Hilâl KAPLAN
"Evrenspor" yazısı ve ardından ödediği bedellerle, 28 Şubat süreci ve sonrasındaki duruşuyla Nazlı Ilıcak, geniş toplum kesimlerinin takdirini kazanmış bir yazardı. Ancak son dönemdeki söylemleri pek çok okuru gibi beni de kaygılandırıp hayal kırıklığına uğrattığından "Aydın Doğan haklı çıktı" yazısını kâleme alma ihtiyacı duydum. O yazıda kendisinin de yalanlayamadığı bazı meslekî ve fikrî tutarsızlıklarını göstermem üzerine -cevap veremeyeceğinden olsa gerek- "abla nasihatleri" vermeyi uygun görmüş sağolsun.
Nasihatlerinden faydalanmak isterdim fakat Ilıcak'ın benimsediği bakış açısı benimkiyle pek uyuşmuyor doğrusu. Yazısında, ne hikmetse kimsenin bugünlerde ağzından düşürmediği şeref, namus gibi kelimelerle bir yol tarifi yapıyor ama bu yolun nihai amacını "kalıcı olmak" olarak tanımlıyor.
Her yazar bir şekilde kalıcı olmayı arzu eder belki. Lâkin benim kalıcı olmaktan anladığım ömrü hayatımı bir gazete köşesine vakfedip, ne pahasına olursa olsun o köşeyi muhafaza etmek değil; çeşitli iktidar oyunları sebebiyle köşemi kaybetsem bile birileri tarafından hayırla yâd edilmektir.
Böyle olunca da konjonktüre göre hangisi uygunsa o çevrelerle yakınlaşıp bir "ilişki jonglörü" gibi davranmıyorum haliyle. Hem ODA TV'ye yakın çevrelerle hem de Gülen Hareketi'yle yan yana durmak için çabalamıyorum mesela. Ya da hakkımda "Şıllık" başlığıyla köşe yazmış birisinin (bkz: Tuncay Özkan) programına ertesi yıl konuk olacak kadar 'engin hoşgörü' sahibi olamıyorum. Veya bir yazar hakkında Başbakan'dan himmet beklemeyi onaylayan bir tavrı da içime sindirmiyorum. Hatta milletvekili olduğum dönemde sayısız soru önergesi verip şaibeli işlerini ortaya dökmeye çalıştığım, eşime iftira attığını, oğlumun gazetesini kapatmasına sebep olduğunu söylediğim bir iş adamının yıllar sonra onu öven ve 'temize çeken' bir çalışanı haline de gelmiyorum. Dedim ya Ilıcak'la "ilkeli olmak"tan anladıklarımız farklı galiba...
Makyavel bile kendisiyle tanışsa yazdıklarını bir kenara bırakıp öğrencisi olur, 'konjonktürel ahlâkı' anlattığı kitabının adını da "Prenses" koyardı bence. Anlayacağınız Ilıcak'ın nasihatlerinden istifade edemedim. Ama hiç olmazsa "konjonktürel değil ilkesel" davranmaktan bahseden Ilıcak'ı küçük bir zaman yolculuğuna çıkarabilirim.
"Aydın'dan Aydın Bey'e" çıkan yol...
Aşağıda 28 Şubat zulmünden muzdarip pek çok yazara kapılarını sonuna kadar açmış olan bu gazetede, 12.06.2001 tarihinde, Nazlı Ilıcak'ın kâleminden çıkan, "Aydın'ın tefi ve Yalan Yasası" başlığıyla yayınlanan köşe yazısını bulacaksınız:
"Kalemşoru muhatap almam doğru olmaz da, acaba Aydın Doğan'ın kendisi kabili hitap mı diye çok düşündüm.
İstanbul cemiyet hayatına ayak attığı ilk günden beri tanırım Doğan ailesini. Önceleri, Güngör Uras'ın sık kullandığı tâbirle "Saf ve bâkir bir Anadolu çocuğu idi" Aydın. Eşi Sema da, basma entarili, takunyalı, üzerine Gümüşhane'nin havası sinmiş, çekingen, az konuşan çok dinleyen bir kadıncağızdı. Ya ilkokul, ya da ortaokul mezunuydu. Bu yüzden haddini bilir, "Ali topu at, Ayşe sen tut"u aşan ve entelektüel birikim isteyen konulara girmezdi. Aydın da o günlerde egosunu bastırmayı başarmıştı; dönemin basın patronlarına, Kemal Ilıcak'a veyahut Erol Simavi'ye aşırı saygılıydı. Bakmayın bugünlerde "Kemal Ilıcak'a yardım ettim" diye gerinip dolaşmasına, o günlerde, büyüklerin çevresine pek sokulamazdı.
Evimize davet ettiğimizde, çok sevinmişti. Ama bana ilk söylediği cümleyi hiç unutamam: "İnsan, sizin evi görünce komünist olur!"
Bu sözler, onun karakter yapısını da sergiliyordu. "Allah, ağız tadıyla oturmayı nasip etsin" demek yerine, ilk aklına gelen, haseti çağrıştıran yukarıdaki kelimelerdi...
Aydın–Sema çifti, zaman içinde rafine oldular; giyim kuşamları, ikramları değişti. Mamafih zaman zaman "kırmızı smokinli adamın" durumuna düşmediler değil. Ama çevre, bu aykırılığı görmezden geldi. Ne de olsa, paranın hâkim olduğu bir dünyada yaşıyorduk.
***
Bir vali Numan varmış. Van valisi. Sadrazam'a yağ çekmek için yazdığı mektubun altına şu imzayı atmış: "Hakipayeniz, def-i hacetiniz, Valiyi Van; Numan"
Bizim Babıali'de de, cemiyette de, "Van valisi Numan" gibilerine rastlamak mümkün. Onların, sizi yükselttiği mertebede, "Küçük dağları ben yarattım" psikolojisine kapılmak da mümkün. Ama bizim gibiler, insanları doğru terazide tartar.
(...)
Kemal Ilıcak'a iftira
Aydın, rahmetli olmuş Kemal Ilıcak'a da dil uzatıyor: "Haram para" vs, diyebiliyor. Gitsin, Kemal Ilıcak'ı, onunla beraber çalışan mesai arkadaşlarından, Rauf Tamer'den, Güneri Civaoğlu'ndan, Yavuz Donat'tan, Necmi Tanyolaç'tan, Taha Akyol'dan, yüzlerce isimsiz Babıâli emekçisinden dinlesin.
Kemal Ilıcak, yıllarca beraberce çalıştığı arkadaşlarını Aydın gibi habersizce kapıya koymadı.
Gidip, mafya ile işbirliği tescilli bir Korkmaz Yiğit'e değerinin kat kat üzerinde (350 milyon dolar) gazetesini, içindeki yazarlarıyla birlikte –daha önce yalanlamasına rağmen- gizlice satma teşebbüsüne geçmedi.
Kemal Ilıcak, Abdi İpekçi gibi mesleğin duayeni bir basın mensubunun cinayetiyle ilgili olarak, ifade vermeğe de davet edilmedi.
Babasından sonra oğluna...
Kemal Ilıcak, rekabetten kurtulmak amacıyla, müteşebbis bir gencin gazetesinin dağıtımını durdurmadı. (...) [Mehmet Ali Ilıcak] hakkındaki iddialardan da beraat etti. Aydın'ın aksine gayretlerine, Milliyet, Hürriyet, Posta, Gözcü gibi yayınların manşetlerini ve köşe yazılarını Mehmet Ali'nin yargısız infazına ayırmalarına rağmen, yargı, beraat kararı verdi.
(...)
Hangi ülkede bir kişi, hem ulusal 2 televizyonun, hem gazetelerin, hem de bir bankanın sahibi. Aynı zamanda kamu ihalelerine giriyor.
Tek bir örnek dahi veremiyorsun.
Sana bir tef göndereceğim Aydın. Belki sadece tef çalarsın da şu millet biraz rahat eder."
"Aydın'dan, Aydın Bey'e" çıkan yol, Ilıcak için sancılı olacak. "Bizim gibiler, insanları doğru terazide tartar" diyen Ilıcak'ı çok özleyeceğim. Yolu açık olsun.
(Yazının tamamını merak edenler için: http://yenisafak.com.tr/Arsiv/2001/Haziran/12/nilicak.html )
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019