Hilâl KAPLAN
Sizden evvelki toplumların helâk olmalarının başlıca sebebi, aralarında itibarlı bir kimse suç işlediği zaman ona dokunmamaları; zayıf ve kimsesiz biri suç işlediğinde onu cezalandırmaları olmuştur.
Hz. Muhammed (s.a.v.)
Devletin savaş uçakları, Uludere kırsalını bombalayıp, otuz dört masumun kanına gireli bir yıl oldu. Olayın sorumlusu olduğu gerekçesiyle görevinden alınan tek kişi olmadı. Diyarbekir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ve gizlilik kararı bulunan dosya çerçevesinde sorgulanan tek yetkili olmadı; olduysa da kamuoyuna yansıtılmadı. Özetle hukukî açıdan milim yol kat edilmedi. Özellikle şu sorular hâlen yanıtlanmayı bekliyor:
Heron görüntülerini kim değerlendirdi?
Hedef tayinini kim yaptı?
Ve en önemlisi: Vur emrini kim verdi?
İşin siyasî veçhesindeyse, Ak Parti'nin iki Genel Başkan Yardımcısı'ndan, Numan Kurtulmuş ve Hüseyin Çelik'ten gelen özür açıklamaları önem arz ediyor. Ancak nasıl ki Emine Erdoğan'ın Uludere ziyaretiyle yaraların biraz olsun sarılmasını mukabil Başbakan Erdoğan'ın "Özürse özür, tazminatsa tazminat" açıklaması gündemi alt üst ettiyse, bu iki özür beyanının ardından Başbakan Erdoğan'ın 34 kişi içerisinde PKK'lıların olabileceğine dair şüphe taşıdığını söylemesi de bu girişimi gölgede bırakmış oldu.
Başbakan Erdoğan'ı Uludere'de olanlarla ilgili bilgilendiren her kimse, kendisine büyük bir fenalık yapıyor. Başbakan'ın şüphesi doğru olsaydı bile, "Neden daha önceki hadiselerin mağdurlarından bile daha fazla olan istisnai bir tazminat bütün kurbanların yakınlarına sağlanmıştır?" sorusu açıkta kalıyor. Devletin 'ölü ele geçirilen' PKK'lıların ailelerine de tazminat ödemesi söz konusu olmadığına göre, Başbakan, kendi sözleriyle telafi çabalarının üstünü örtmüş oluyor. Yine de "Yargılama sonucu gerekirse özür de dileriz" açıklaması olumlu bir ifade olarak kayda geçirilmeli…
Uludere ziyaretimizde, bombalamada ortanca oğulları Adem'i kaybeden Ant ailesine misafir olmuştuk. Sohbetimiz sırasında iki oğlu askerde olan ama buna rağmen medyanın kendilerini PKK'lı gibi lanse ettiğinden yakınan Adem'in babası, Uludere'nin hükümete karşı kurulan bir tuzak olduğundan emin olduğunu söylemişti. Neden böyle düşündüğünü sorduğumdaysa, Başbakan'ın Dersim özrü ve Bülent Arınç'ın saldırıdan bir hafta önce Meclis'te 'Kürtlerin bütün haklarını vereceğiz' diye başlayan o tarihî konuşmasını hatırlatıp 'misilleme' yapıldığını ima etmiş ve eklemişti: "Ama sorumlular cezalandırılmazsa, başımıza geleni onlardan biliriz."
Ak Parti hükümeti, olayı açıklığa kavuşturmadığı müddetçe, esas faillerle arasındaki mesafe ne yazık ki azalmaya devam edecektir. Adına ister Uludere ister Roboskî diyelim, işlenen büyük bir zulümdür. Mesele üzerinde söz söylerken, bunu aklımızdan çıkarmamız gerekir.
Neticede geçen sene bu zamanlarda kâleme aldığım "Özür diliyorum" başlıklı yazıda verdiğimiz söz olduğu yerde durmaktadır: Yasınız, yasımızdır. Unutmayacağız, unutturmayacağız.
Not: KADEP Genel Başkanı Şerafettin Elçi'ye Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabrı cemil diliyorum.
Not 2: 24.12.12 tarihli yazımızda; "…son yıllarda PKK ve onun kolları içerisinde yer alan oluşumlarda, … Nubihar gibi İslamî temsili olan çevrelere yer açılmış" diyerek PKK'nın dindar tabanda karşılık bulmak amacıyla bu tarz stratejilere yöneldiğinden bahsetmiştik. Bu ifadeyle, Nubihar çevresinin söz konusu oluşumlarla organik bir bağı olduğuna işaret etmek istememiştik. Ancak gelen itirazlar doğrultusunda böyle bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiğim düşüncesi hasıl oldu. Bundan ötürü Nubihar çevresinden özür diliyorum.
Bana ulaşan Nubihar temsilcisi, kendi isimlerinin bu saptamada yer almasına tepki göstererek; yirmi yılı aşkın fikri ve kültürel çalışmalarında, muktedir/muhalif hiçbir legal/illegal siyasi örgütlenme ile organik bağ içine girmediklerini ve başta iktidarlar olmak üzere hiçbir gücün taktiksel açılımlarına prim vermeyip her zeminde ilkesel davrandıklarını ifade ettiler. Nubihar yetkilileri, tutumlarına yönelik eleştirel yaklaşımların, Kürt Sorununun amaç ve araçlarını belirlemedeki perspektiflerinin anlaşılmamasından kaynaklandığını belirttiler. Ve "biz kendimizi Kürt sorununun çözüm inşa sürecinde, muhafazakar-sağcı gelenekle etkileşim içindeki "İslamcı" mefkureden farklı konumlandırıyoruz" dediler. Dikkatinize sunuyorum.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019