayrı dil kullandı. Bazılarını tartışmasız gerçek, bazılarını ise en azından şüpheli gibi yansıttı. Bu çerçevede, Suruç’ta IŞİD bağlantılı militanların patlattığı bombanın 32 kişiyi “öldürdüğü” (are killed), ya da sınırda görevli bir Türk askerinin gene IŞİD militanlarınca “vurulup öldürüldüğü” (shoot dead), kısa ve kesin, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak ifadelerle vurgulandı. Fakat sonra sıra, “Bu arada PKK’nın, Suruç’a misilleme olarak iki Türk polisini öldürdüğü söyleniyor” ya da “öldürdüğü doğrultusunda haberler alınıyor” (Meanwhile the PKK reportedly kills two Turkish police officers in retaliation for Suruç…) gibi tuhaf bir cümleye geldi. PKK’nın yaptığı konusunda en küçük bir şüphe yokken, nitekim askerî kanadı HPG’nin web sitesinde olayı açıkça ve iftiharla üstlenmişlerken, acaba neden “söyleniyor” ya da bu doğrultuda “haberler alınıyor” (reportedly) dendi? Ve neden, “Suruç’a misilleme” veya “Suruç’un intikamı” ifadesi doğrudan doğruya HPG’nin “eylem raporu”nda yer aldığı halde, BBC bu sözleri doğrudan doğruya PKK’ya izafe etmedi de yoruma açıkmış gibi bıraktı? İki gün sonra (ve üç satır aşağıda anlatıldığı gibi), Türkiye Suriye’deki IŞİD hedeflerinin yanısıra Irak’taki PKK hedeflerini de vurmaya başladı. Peki, BBC bu bombardımanları neden o iki polisin öldürülmesine bağlamadı? Son iki buçuk yılın fiilî çatışmasızlık hali, (“Apo’nun Fedaileri”ne mensup bir timin gece geç vakit lojmanlara sızıp iki polisi susturuculu silâhlarla enselerinden vurarak öldürdüğü) bu iki bilinçli, kasıtlı, soğukkanlı cinayetle hemen oracıkta sona ermemiş miydi? BBC neden bunu böyle yazmak yerine, ancak bombardıman başladıktan sonraPKK’nın “artık ateşkesi sürdürme koşullarının kalmadığını açıkladığı” (Turkey strikes IS and PKK targets in Syria and Iraq; the PKK says the conditions are no longer in place to observe a ceasefire) şeklinde bir özeti tercih etti? Bütün bu kapalı ve dolambaçlı ifadelerin altında ne yatıyordu? Artıları eksileri toplayıp çıkardığınızda, hepsi PKK’nın tekrar “silâhlı mücadele” başlatmada gösterdiği son derece reel insiyatifin üstünün örtülmesi ve kabahatin hükümete aktarılması anlamına gelmiyor muydu? Yanlı ve manipulative habercilik, işte tam bu değilse neydi? -- Bunlar hemen ertesi günSerbestiyet’e yazdığım alaycı, mizahî bir yazıda sorduğum sorulardan bazılarıydı (28 Temmuz:Kompozisyon ödevi (BBC’nin örnek dil kullanımı)).
Üzerinden tamı tamına iki hafta geçti. Dün, yani 10 Ağustos’ta, PKK şiddetinin tırmanışını BBC daha geniş olarak haberleştirme gereğini duydu. İngilizce ifade bakımından son derece sakat, eğreti bir başlık seçtiler: Turkey attacks: Deadly violence in Istanbul and Sirnak. Neden eğreti ve sakat? İkinci kısmında sorun yok: “İstanbul ve Şırnak’ta ölümcül saldırılar” (kimden geldiği belirtilmese de). Ama ilk kısmı, en azından bazı okuyucular tarafından, “Türkiye’de saldırılar” değil de “Türkiye saldırıyor” gibi anlaşılabilecek nitelikte. Geçelim. Öyle veya böyle; PKK’nın Şırnak’ta patlattığı bombayla dört polisin öldüğünü, PKK’nın askerî bir helikoptere yaptığı roketatar saldırısıyla da bir askerin öldüğünü, İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde gene PKK’nın yerleştirdiği bomba yüklü bir aracın patlamasıyla da üçü polis on kişinin yaralandığını tek tek sıralamışlar.
Ne ki, bundan sonra sıra yorum faslına, yani okuyucuların bu olayların arka planı ya da aralarındaki bağlantılar hakkında bilgilendirilmesine, neden cereyan etmekte olduklarının açıklanmasına geldiğinde, işler gene karışıyor. Bu yazının “başlık resmi” yerine aldığım alıntılar bununla ilgili. Durup bir bakın lütfen. (a) Aynen 27 Temmuz özetinde olduğu gibi, çatışmasızlık halinin “Türkiye’nin kuzey Irak’taki PKK kamplarını bombalamaya başlamasıyla” sona erdiğini iddia ediyorlar. (b) Bu bombardımana neyin yol açmış olabileceği, en azından Türkiye’nin bunu nasıl açıkladığı konusunda ise tek bir şey, gerçekten tek bir şey söylemiyorlar. (c) Bunun yerine, sadece PKK liderlerinden Cemil Bayık’ın sözlerini aktarmak suretiyle, okuyucularına yalnızca PKK’nin izah tarzını sunuyorlar. (d) Bayık’a bakılırsa, Türkiye sırf IŞİD’e yardım amacıyla PKK’ya saldırmaya koyulmuş. Anlaşılan, PKK’nın kendisi Türkiye’ye dönük hiçbir şey yapmaz ve öyle dururken, “PKK’nın IŞİD’e karşı verdiği savaşı kısıtlamak için” saldırıya geçmişler; “Türkiye IŞİD’I koruyor”muş (They are doing it to limit the PKK’s fight against IS. Turkey is protecting IS). (e) BBC bu pisliği alıntılamakla kalmıyor; sonraki iki yorum cümlesinde destekleme ve pekiştirmeye de girişiyor: PKK dahil Kürt savaşçıları IŞİD’le savaşıyor ve zaferler kazanıyormuş. Gelgelelim, ne tuhaftır ki anlaşılmaz birtakım nedenlerle Türkiye, PKK’yı hâlâ terrörist bir örgüt saymaya devam ediyormuş.
Yakın zamanda, Türkiye’nin yerli basınının tek-yanlı bir AKP düşmanlığına boğulmuş kesimi dahil hemen hiçbir yerde, bundan daha kaba bir dizi yalan ve çarpıtma okumadım diyebilirim. Hürriyet veSözcü’de dahi, PKK’yı çatışmaların tekrar başlamasına ilişkin her türlü sorumluluktan bu denli aklayan herhangi bir yoruma rastlamakta zorlanırsınız; Türkiye’nin sırf IŞİD’i korumak ve desteklemek için PKK’ya saldırdığı iddiasına gelince, özellikle bunu yalnızca PKK veya HDP medyasında bulabilirsiniz. İşin gerçeği şu ki, BBC’nin Avrupa servisinden en yukarıdaki editor ve yayın yönetmenlerine kadar birileri, bu saygın kuruluşu muazzam bir dolduruşa getirmiş ve halen de getirmekte. Kim satmış olabilir bu büyük yalanı? Belki de gene BBC’nin Türkçe ve/ya Türkiye servisleri -- kendileri son derece AKP ve Erdoğan düşmanı kesildikleri için, ya da bir zamanların Türk solunun miadını doldurmuş bir “devrimci şiddet” fetişizmi yüzünden PKK’nın eleştirisiz kuyrukçuları haline gelmiş kalıntılarıyla peydahladıkları duygusal yakınlık gereği, nesnel haberciliğin profesyonel icaplarını unutup, İngiliz ve genel olarak Batı kamuoyundan şu alenî ve aşikâr gerçekleri saklama noktasına varıncaya kadar:
(1) PKK’nın ve çeşitli kollarının üzerinde yükselen kucaklayıcı çatı örgütü olarak KCK, 11 Temmuz’da, bundan böyle Kürt bölgesindeki her türlü yol, baraj veya kalekol yapımı faaliyetine “askerî amaçlı” olduğu gerekçesiyle ve kuvvet kullanarak müdahale edeceğini açıkladı. Dahası, (KCK/PKK’dan gelecek) bu müdahalelere karşı güvenlik güçlerinden gelebilecek her türlü tepki ve müdahaleye misillemede bulunacaklarını duyurdu. Türkiye kamuoyunda bu, iki buçuk yıllık fiilî çatışmasızlık döneminin sona erdiğinin ilânı olarak yorumlandı.
(2) Nitekim KCK açıklaması yayınlanır yayınlanmaz, Doğu ve Güneydoğu illerinin çeşitli noktalarında PKK yol kesmeye, kimlik kontrolü yapmaya, TIR yakmaya, iş makinelerini ateşe vermeye; bu ve benzeri yöntemlerle kendini bölgenin tartışmasız biricik hâkimi olarak empoze etmeye girişti.
(3) Cemil Bayık’la birlikte KCK’nın iki eşbaşkanından biri olan Bese Hozat, 15 Temmuz’da Kürt hareketinin yasal günlük gazetesi Özgür Gündem’de yayınlanan yazısında, “yeni bir devrimci halk savaşı süreci”nin başladığını açıkladı ve savundu.
(4) Dört gün sonra, yani 19 Temmuz’da, KCK’nın diğer eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt halkını “öz savunma” amacıyla silâhlanmaya, hattâ Vietkong örneğinde olduğu gibi bütük köylerin altına tüneller kazmaya çağırdı.
(5) Hemen ertesi gün, yani 20 Temmuz’da Suruç patlaması meydana geldi. Tek bir intihar bombacısı kalabalık bir solcu gençler grubunun ortasına girip kendini havaya uçurdu ve toplam 32 kişi öldü. Herşey IŞİD’e işaret ediyordu.
(6) Ne ki, bunun da ertesi günü, yani 21 Temmuz’da, Özgür Gündem’de gene Bese Hozat’ın bu sefer “Pirsus [Suruç] katliamının sorumlusu AKP’dir” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Yazı, başka hiçbir kanıt göstermeksizin, PKK’nın son bir yıl boyunca Batı’yı Türkiye’ye karşı provoke etmek amacıyla tekrarlayıp durduğu, bütünüyle temelsiz “AKP = IŞİD” denklemi üzerine kuruluydu.
(7) Bese Hozat’ın yazısını gerçeğin saf ve mutlak ifadesi sayan PKK, ertesi gün, yani 22 Temmuz’da, Ceylanpınar cinayetini gerçekleştirdi (pardon, gerçekleştirdiği “söyleniyor”). O iki polisi uykularında öldürdü ve eylemin Suruç katlimına misilleme teşkil ettiğini HPG web sitesinde açıkladı.
(8) O âna kadar, PKK’nın çatışmasızlık halini defalarca ihlâl etmesine ve nihayet artık böyle bir şey kalmadığını dahi (11 Temmuz’da) küt diye açıklamasına karşın, hükümet PKK’ya karşı herhangi bir silâhlı eyleme girişmemiş, tek bir saldırıda bulunmamıştı. Ancak iki polisin öldürülmesinde somutlanan açık, çıplak ve görmezlikten gelinmesi olanaksız meydan okumadan sonradır ki, 23 Temmuz’dan itibaren Türk hava kuvvetleri Kandil’i ve kuzey Irak’taki diğer PKK kampları ile üs bölgelerini bombalamaya başladı.
(9) Belki şu söylenebilir: (a) PKK’nın bu derece güçlü bir karşılık beklememiş ve biraz hazırlıksız yakalanmış olması mümkün. Herhalde bunun da ardında (b) IŞİD’e karşı savaşıyor olması nedeniyle, özellikle ABD tarafından müttefik sayılmaya devam edeceği, dolayısıyla Batı’nın bir şekilde müdahale edip Türkiye’nin elini kolunu bağlayarak PKK’yı çok ağır bir karşı-darbeden koruyacağı varsayımı yatıyordu. Oysa bu tamamen yanlış, hayalci bir düşünce tarzıydı, çünkü bir, ABD’nin bir müttefik olarak PKK’yı Türkiye’den daha fazla önemseyeceği fantezisine dayanıyor; iki, Türkiye’nin ABD önderliğindeki koalisyona katılıp IŞİD’e karşı doğrudan askerî eyleme geçmesinin olası sonuçlarını zerrece hesaba katmıyordu. Nitekim, IŞİD’in sınırda devriye gezen bir Türk askerini vurmasının ardından, Türkiye, artık kendi angajman kurallarının da cevaz verdiği şekilde, ânında IŞİD’i de bombalamaya başlayıp, bir de İncirlik üssünü Amerikan ve genel olarak koalisyon savaş uçaklarının kullanımına açtığında, boşlukta inşa edilen bütün bu kağıttan şatolar darmadağın oluverdi.
(10) Ancak bundan sonra ve bu yüzdendir ki, gerek kendi lideri Cemil Bayık, gerekse piyonu, HDP eşbaşkanı Selâhattin Demirtaş aracılığıyla PKK, biraz acıklı, acındırıcı bir havaya bürünerek, Türkiye’nin sırf zavallı masum gerillalar olanca erdemleriyle IŞİD’e karşı savaşmaktan başka bir şey yapmadıkları için PKK’ya saldırdığından yakınmaya koyuldu. Bu, özellikle Batı’da tüketilmek için hazırlanmış bir kokteyl. Nitekim BBC de beğenip biraz fazla kaçırdığından olacak, hafiften kafayı bulmuş, çakırkeyif olmuşu andırıyor.
Geriye sadece, neden diye sormak kalıyor. Ama belki de bunu, asıl BBC editörleri ve üst yöneticilerinin, yanlarına Avrupa servisini de alıp, Türkçe/Türkiye servisine sormaları lâzım: Acaba özellikle yukarıda 1.-8. maddelerde yer alan noktaları neden şimdiye kadar doğru sırasıyla bildirmemiş, haber yapmamışlar? Başka bir deyişle, bu ve benzeri hususlar neden şimdiye kadar BBC bültenlerinde yer almamış? Türkiye servisi bu noktalardan haberdar değil miymiş? Onlar mı doğru haber yapmamış ve gelen bilgileri yukarıya aktarmamış, yoksa daha üst kademelerin editoryal müdahalelerinin mi kurbanı olmuşlar? Son tahlilde, çatışmasızlık durumunun nasıl, tam ne zaman, hangi gerekçeyle ve kim tarafından sona erdirildiğine, koskoca BBC nasıl da bigâne kalabilir veya doğru teşhis koymayabilir? Sadece PKK görüşünü aktarıp Türkiye hükümetinin pozisyonuna en azından bir atıfta bulunmamayı nasıl açıklayabilirler? Cemil Bayık’ın, Türkiye’nin sırf IŞİD’le savaşıyorlar diye PKK’ya karşı harekete geçtiği iddiası, nasıl olur da bu tür bir editoryal destek bulabilir?
Ateşkesi Türkiye’nin sona erdirdiği konusunda ilk 27 Temmuz’da yazıp 10 Ağustos’ta tekrarladıklarını düşündüğümde, şahsen beni bütün bu yanlış bilgilendirme ve haberleştirmelerin kasıtlı olmadığına ikna etmelerinin çok, ama çok zor olacağını ifade etmek isterim.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024