Hilâl KAPLAN
Mayıs 2010'da, Türkiye, Brezilya'yı da yanına alarak, İran'ın nükleer programı konusundaki anlaşmazlığın çözümünde arabulucu olmayı Tahran'a kabul ettirdi. Üç ülkenin birlikte yayımladığı 10 maddelik Tahran Deklarasyonu 'endişeleri yeterince gidermediği' sebep gösterilerek Batı tarafından reddedildi. Başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri, üç yıl sonra kendi şartlarıyla masayı kurdu. İran, bu gelişmeye 'güler yüzlü' Ruhani ve ABD eğitimli kabinesiyle karşılık verdi.
DAEŞ'in Nisan 2013'te artmaya başlayan alan hâkimiyeti de bu zamanlara denk düşüyordu. Bağdadi'ye biat etmeyen herkesi tekfir eden DAEŞ, olsa olsa 'Harici' diye tanımlanabilecekken Batı basını tarafından 'Sünni' olarak kodlandı ve yansıtıldı. Dünya tarihinde şiddetin pornografisini ve 'PR'ını DAEŞ'ten daha 'başarılı' biçimde yapan bir terör örgütü görülmedi. Bu, Şii milislerin de Esed rejiminin vahşetinin de üstüne perde örtülmesine sebep oldu. Üç yıl öncesine kadar terör, Hizbullah ve benzeri örgütleri destekleyen Şii İran ya da El Kaide ve benzeri örgütleri destekleyen Selefi Suudi Arabistan'la özdeşleştirilirken, DAEŞ, özellikle Mısır darbesindeki hakkaniyetli duruşu ve Suriye davasına katkısı sebebiyle Sünni dünyanın dikkatle takip ettiği Türkiye ve Ak Parti'yle ilişkilendirildi. ABD, nükleer anlaşma müzakereleri sürdüğü dönemde İran'ın tüm hukuksuzluklarına göz yumdu, nerdeyse destekledi. ABD'nin başta Suriye olmak üzere tüm Ortadoğu politikasını İran'dan bağımsız okumak güçleşti. Gazeteci Josh Rogin, geçenlerdeki yazısında, "Suriye'ye dair Dışişleri Bakanlığı'na gelen tüm tasarılar/ teklifler, aynı zamanda İran'la nükleer anlaşmadaki başmüzakereci olan Wendy Sherman'ın onayından geçmek zorunda" olduğunu yazarak buna işaret etti. (http://www.bloombergview. com/articles/2015-06-11/ obama-s-next-envoy-to-syria-must-fightfor- relevance)
İran, Ortadoğu'nun ve Müslümanların hamiliğine ısındırılıyor. Asla gerçekleşmeyecek, sadece silah zoruyla becerilemeyecek, tarihî arka planı olmayan bir hayal bu. Ama esas dert de zaten İran'ın bu amaca ulaşması değil. Vahhabi- Selefi çizgi ile Şii- Rafizî çizgi arasında İslâm coğrafyasının esas makul olan damarı Sünnilik yok edilmeye, bu çaba üzerinden de tüm İslâm coğrafyası tarûmar edilmeye çalışılıyor. Böylesi bir süreç gerçekleşirse Suriye ve Irak'ta sadece 'fragmanı'nı izlediğimizi anlayacağımız bir kan deryasında hepimiz boğulmaya mahkûmuz.
Türkiye, nükleer anlaşmaya arabuluculuk etme teklifinden, BM'de İran'a yönelik yaptırımların artırılmasına 'Hayır' oyu vermesine dek Türkiye'nin İran'la beraber büyümesini hedefleyen bir strateji güttü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı son Tahran ziyaretinde, "Birileri Şia olabilir, ülkemde ağırlıklı olarak Sünniler olabilir. Ancak inanç noktamızdaki geleceğimizi ne Sünnilik belirler ne de Şia! Bizim için esas olan İslam'dır" diyerek mezhepçi politikalara beraber karşı durma çağrısı yaptı. "Bizim Sünni Sisi'ye karşı durduğumuz gibi siz de Nusayrî Esed'e karşı durun" davetiydi bu aslında.
Irak, Suriye, Lübnan ve başkent San'a dahil Yemen'i yönetmenin verdiği gururla İran, tamamen mezhepçi ve hatta milliyetçi bir noktaya savrulmuş durumda. Bu milliyetçi ve 'Neo-Persçi' duruşun kurucu dışarısı ise Türkiye. Türkiye'deki Erdoğan karşıtlarının İrancı kesilmelerinin politik sonucuna bakmak isterseniz İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Yunusi'nin, "Büyük İranlı Kimliği Konferansı"ndaki sözlerine kulak vermelisiniz:
"Bağdat, büyüyen imparatorluğumuzun başkentidir... Bölgede bizimle yarışmaya giren gerek Osmanlı nesli, gerek Roma'dan geri kalanlar, bizim şu an Irak'a verdiğimiz desteğe itiraz ediyor. Biz bu bölgede bunlara karşı İran Birliği kuracağız."
Kemalistlerin, ulusalcıların, CHP ve HDP'nin Türkiye yerine İran Birliği'ne yazılma hikâyesi de bu sözlerde gizli. 'Tehlikenin farkında değilsiniz' derken haksız mıyım?
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019