Hilâl KAPLAN
Devlet, 1980'lerde Uludere ilçesinin tüm sınır köylerini boşaltmış; halkı içerilere doğru göçe zorlamış. Dokuz köy göç ettirilmiş. Köylerin etrafındaki arazilere mayınlar döşenmiş. Mayınlı arazide ne tarım ne de hayvancılık yapılabildiğinden ve yakınlarda çalışılacak bir fabrika, vb. olmadığından halk mecbur sınır ticaretine yönelmiş. Geçimini sağlamak için yayla ve araziye çıkanlardan 5'i mayına basarak hayatını kaybetmiş, 20'si sakat kalmış. Üstüne 1990'larda devletin yoğunlaşan "ya korucu olursun ya da gözümüzde PKK'lısın" baskısı gelmiş. Bu sefer de Gülyazı'dan büyük şehirlere göç edenler olmuş, kalanların çoğu koruculuğu 'seçmiş'. Operasyona gitmeyecekleri vaat edilse de sıklıkla PKK ile çatışılan operasyonlarda bile yer almışlar. Bunca özveriye rağmen başlarına gelen bu felakete inanamamaları, hemen her konuşmamızda "Devlet bize bunu nasıl yaptı?" diye sormaları biraz da bu yüzden...
Gülyazı (Bûjeh) ve Ortasu (Roboskî) köylerine Buluşan Kadınlar grubuyla aynı gün gittik. Orada kelimelerin gövdesinin kaldıramayacağı sert ve acı bir gerçeğe şahitlik ettik. Ne yazarsam yazayım, bana söylenenleri tam anlatamayacağım endişesi ağır basıyor. O yüzden sevgili Özlem Yağız'ın yazıya aktardığı konuşmalardan siz 'Kürt kökenli kardeşlerinize' kulak verin istedim. Kalbi mühürlenmemiş olanlar duyacaktır elbet...
Adem Ant'ın (18) annesi: Adem hem nişanlıydı hem de asker olacaktı. En büyüğü oydu, o bakıyordu. Babası her iki gözünden ameliyat olmuş çalışamıyor. Adem'in 12 tane nüfusu vardı. Kız kardeşi şu an üniversitede. Mardin'de okuyor. O bakıyordu. O'na o harçlık yolluyordu. Bu on iki kişinin arasında iki tane annesiz babasız yetimleri var. Nişanlıydı yazık günahtı. Bu çocuğun hayalleri vardı. Ama kavuşamadılar.
Yüksel Ürek'in (17) annesi: Oğlum 16 yaşındaydı. Altı çocuk annesiyim. Babası kaza geçirmiş çalışamıyor, bize bakan oydu. Başbakan bizim sesimizi duysun, artık yeter anneler ağlamasın. Annelerin ciğeri yanmasın çocuklar vurulmasın. Biz barış istiyoruz biz tazminat falan istemiyoruz. Bu çocukların faillerini istiyoruz. Bu çocukları vuran bombalar ikinci dünya savaşında bile kullanılmamış. Çocuklarla katırların eti bir olmuş, kıyma olmuş birbirine karışmış. O et parçalarını toplayıp çuvallara koyduk. Yazık biz hangi çağdayız? Hangi bayrağın altındayız? İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? (...) Yemin ederim oğlum her gidiş gelişinde eve geliyordu sanki suya düşmüş gibiydi. Benim oğlum ayakkabısını bile çıkaramıyordu. Kapıya koşuyordum. Ayakkabısını çıkarıyor, çorabını çıkarıyor kollarından tutup banyoya götürüyordum. Anne bunu ister mi? Yapmasını ister mi? Oğlum lise biri bitirmişti babası kaza geçirdi. Okulu durdurdu, okuyamıyordu. "Baba" dedi; "ben sana yardım edeceğim, sonra okurum."
Salih Ürek'in (16) annesi: Saat üç, üç buçuk arası bizim çocuklar gittiler. Saat beşte altıda askerler yolu kapattılar. Bu taraftan yolu kestiler. Bizim askerlerin her zamanki hali, bazen yolu kapatıyorlardı, kiminin yükünü tutup götürüyordu, kimi de kaçıp geliyordu. Yükünü kurtarıyordu. Yani korkmuyorduk. Devlet hayatta bunu bize yapmaz. Beklemiyorduk bunu devletten.
Saat dokuzda sınıra geldiler bizim çocuklar. Sınıra geldiler telefon açtı. Ben kendim yeğenimle konuştum (...) Zamanınız yoksa katırları bırakın bu tarafa gelin" dedim. "Ellerinizi kaldırın dedim askere teslim olun" dedim. "Hala" dedi; "bize ateş ediyorlar. Bizi salmıyorlar gelemiyoruz." Ondan sonra çocukların üstüne aydınlatma attılar. Aradan bir beş dakka geçmedi bu konuşmadan sonra o F16 lar uçaklar kalktı. Artık biz çocuklara ulaşamadık. Yetkili askeriyeye telefon açtık. Yetkililere "Bunlar bizim çocuklarımızdır, herhangi bir şey yapılmasın" dedik. Yok, herhangi bir şey yoktur" dediler. "Korkutmak amacıyla yapılıyor. Korkmayın" dediler. Ama yukardan görünüyordu. Sınırın tepesindeydi. Aydınlatma atıldığı zaman ateş açıldı. Ateş açılınca çocukların yükü mazottu bazılarının hemen alev aldı. Ondan sonra birbirimize telefon açtık. Hayatta ben bunu tahmin etmedim. Şimdi de inanamıyorum yani devletin bunu bize yaptığına. Hiç beklemiyorduk çünkü.
Adem Ant'ın (18) babası: Bütün vicdanı olan insanlara sesleniyorum. Bizim Türk annelerimize sesleniyorum. Türk kardeşlerimize sesleniyorum. Vicdanı olan insan kardeşlerimize sesleniyoruz. Hepsi bize destek versinler bu kanı beraber durduralım, kardeş kavgası olmasın (...) Bazıları televizyona çıkıyor diyor; PKK nin bayrağı varmış bu çocukların üzerinde (tabutunun üstünü kast ediyor) Peki kardeşim sen suya düştüğünde sana düşmanın elini uzatırsa o düşmanın elinden tutmaz mısın? Sizin ne tür vicdanınız vardır? Sizin vicdanınız hiç mi sızlamıyor bu fidanlar için? Aha ilk baharda askerdi. Askere gidecekti Adem. Peki ben kime gönderecektim. Türkiye vatandaşlığına göndermeyecek miydim? Askerde olan da bizim çocuklarımızdır. Ha senin çocuğun ha benim çocuğum (...) Beşir Atalay buraya gelmişti. Alihan Özbek'in evine gitmiş. Bizim taziye çadırımızdan üç dört kilometre uzaktır. Sen kimin evine gitmişsin? Diyorsun ben şehit aileleri ile tek tek tokalaşmışım. Hani biz buradayız sen neredesin? (...) Yarın öldüğünüzde siz Cenabı Allah'a ne hesap vereceksiniz? Orayı düşüneceksiniz burayı değil. Allah'ın hesabını düşüneceksiniz. O mezarda o dört duvarın arasında orayı düşünün orada ne hesap vereceksiniz? Utanacak yüzünüz yok mu Allah'a? Sızlayacak vicdanınız yok mu Allah'a? Bizden utanmayın. Sizi yaratandan utanın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019