Halil BERKTAY
[7 Kasım 2018] “Bizim ahlâkımız eski sömürücü toplumu yıkmak için bir araçtır; Komünist ahlâkın temeli, Komünizmi gerçekleştirme ve pekiştirme mücadelesidir.”
Yukarıdaki cümle, 1919 tarihli bir fotoğrafını solda gördüğünüz Lenin’in Toplu Eserler’inin (İngilizcesinin) XXVI. cildinden. Richard Overy’nin “Diktatörlüğün Manevî Evreni” başlıklı 7. Bölümünde, başlık altı alıntısı olarak yer alıyor.
En temel nokta da bu zaten. Bu söylenebiliyorsa, başka herhangi bir açıklamaya gerek var mı, doğrusu bilemiyorum. Ortak ve mutlak ahlâk diye bir şey tanımadığını; ahlâka bakışının tamamen siyasî ve araçsal olduğunu; Komünizm mücadelesini ahlâkın temeli saydığını, gayet net ve kesin bir ifadeye kavuşturuyor.
Olası alternatiflerini düşünün. (a) Naziler: Bizim ahlâkımızın temeli saf Alman ırkının üstünlüğünü gerçekleştirme ve pekiştirme mücadelesidir. (b) Kemalistler: Bizim ahlâkımızın temeli Cumhuriyetin ve Ulu Önderinin inkılâpçı, modernist otoritesini kurma, koruma ve pekiştirme müücadelesidir. (c) Bir zamanlar TSK; 12 Mart 1971 darbesinin MGK’sı (Tağmaç ve diğerleri); 12 Eylül 1980 darbesinin MGK’sı (Evren ve diğerleri); 28 Şubatçılar, Batı Çalışma Grubu, Çevik Bir; diğer bazı genelkurmay başkanları (Büyükanıt, Başbuğ ve benzerleri): Bizim ahlâkımızın temeli sivil toplumdan gelebilecek sağ veya sol bütün meydan okumalara karşı ordunun tartışılmaz prestiji ve hayatın her alanı üzerindeki Bonapartist vesayetini sürdürmektir. (d) 1970’lerin sonlarındaki herhangi bir sol fraksiyon: Bizim ahlâkımızın temeli devrim mücadelesini ilerletmek ve dolayısıyla (gerçek sosyalizmi sadece biz temsil ettiğimize göre) her durumda kendi örgütümüzü yaşatmak, ayakta tutmak, hâkimiyet alanını genişletmektir. (e) PKK: Bizim ahlâkımızın temeli Kürt milletine egemen olabileceği bir coğrafya kurmak ve dolayısıyla (Kürtleri de sadece biz temsil ettiğimize göre) hangi yöntemle ve ne pahasına olursa olsun bölgemizde kendi rakip tanımaz iktidarımızı tesis etmektir.
(f) Günümüzün 60 veya 70’lerindeki bazı eski solcuları: Dev-Yolcuyum, doğruyum, çalışkanım. Kurtuluşçuyum, doğruyum, çalışkanım. (Tarihsel) TKP’liyim, doğruyum, çalışkanım. (Tarihsel) Maocuyum, doğruyum, çalışkanım. Bizim ahlâkımızın temeli, gene de hep en haklı olmuş olduğumuz inancını ayakta tutmaktır. Artık yükselecek, ileri gidecek halimiz kalmadı. Ama varlığım kutsal anılarımıza feda olsun.
Bu söylem denemelerinden biri, ilki, aynen vaki. Overy’nin Diktatörlüğün Manevî Evrenibölümünün başlık altında bir değil iki alıntı var. Lenin’den sonra ikincisi (yukarıda sağda, Reichsmarschall üniformasıyla ve en muzaffer edasıyla gördüğünüz) Hermann Göring’den. Nazilerin artık mutlak çoğunlukta olduğu “parlamento”nun (Reichstag’ın) başkanlığına geldiği ve bu fotoğrafın da çekildiği tarihlerde, Ağustos 1934’te aynen şöyle demiş: “Esas olan formel hukuk değil ırktır; hukuk ve ırkın yaşamı birbirinden ayrılmamalıdır.” Diğerleri benim yakıştırmalarım. Farazî -- ama tümüyle uydurma anlamında gerçek dışı veya gerçek karşıtı değil. Çünkü söz konusu parti, örgüt, hareket veya ideolojilerin satıraralarının okunması, söz konusu ifadeleri pekâlâ olabilir, bu kadar çıplak biçimde dahi telâffuz edilebilir kılıyor.
Öyle veya böyle; bir “büyük dâvâ” var sonuçta. Her şey ona göre tanımlanıyor. Dâvâya hizmet eden tutum ve davranışlar ahlâkî. Karşısında yer alan tutum ve davranışlar ahlâk dışı. İyi, güzel, doğru, haklı, âdil – hepsi bu ölçüte göre belirleniyor. Dâvâya hizmet, nelerin mübah sayılacağı açısından çok, ama çok geniş bir çerçeve oluşturuyor.
Ahlâktan sonra hukuk da bir enstrümana indirgeniyor. İster Nazilerin ırk hukuku, ister proletarya diktatörlüğünün hukuku, ister Takrir-i Sükûn’un ve İstiklal Mahkemelerinin hukuku. Dâvâya, partiye, rejime, o ânın çıkarlarına tâbi olması doğal, meşru, âdetâ sorgulanamaz, değiştirilmesi teklif dahi edilemez bir hal alıyor.
Bu da işte, Lenin ve Göring gibi çok kötü ve şaşırtıcı akrabalıklara; bir zamanlar düşünmek dahi istemediğim akrabalıklara yol açıyor.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024