İbrahim Karagül
Son oyalama taktiği olsun bu!
Türkiye’yi hem bölgeden hem Batı’dan hem içeriden durdurmaya dönük son manevraları bu olsun!
Fırat’ın Doğu’suna operasyonu engellemeye dönük son yalanları, son taktikleri bu olsun.
PKK’yı stratejik ortak ilan eden ABD ve İsrail’in bu ülkeyi küçük düşürmeye, hafife almaya, Suriye’nin kuzeyinde “Türkiye Cephesi” açmaya dönük artık alenileşen projelerini “dostluk” adı altında yürütmeye dönük son girişimleri olsun.
Biz “Türkiye Ekseni”ne inanıyoruz. Ayar verme, oyalama dönemi geçti.
Terör üzerinden bu ülkeye ayar vermeye, bütün bölgeyi Türkiye karşıtı bir eksene çekmeye, milletimizi Araplar ve Kürtlerle düşman etmeye, coğrafyamızı kalın duvarlarla bölgeye, zihinlerimizi formatlamaya, bu ülkeyi yüz yıl sonra bir kez daha Anadolu’ya hapsetmeye dönük o bitmek tükenmek bilmez projelerinin son çıkışı bu olsun.
Biz “Türkiye Ekseni”ne inanıyoruz. Biz, Müslüman dünyanın her köşesinde, coğrafyamızın her sokağında bir ortak, bağımsız siyasi dilin gelişmesine, yeni bir tarih yükselişine inanıyoruz.
ABD, İngiltere, İsrail ya da Çin: Bu ülkeyi kurban vermeyeceğiz!
Biz, bu ülkenin güvenlik sorunlarının, gelecek hesaplarının yüzlerce yıllık tarihi derinlikten güç alıp geleceğe yürümesine, hiçbir şekilde başkalarının inisiyatifine terkedilmemesi gerektiğine inanıyoruz.
Biz, ABD’nin, İngiltere’nin, İsrail’in, Rusya’nın ya da Çin’in, küresel hesaplarına bu ülkeyi kurban etmelerine asla izin vermeyeceğiz. Coğrafyamızı, geçmişimizi ve geleceğimizi, acılarımızı ve inançlarımızı kullanmalarına asla izin vermeyeceğiz. Onlar adına savaşmayacak, onlar adına silah kullanmayacak, onların güç hesaplaşmalarının aparatı olmayacağız.
Suriye savaşı sadece bu proje için başlatılmıştır..
Suriye’nin kuzeyindeki proje, bir harita planıdır. PKK bu amaçla kullanılan bir aparat, bir dış tehdittir. Açık söyleyeyim; Suriye savaşı sadece bu proje için başlatılmıştır. Suriye savaşı Suriye halkını Baas rejiminden kurtarma niyetiyle başlatılmamıştır.
Türkiye ile Arap dünyası arasına bir tampon bölge oluşturmak, yüzlerce kilometre uzunluğunda bir “Türkiye Cephesi” kurmak için başlatılmıştır. Bu kuşaktaki demografik tasfiyenin amacı da budur.
BAE’li Muhammed Bin Zaid ile Suudi Muhammed Bin Selman üzerinden yürütülen çalışma, Türkiye düşmanlığı tezi de bundandır, bu projenin parçasıdır.
John Bolton, Sen kimi kandırıyorsun!
Trump, Suriye’den ABD askerlerinin çekilmesi sözünü verdi. ABD yerleşik sistemi, bu projenin mimarları kesinlikle Trump’ın sözlerini uygulamayacak. Sulandıracak, dolambaçlı yollardan gidecek, çekilmeyi boşa çıkaracak yeni tehditler üretecek, Türkiye’yi oyalayacak ama asla projeden vazgeçmeyecek.
Çünkü bu, Türkiye’yi durdurmaya, Arap dünyasını parçalamaya, büyük bölgesel çatışma planını uygulamaya dönük, 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana devam eden projenin parçasıdır.
John Bolton ve ekibi Ankara’ya sadece “oyalama” amaçlı gelmiştir. Fırat’ın Doğu’sunu güvenceye alma amaçlı gelmiştir. PKK’yı koruma amaçlı gelmiştir. Söylediklerinin tam tersine DEAŞ’ı koruma amaçlı gelmiştir.
Akdeniz’den İran sınırına kadar “Güvenlik Kalkanı..”
Türkiye sınırlarını, güvenliğini, bölgesel geleceğini, coğrafyasını sadece kendi gücüyle, bileğinin hakkıyla koruyabilir. Bu hak, bu sorumluluk, bu imtiyaz hiçbir güce, hiçbir uluslararası teşkilata, hiçbir müttefike havale edilemez. O “müttefik” dediğimiz çevreler zaten o projenin mimarlarıdır.
Türkiye, kendini sınırlarının sıfır noktasında asla savunamaz. Bu mümkün değildir. Akdeniz’den İran sınırına kadar koridor açmak isteyenlere karşı, Akdeniz’den İran sınırına kadar sınırımızın dışında bir güvenlik kalkanı oluşturma dışında hiçbir savunma stratejimiz, bölgenin geldiği durum itibariyle, anlamlı değildir.
Binlerce kilometreden gelip akıl veremezsiniz.. O dönem çoktan kapandı..
Binlerce kilometre öteden sınırlarımıza akın edenler bize akıl veremez. Ankara’da masaya harita koyanlara kendi haritalarımızı raflardan indirerek cevap vermek zorundayız. Suriye’nin ve Irak’ın bütünlüğünü sağlamak, bu yönde çaba harcamak zorundayız. Irak ve Suriye parçalandığında “Türkiye Savaşı”nın çıkarılacağını bilmek zorundayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü grup konuşmasında gayet açıklıkla bütün bunları anlattı. Bizi Mümbiç’te oyalıyorlar, biliyoruz, dedi. Fırat’ın Doğu’suna müdahale yakında başlayacak, dedi. Ama Erdoğan’ın sözlerine karşı içeride de bir direncin olduğu, birilerinin “projenin devamından yana” hareket halinde olduğu biliniyor artık.
“Türkiye Ekseni” dışında hiçbir geleceğimiz olmayacak. Bunu bugün anlamayanlar yarın mutlaka anlayacak.
Ne zaman Fırat’ın Doğu’su gündeme gelse, böyle oluyor
Türkiye ne zaman Fırat’ın Doğu’suna girmeye kalkışsa; ABD hemen harekete geçer; “Mümbiç’ten çekiliyoruz, PKK bölgeden gidecek” der. “Suriye’nin kuzeyinden çekiliyoruz ama bu zaman alacak, koordinasyon içinde olalım” der.
Bir anda Arap düşmanlığı yaygarası başlar. Bir anda DEAŞ tartışmaları ya da saldırıları ayyuka çıkar. Bir anda Suudi ve BAE askerleri bölgeye gelmeye kalkışır. Ya da Türkiye toplumunun hassasiyetlerini istismar edecek, ülkeyi zor durumda bırakacak başka meseleler devreye girer.
Bugün aynı durumdayız. Kartların yeniden karıldığı, hamurun yeniden yoğrulduğu dönemdeyiz. Sanki bütün ülkeler, örgütler, çevreler Türkiye’yi durdurmak için seferber olmuş durumda. Ama biz sapasağlam, her zamankinden güçlü ayaktayız.
Zor oyunu bozar dönemi. Ve oyun böyle bozulacak
Durduracaklar mı? Durduramamalılar…
Kaybettiğimiz her gün, fatura çok daha ağırlaşmaktadır. Oyun ortada ve bizce biliniyor. Zor oyunu bozar dönemindeyiz. Hiç bir güç, Türkiye’nin açık müdahalesinin karşısında durma imkanına sahip değildir.
Bolton ya da ortakları, ABD ya da İsrail, iki Veliaht ya da içerideki yeni tür vesayetçiler, Türkiye’yi durdurma imkanına sahip olamamalıdır.
Çünkü bir Anadolu, bir coğrafya, bir gelecek mücadelesi veriyoruz. Bugün atmadığımız adımların 21. yüzyıla dönük çok ağır sonuçları olacak ve geri dönüş imkanı da kalmayacaktır.
Fırat’ın Doğu’suna müdahale şarttır…
Türkiye’nin Fırat’ın Doğu’suna müdahale dışında hiçbir seçeneği yoktur. Bu, üç yıl önce de böyleydi, bu on yıl sonra da böyle olacaktır. Bu gerçek asla değişmeyecektir.
Yanlarında getirdikleri teklifleri ve harita taslaklarını Bolton ve ekibine “yedirme” dışında hiç bir seçeneğimiz yoktur. Asil olan, yüzlerce yıllık siyasi genetiğe uygun olan da budur.
Türkiye bunu yapacaktır… Bunu yaparken bölgedeki Türkiye karşıtlarına da, “iç işgalcilere” de en doğru cevabı vermiş olacaktır.
Bu ülkenin gelecek garantisi şudur. İran sınırından Akdeniz’e kadar, Türkiye’nin güneyinde, Suriye sınırları içinde hiçbir bölge dışı ülke ya da hiçbir örgüt hakim olamamalıdır. Bu kuşak Türkiye’nin güvenlik kuşağıdır, gelecek kuşağıdır.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021