Hüseyin GÜLERCE
Aradan iki yıl geçtikten sonra 17 Aralık 2013’te başlayan süreci daha net görebiliyoruz. Kanaatimce üç ana değerlendirme yapılabilir.
Birincisi, Fethullah Gülen’in lideri olduğu iddia olunan Legal Görünümlü İllegal bir Yapı’nın, hazırlıkları uzun yıllara dayalı bir darbe girişiminde bulunmasıdır. Erdoğan’a, seçilmiş hükümete ve siyasi istikrara yönelik bu darbe girişimi, bir hafta sonraki 25 Aralık cinnetiyle doğrudan Başbakan Erdoğan’ın şahsını hedef almıştır.
Yolsuzluk ve rüşvet kılıfı geçirilse de 17/25 Aralık süreci bir darbe girişimidir. Çünkü Gülen bağlıları, özellikle Gülen medyası geçmiş yıllarda, yolsuzluk ve rüşvetleri hiç mesele yapmadı. AK Parti öncesi koalisyon döneminde, ondan önce 28 Şubat sürecinde yolsuzluklar ayyuka çıktığında, medya patronları katakulli ile banka sahibi olduklarında, devlet bankalarının içi batık krediler ile boşaltıldığında ne Fethullah Gülen, ne de kontrol ettiği gazete ve televizyonlar, bunları hiç dert etmediler. Konuşmadılar, yazmadılar. Ne olduysa Gülen ABD’ye gidip Pensilvanya’ya yerleştikten, Türkiye’de AK Parti iktidara geldikten sonra oldu. Birden Gülen, 17 ve 25 Aralık’ta Türkiye’nin en önemli meselesinin yolsuzluk ve rüşvet olduğuna, Erdoğan’ın Oslo süreci de dâhil ülkeye ihanet ettiğine karar verdi.
17/25 Aralık, siyasete, sivil iradeye, Türkiye’nin geleceğine ve millete karşı kurulmuş açık bir kumpas, kirli bir tezgâhtır. Yeni Türkiye’ye yönelik suikasttır. Uluslararası bir operasyondur ve Gülen cemaati bu operasyonda taşeron olarak kullanılmıştır. Devlete paralel olarak 25-30 yıl öncesinden çok gizli olarak kurulan otonom yapı, uyuyan ajanların harekete geçmesi gibi devreye girmiş, AK Parti’yi hiç beklemedikleri, ummadıkları şekilde hedef almıştır.
Yurt içindeki ve yurt dışındaki malum medya ve sermaye çevrelerine bakıldığında, geçmişte asla bir araya gelemeyenlerin AK Parti hükümetine, Erdoğan’a karşı ittifak ettiklerini gördük. CHP de selden kütük kapmaya kalktı. Somut hedef belliydi: 7 Şubat MİT krizi ve Gezi olayları ile başlatılan operasyon, 17/25 Aralık süreciyle büyütülecek, Erdoğan yıpratılacak, 30 Mart 2014 seçimlerinde AK Parti’den Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıkları alınacak ve AK Parti’nin oylarının yüzde 30’un altına inmesi sağlanacak... Yaralı ve yıpranmış AK Parti, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı aday gösteremeyecek hale gelecekti. Bunun arkasından Türkiye’de siyaset ve yönetim yeniden dizayn edilecek, eski Türkiye’ye dönülecekti...
İkinci değerlendirmem, Başbakan Erdoğan, 17/25 Aralık sürecinde maalesef yalnız bırakılmış, en yakın çevresinden beklediği desteği görememiştir. Erdoğan’ın en güvendiği insanlar, bu darbe sürecinde dostluk tutukluğu yapmışlardır. Buna rağmen Erdoğan, Gülen’in niyetlerini, amaçlarını, hazırlıklarını doğru okumuş, liderliği ile bu darbe girişimini bertaraf etmiştir. Türkiye bugün istikrar içinde önünü görebiliyorsa, 7 Haziran’dan sonraki fetret dönemini, 1 Kasım seçim zaferine dönüştüren Erdoğan’ın liderliği sayesindedir.
Üçüncü değerlendirmem, Erdoğan’a ve AK Parti’ye karşı darbeye teşebbüs eden Paralel Devlet yapılanması perişan olmuştur. Gülen ve bağlılarının itibarı sıfırlanmış, “biz bu işlerin içinde yokuz” diyen Gülen’in en yakınları, yurt dışına kaçmışlardır. Bu yapı hakkında peşpeşe açılan soruşturmalar, hazırlanan iddianameler, başlayan yargı süreci, Hizmet hareketi diye bilinen masum ve insancıl bir hareketin nelere alet olduğunu, Gülenistlerin neler yapabileceğini gösterecektir.
Ben, içinde 30 yıldan fazla kalmama rağmen, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda 15 yıl Mütevelli Heyet Başkanlığı, Zaman gazetesinde 5 yıl genel müdürlük ve yayın yönetmenliği görevlerine kadar gelmeme rağmen, vicdanımın sesini dinleyerek 7 Şubat 2012’de tavır koydum. 25 Aralık’tan sonra da safımı belli ederek bu yapının karşısına dikildim. Tek hatam, 25 Aralık’ın ertesi günü Zaman’dan ayrılmamam, üç ay daha bünyede görünmem oldu. O da “acaba tabandaki büyük kitle için bir mihenk taşı olabilir miyim?” gibi safiyane bir niyete dayanıyordu. Hipnozun gücünü tahmin edemedim. Bütün kabahatim bu...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
18.04.2019
11.04.2019
4.02.2019
28.03.2019
14.03.2019
9.02.2019
9.02.2019
1.02.2019