İbrahim Kahveci
Maltepe katliamı sonrası devlet ciddi anlamda sorgulanıyor. Aylardır, hatta yıllardır bu konuyu işliyorum. Ekonominin önünde en büyük engel ‘Ankara’nın şişmanlığıdır’ diyorum. Ankara çok şişiyor ama verimliliği artıyor mu? Mesela eğitime ayrılan bütçe ile sürekli övünüyoruz. Ama eğitimin kalite artışı ile bir türlü övünemiyoruz. Sonucunu ülkemizin yüksek teknoloji ürün ihracatında görebilirsiniz: Yıllar önce yüksek teknoloji ürün satışımız %7-8 bandındaydı. Artık bu oran yüzde 3-4 bandında seyrediyor. Parayı harcıyoruz ama verim alamıyoruz.Kamu, ekonomide ne oranda yer alıyordu? Sadece merkezi bütçe olarak bakalım. GSYH’mız ne kadarmış ve revizyonlarla nereye çıkartılmış:
Şimdi de oranlara bakalım. Hazinenin topladığı yıllık nakit paranın GSYH oranlarını aşağıda:
Hazine, 1987 bazlı hesaplanan GSYH’ya göre 2002 yılında ekonomik büyüklüğün %25,05’ini nakit olarak topluyormuş. Bu oran sadece 4 yıl aradan sonra %28,36’ya çıkıyor. Ama hemen yeni bir milli gelir hesaplama revizyonuna gidiyoruz. Kağıt üstünde artırılan milli gelir ile Hazinenin topladığı paranın oranı %28,36’dan %21,56’ya geriliyor. Aradan 9 yıl daha geçiyor. Hazinenin topladığı paranın GSYH’ya oranı yine durmuyor. 1998 bazlı GSYH hesabında da Hazinenin topladığı para oranı %21,56’dan %23,99’a yükseliyor. Ve bir hesap revizyonu daha geliyor. GSYH hesabı yeniden masaya yatırılıyor ve kağıt üstünde artırılıyor. Bu sefer Hazinenin topladığı para oranı %23,99’dan %20,03’e düşmüş oluyor.
***
Bu verileri aslında bir kaç yazıdır siz okurlarımıza aktarıyorum. Hatta daha eski yazılarda da aktarmıştım.
Şimdi yine bazı eski verilerden devam edeceğim:
Yıl 2007: Ülkemizin adrese dayalı nüfusu 70 milyon 586 bin kişi. Buna karşılık kamu personel sayısı 2 milyon 925 bin kişi.
Yıl 2016: Ülkemizin adrese dayalı nüfusu 79 milyon 815 bin kişiye çıkıyor. Buna karşılık kamuda çalışan sayısı 3 milyon 559 bin kişiye ulaşıyor.
2007 yılında merkezi bütçeden ödenen personel giderleri sadece 49 milyar liraydı. 2016 yılında bu tutar 172 milyar liraya yükseliyor. En düşük kamu maaşı artık 3 bin liraya dayandı. Özel sektörde böyle bir maaşı almak için 15-20 yıl tecrübe bekleyen milyonlar var. O nedenle yeni neslin en büyük hayali KPSS ile kapağı devlete atmak oldu. Bunlar bildiğimiz meseleler. Oysa AK Partinin ilk yıllarında en büyük reformu “Kamu Yönetim Reformuydu”. Bu reformun bir kısmı gerçekleşti ama bir çok kısmı çoktan rafa kaldırıldı. O reform ile devlet sorumlu olacaktı...
Devlet hesap verecekti
Hatta devlet küçülecekti
Bugün eğitimde, güvenlikte, adalette, kültürde yapılan devasa harcamalar karşılığı sermaye özel sektörün elinden alınıyor. Ama kamu bir türlü istenen başarıyı getiremiyor. ABD’de eğitimde maaş artışları ile kalitenin artmadığı, tersine öğretim elemanlarının artan maaşlar sonrası daha az verimli hale geldiğini P. Krugman yazmıştı.
Hani biz “Kamu Yönetim Reformu” ile 657 saltanatını bitirecektik.Öğretmeninden polisine, bir çok kamu çalışanı ile özel sektör çalışanı eşit olacaktı. “ÇALIŞAN” olarak ortak tanım gelecekti.
Ne büyük hayallerimiz vardı. Ama olmadı...
***
“Polise gittim, savcıya gittim...Gitmediğim-çalmadığım kapı kalmadı” diyen bir vatandaşın durumunu herkes duydu. Ama sesini duyuramayan niceler var. By-lock konusunda 11 bin kişiye daha yeni “pardon” demedik mi?
Her gün karayollarında 20 kişiden fazla can veriyoruz. Kör kavşakları, kaza noktalarında aynı yerde sayısız can verenler kaç kez duyduk.
Bir adım duydunuz mu?
Lakin konu devlet olunca kamu kurumları aynı mı? Millete karşı işlenen suçlar ile devlete karşı işlenen suçları nasıl karşılıyor kamu yönetimi?
Bugün özel sektörle kamuda çalışan aynı ücret olsa dahi kamuda çalışan emekli olunca özel sektör çalışanının 2 katına yakın emekli maaşı alıyor.
Böyle saltanat hiç yıkılır mı? Böyle saltanat hiç hesap verir mi? Böyle saltanat çalışanın da verimini bitirir. Özel sektör dinamizmi ve sorumluluğu kamuya gelmedikçe daha çok “Nerde bu devlet” deriz. Ve demeye devam ederiz.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025