Hilâl KAPLAN

Gül'ün cumhurbaşkanlığı
20.08.2014
1840

 'Adayımız, bugüne kadar beraber yürüdüğümüz, bu hareketi beraber kurduğumuz Abdullah Gül kardeşimdir.'

Başbakan Erdoğan, 24 Nisan 2007'deki grup toplantısında, partisinin Cumhurbaşkanı adayını bu coşkulu sözlerle duyurmuştu. Bu aslında bir tür tavizdi. Çünkü muhaliflerinin Erdoğan'ın şahsında kristalleştirdiği 'yeni Türkiye' nefretinin ne kadar büyük olabileceği o günlerde belirginleşmeye başlamış, onun cumhurbaşkanı yapılmaması için kitleler hareketlendirilmeye çalışılmıştı. Ancak kâr etmedi (işe yaramadı). Zira Gül de Necip Fazıl'ın rahle-i tedrisinden geçmiş, Millî Görüş geleneğinden çıkmıştı. Ama en önemlisi onun da eşinin başı örtülüydü.

Gül'ün adaylığı kesinleştiğinde cumhuriyet mitingleri tam gaz devam etmekte, 'tehlikenin farkında mısınız?' propagandası yayılmakta, ismini vermek istemeyen üst düzey askerler gazete köşelerinde konuşturulmaktaydı. Adaylığının açıklanmasıyla beraberse, muhalif güçler vites arttırdı.

Hatırlayalım: 27 Nisan 2007'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda 357 kabul oyu çıkmasına rağmen, Sabih Kanadoğlu icadı 367 absürtlüğü devreye sokuldu. Toplantı yeter sayısına ulaşılamadığı gerekçesiyle CHP seçimleri Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Tüm bunların olduğu gece, Genelkurmay Başkanlığı, tarihinin utanç vesikalarından olan e-muhtırayı internet sitesine koydu. Anayasa Mahkemesi de CHP'nin itirazını kabul edince ilk tur oylama iptal edildi. Cumhurbaşkanlığı seçimi, rejimin kaybedenler kulübü tarafından bir rejim krizine dönüştürülmüştü. Hükümet resti gördü. Genelkurmay'a 'benim emrimdesin' temalı karşı-bildiriyle cevap verdi ve ülkeyi erken seçime götürerek halkı hakem kıldı. Ak Parti, oylarını %34'ten %47'e tırmandırdı. Tekrar aday gösterilen Gül, Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı oldu.

Gül, Cumhurbaşkanlığı süresince hükümetle ve 'yeni Türkiye' idealiyle uyumlu biçimde çalıştı. Çözüm sürecinden demokratikleşme reformlarına, gayrimüslimlerin haklarından askerî vesayeti bitiren değişikliklere kadar tüm yasalar onun onayıyla geçti. Barışa 'iyi şeyler olacak' diyerek sahip çıktı, ilk kez Ermenistan'ı ziyaret etti, Hrant Dink cinayetinden Sivas olaylarına kadar pek çok karanlık hadiseye ilişkin Devlet Denetleme Kurulu'nu devreye sokarak resmî raporlar hazırlattı.

Halka mesafeli olan köşk, onun döneminde halka açıldı. Sezer döneminde mesai saati sonrası internetin kapatıldığı köşkte, onun zamanında Türkiye'deki en çok takipçiye sahip twitter adresi açıldı. Gülümseyen bir fotoğrafını bile hatırlamadığımız cumhurbaşkanı Sezer'in yerine, her seferinde mütebessim bir cumhurbaşkanı yerleşti.

Gül'ün cumhurbaşkanlığı, ancien regime'in yıkıldığının habercisiydi. Sonun başlangıcıydı. Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı ile açılacak sayfa, devletçi ve aşırı milliyetçi çağın kapandığı, siyaset üzerindeki askerî-sivil vesayet türlerinin sona erdiği, Türkiye'nin tüm Türkiyelilere ait olduğu bir ülkede yazılacak.

Erdoğan'ın 'Bu bir hatime değil, bu bir Fatiha'dır' demesi boşuna değil.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar