Hilâl KAPLAN
"Hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hâkimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk Milleti'nin hâkimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hâkimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
Mecliste, Lozan Konferansı'nda, Türkiye'yi Ankara hükümetinin mi, İstanbul hükümetinin mi temsil edeceği müzakereleri yapılırken, içinde Milli Mücadele kahramanlarının da olduğu vekiller hilafet ve saltanatın ayrılmazlığı ilkesini savunurken, Mustafa Kemal görüşmelere bu konuşmayla son vermiş ve saltanatın hilafetten ayrılarak kaldırılmasını sağlamıştır.
Aynı kendisinin dediği gibi bu rejim değişikliği bir emrivaki ile, bir gözdağı ile gerçekleştirilmiştir. Milletvekillerine 'sizin kellenizi alırım' diyerek kan tehdidiyle yapılan bir değişiklik söz konusudur.
1924 Anayasası da, kan vaadinin gerçekleştirilmesiyle yapılmıştır. Takriri Sükûn kanunuyla basın susturulmuş, meclis muhalefeti sindirilmiş, hilafetin kaldırılmasına razı olmayan Ali Şükrü Bey katledilmiş, alimlerimiz ve kanaat önderlerimiz ya asılmış ya da sürülmüş, hilafet kaldırılmış ve 1924 Anayasası yapılmıştır.
1961 Anayasası da farklı değildir. İlk kez 10 yıllık bir çok partili sistem deneyiminden sonra ordu yönetime el koymuştur. Başbakan Adnan Menderes ve bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmiştir. Darbeye giden süreçte CHP lideri İsmet İnönü'nün "Bu yolda devam ederseniz, sizi ben de kurtaramam" dediği ve tam da o dönem, Güney Kore'de gerçekleşen askeri darbeyi ima ederek "Türk ordusu Kore ordusundan daha az şerefli değildir" dediği de bilinir.
1982 Anayasası'na giden süreç de ortadadır. "Şartların olgunlaşmasını bekleyen" ordu, vakit zaman gelince yönetime el koymuştur. 'Sağdan soldan' gençleri asmıştır. İnsanlar ya sürgüne kaçmış ya hapse girmiştir. 1961 Anayasa sürecinde olduğu gibi darbecilerin makbul hukukçuları anayasayı hazırlamıştır.
Bugün ilk kez, halkın onayına sunularak, lehinde ve aleyhinde propagandanın serbest olduğu bir referandumla sivil bir anayasa yapma imkânımız var. Ancak Kılıçdaroğlu, CHP'nin ve yerleşik rejimin 'kan geleneği'ni sürdürerek halka yine tehdit, gözdağı ve ölüm vaat ediyor. "Böyle bir başkanlık sistemini, bu ülkede kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz. Açık ve net söylüyorum" diyerek vazifesinin gereğini yapıyor.
Tüm kan isteyenlere inat, halk, ilk kez doğrudan sözünü söyleyerek, barış içinde kendi iradesinin gereğini yapacaktır. Kan bekleyen zalimlere, bu kez bu hikâyede yer yok.
Düzeltme: Dünkü, "PKK'nın Tanışık köyü katliamı" yazımda İnsan Hakları Derneği (İHD) yerine sehven İHH yazmışım. Düzeltir, özür dilerim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019