Hilâl KAPLAN
Son birkaç gündür, önemli bir uluslararası konferans sebebiyle İran'dayım. Toplam 85 ülkeden 1200 Müslüman katılımcıyla gerçekleştirilen konferansın misafirleri de ev sahipleri de kadın. Çünkü bizi biraraya getiren üst başlığı 'İslâmî Uyanış ve Kadın' oluşturuyor.
İran devleti, İslam ülkelerinde peşpeşe gerçekleşen devrimlere binaen, ilk İslâm devrimini gerçekleştirmiş ülke olarak bir nevi inisiyatif almak amacıyla geçtiğimiz yıldan bu yana çeşitli faaliyetler düzenlemiş. Bu amaçla Ekim 2011'de kurulan ve başkanlığını eski İran dışişleri bakanı da olan Ali Ekber Vilayeti'nin yaptığı
İslâmi Uyanış Kongresi, daha önce de "İslâmi Uyanış ve Erkek" ile "İslâmi Uyanış ve Gençlik" gibi başlıklar altında toplantılar düzenlemiş. Kongrenin yönetim kademesinde Türkiye'den de Caferilerin lideri Selahattin Özgündüz bulunuyor.
Oldukça görkemli geçen konferans boyunca hem Arap ülkelerindeki hareketlerin yanında oldugunu iddia edip hem de Beşar Esad'a sahip çıkan ve Suriyeli muhaliflere 'terörist' diyen İran'ın çelişkisi fena halde sırıtmaktaydı. Öncelikle konfereansa Suriye'de yaşayan Filistinli mülteciler dışında hicbir Suriyelinin çağrılmamış oldugunu belirtmeliyim. Ayrıca açılış toplantısında, Ahmedinejad'ın da hazır bulunduğu salonda konuşan ilk katılımcı olan Tunuslu Sofya Atik'in diğer ülkelere ek olarak Suriye'deki devrimcilere de selam çakması salonu dalgalandıran sözlerin başında geliyordu. İran'ın İmam Humeyni'den sonraki ruhani lideri İmam Hamaney'in katılımcılara verdiği sohbet sırasında da yine Tunuslu bir kızkardeşim Hacer, ümmetin bölünmemesine ilişkin okuduğu ayeti kerimelere mukabil şu sözleri söyledi:
"Mezhep üzerinden ayrışmaya karşı çıkmamız gerekir. Buna karşı çıkamadığımız içindir ki Filistin otoritesi bölünmüş ve neticede kazanan düşman olmuştur. Bu yüzden Sünni-Şii demeden zulme uğrayan tüm kardeşlerimize, Suriye'deki kardeşlerimize de destek olmalıyız."
Hacer, bu sözleri söylediği andan itibaren salonda büyük bir coşku husule geldi. Ön taraftaki kadınlardan bir kısmı menfi tepki gösterirken salonun büyük çoğunluğu elleri patlarcasına alkışlıyordu. O sırada hemen yanımda oturan İranlı bir kızkardeşimle beraber, salonun büyük çoğunluğunun getirdiği tekbirlere birbirimize gülümseyerek eşlik ettik. İster konferans boyunca ister Ahmedinejad veya İmam Hamaney'in yaptığı konuşmalar boyunca kimse Suriye'nin adını devrimcileri eleştirmek için doğrudan kullanmadı. Ama İran'ın politikasını eleştiren herkes doğrudan Suriyeli muhalifleri anarak çağrıda bulundu. Zaten İran'ın silahlı muhalefeti bir yana bırakın, Suriyeli muhaliflerden farklı olarak uluslar arası müdahaleyi bile açıkça isteyen ve sonunda bu şekilde Kaddafi'yi deviren Libya'nın kıyamını övüp de Esed'e karşı silahlı muhalefet yürüten Suriyeli muhaliflere terörist muamelesinde bulunması açıklanması zor bir çifte standarttı.
Hamaney: "En büyük silahları mezhep ihtilafı çıkartmaktır"
Yüksek koruma önlemleri sebebiyle yanımıza kağıt ve kalemden başka hiçbir şey alamayarak, İmam Hamaney'in sohbet vereceği Hüseyniye'nin yolunu tutuyoruz. Çoğunluğu siyahlar içerisindeki yüzlerce kadın sıralar boyunca uzanan güvenlik koridorlarını aştıktan sonra oldukça mütevazı olan salona adım atıyor. Dört bir yanda çadorlar içinde çalışan kadın kameramanlar var. Organizasyonun nerdeyse tüm ayrıntılarıyla kadınlar ilgileniyor. Hamaney'in konuşacağı podyumun baş köşesinde İmam Humeyni'nin resmi ve İran bayrağı bulunuyor. Hamaney salona teşrif edince kadınlar büyük coşkuyla Farsça "Hamaney, seni desteklemek için hazırız. Zulme boyun eğmeyeceğiz" diyerek slogan atıyorlar. İki yanında iki koruma olan Hamaney, podyumun ortasındaki sadalyeye sessizce oturuyor ve salonun yatışmasını bekliyor. Devrim süreçlerinden geçen ülkelerin kadın temsilcileri kürsüden sırayla yaptıkları konuşmaları beraberce getirilen salavatlarla birbirine bağlanıyor. Son söz, Hamaney'e bırakılıyor.
Asil ama sanki biraz bitkin ve yorgun görünüyor. Konuşmasını, sesini nadiren yükselterek sakince ve tane tane yapıyor. Müslüman kadının aslî mekânının ev olduğunu anlatıyor Hamaney; çoğunluğu hukuçu, gazeteci, aktivist ve öğretim üyelerinden oluşan dinleyici kitlesine...
Ardından söz dolaylı olarak, adını bile anmadan Suriye kıyamına gelip dayanıyor. İmam, Suriyeli muhaliflerin veya rejimin katlettiği sivillerin gözünün yaşına bakmıyor ve itham ediyor:
"İslâmî Uyanış, Tunus'ta başladı; Mısır'la devam etti. Bu çok büyük ve eşi görülmemiş bir hadisedir. Dünyayı değiştirebilecek güçtedir. O yüzden Batılı ve Siyonist güçlerin çizgisinde hareket ederek meydanlara çıkanlar, bu hareketi saptırmaya çalışıyorlar. Onların elindeki en büyük silah, mezhep ihtilafı çıkartmaktır. Biz 33 yıldır emperyalist güçlerin baskısı altındayız. Şii ve Sünni meselesini gündemde tutarak ihtilaf çıkarmaya çalışanların da karşısında olacağız. İran bu noktada dik durmuştur. Nerede bir mazlum halk varsa, İran İslâm Cumhuriyeti onları yanında olacaktır. Allah bizi Müslüman milletlerle bir kıldı. Bu O'nun rahmetindendir. O'nun inayetini dileriz."
İran devletinin yıllar önce kendi halkının yaptığına benzer şekilde ayaklanan halkların yanında olması ve bu hususta benzer toplantılar için emek harcaması takdire şayan.
Ama mevcut Suriye politikası devam ettiği müddetçe bu rol ne derece inandırıcı karşılanır, kestirmek zor.
İran izlenimleriyle devam edeceğiz inşallah.
Not: Geçen yazımda başörtüsü ibadeti için farzı ayn yerine sehven farzı kifâye yazmışım. Özür dileyerek düzeltirim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Emekli Asker
Barış süreci filan yok. Barış isteyenlere ölüm var. Terör örgütü gebertilmeli tek tek ilk olarak apodan başlanmalı.
Ad Soyad Giriniz...
Baris surecini sabote edenler kim acaba? Gece gunduz Silvan, Habur provokasyonlari diye edebiyat yapan gazetenizi niye bu listeye eklemiyorsunuz? Insanlari barisa ikna etmek bir tarafa baris isteyenleri bile hedefe koyan gazetenize niye bir cift laf yok?