İbrahim Kiras
Uzun boylu bir hazırlığa, bir planlamaya dayanmıyor olsa da bölücü terör örgütünün silah bırakmasını öngören bugünkü siyasi girişimi bir fırsat olarak değerlendirmek ve başarılı olmasını dilemek durumundayız. Bu arada ortak geleceğimizi ilgilendiren bu konuda iktidar ağzıyla tekrarlanan sloganik ifadelerle yetinmeyip farklı görüşlere ve eleştirel yaklaşımlara da açık olmak gerekir. Barika-i hakika müsademe-i efkardan doğar…
Dolayısıyla bu hususta kuşku, kaygı, tereddüt belirtmek, yol haritasını sorgulamak, bardağın boş tarafını göstermeye kalkışmak “Yoksa sen barış istemiyor musun, terörün sona ermesine karşı mısın, akan kan durmasın mı?” şeklindeki tepkilere yol açmamalı.
Ayrıca gerçekçi olmak lazım. Aşırı ümitlere kapılıp sonradan hayal kırıklığı yaşamamak lazım. Olmasını arzu ettiğimiz değil, olabilecekler üzerinde hesap yapmamız lazım.
Daha önce de çözüm süreci denemeleri yapıldı, daha önce de Öcalan PKK’ya silah bırakın çağrısı yaptı, daha önce de PKK ateşkes ilan etti… Sonra her seferinde her şey yeniden eski haline dönmedi mi? Üstelik daha öncekiler planlı programlı ve büyük ölçüde karşılıklı uzlaşmaya dayanan girişimlerdi. Bu seferkinin sonuca ulaşması için fazladan ne yapılması gerekir diye düşünüyor muyuz?
Bahçeli’nin en başta söylediği şekilde yalnızca “Öcalan’ın örgütü feshetmesi ve karşılığında umut hakkından yararlandırılması” yeterli mi bu sürecin başarılı olması için? Terör örgütü kendini feshedince terörü besleyen bataklık da kurutulmuş olacak mı?
PKK ve DEM Parti cenahı açıkça “Yetmez, bunun için hukuki güvence lazım” diyor. Hukuki güvence dedikleri, üniter milli devlet yapısının dayanağı olan anayasal vatandaşlık tanımındaki Türk adlandırmasının kaldırılması. Biraz gerçekçi olalım, milletin adından vaz geçmeyi gerektiren bir “çözüm”ü kim kabul eder? Millet kabul etmeyeceğine göre hangi siyasetçi buna evet der?
Bunu AK Parti’nin Meclisteki DEM Parti grubunun oylarıyla erken seçim kararı alıp Erdoğan’ı aday yapma niyetiyle açıklayanlar görüyoruz. İktidar partisinin bu formülle sandığa gitmeyi tercih edeceğini düşünmek akla mantığa uygun mu? O sandıkta neyin oylanacağını bilmez mi bir siyasetçi?
Bu bir yana, “Türk sözünde etnik kimliğe de referans var” diye milletin ortak adından vaz geçmek ne kadar mantıklı? Ona bakarsanız aynı durum Türkiye isminde de var. Onu da mı değiştireceğiz? Bunun sonu var mı? Hem neredeyse bütün ülkelerde aynı “problem” yok mu? Fransız, İngiliz, Alman, İtalyan milletleri taşıdıkları isimdeki “etnik referans” yüzünden başka adlandırmalar mı arıyorlar kendilerine? Yoksa ortak tarihlerinin oluşturduğu ortak kültüre ve anayasal eşit vatandaşlığa dayalı modern millet anlayışını güçlendirmek ve ayakta tutmak için mi çabalıyorlar?
Biz niye öyle yapmıyoruz? Niye işin kolayı varken zorun peşine takılmaya heves ediyoruz? Neden birleşmeye değil, ayrışmaya temayül gösteriyoruz? Gerçek anlamda modern bir toplum, modern bir millet olamadığımız için mi?
Bir türlü kabilecilik aşamasından ileri gidemediğimiz için mi? Soyla belirlenen küçük grup aidiyetlerini aşıp geniş kültür zemininin ve hukukun birleştirdiği bir toplum olamadığımız için mi?
Eğer bizim “gerçek sorunumuz” buysa çözüm süreçleriyle, Kürt açılımlarıyla çözülmesi mümkün olmayan bir sorundan söz ediyoruz demektir. Hatta çözdükçe dolaşacak bir sorun yumağından söz ediyoruz.
Kendimizi kandırmayalım, entelektüel zemini ve teorik çerçevesi olmayan anlık bir siyasi hamleyle en önemli toplumsal sorunlarımızdan birini çözemeyiz. Terör örgütünün terminolojisinden ödünç aldığımız kavramları kullanarak terörü yenemeyiz.
Kendimizi kandırmayalım, Türkiye’de Kürt sorununun çözülmesi mevcut kimlik anlayışı çerçevesinde mümkün değildir. Bu ülkede Türk adını benimsemiş olan millet çoğunluğu bu adlandırmayı muhtelif etnik kimlikleri de kapsayan hem siyasi hem de kültürel bir üst kimlik olarak kabul etmiyorsa etnik ayrılıkçılık eğilimleri durdurulamaz. Ahalinin böyle bir anlayış seviyesine ulaşması için ise toplumun seçkinlerinin rehberliğine ihtiyaç vardır ama siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar, sanatçılar, akademisyenler vs. gibi halka yol göstereceğini umduğumuz kesimde de bu manada gelişkin bir zihniyet hakim değil.
Mesela siyasetçilerimiz “Türkler ve Kürtler etle tırnak gibidir” derken veya “Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle…” diye konuşurken etnik kimliklerden biri olarak saydıkları Türk kimliğini sonra nasıl ortak milli kimlik olarak savunabilirler? Bu mesele üzerinde kafa yoran kaç aydınımız var?
Anayasaya “Bu devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür” diye yazmışız ama konuşurken “Türkler ve Kürtler…” diye konuşuyoruz. Bu çelişkinin farkında olan kaç siyasetçi var acaba?
“Kürt sorununun çözülmesi için 66. madde kaldırılsın” diyenlere kızıyoruz ama “Kaldırmaya kimsenin gücü yetmez” dediğimiz o maddenin ifade ettiği anlamın biz ne kadar farkındayız?
Kim ne derse desin, bu tablo topyekun sosyolojik gelişme eksikliğiyle ilgili bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Zaten Türk toplumu yalnızca alt etnik kimlikler itibariyle değil daha birçok bakımdan ayrışmış, daha doğrusu bütünleşmesini tamamlayamamış, yani millet olamamış bir yığın durumunda. Dolayısıyla ayrılıkçı terörü şu veya bu yöntemle durdurmak ayrılıkçı eğilimleri ortadan kaldırmak anlamına gelmeyecektir. Çünkü ayrılık zihinlerimizde...
Bütün bu “teorik” problemler bir yana… “Çözüm yanlısı” aydınlarımız haksız, hukuksuz, adaletsiz yaklaşımların doğurduğunu veya büyüttüğünü iddia ettikleri sorunun şimdi hukuk bilinci ve demokrasi duygusuyla hareket edilerek çözüleceğini söylüyorlar mı? Söylemiyorlar. Vaziyet ortada.
Demokrasi fikriyle ilişkisi ve toplumdaki demokratik taleplere yaklaşımı malum olan bir siyasi iktidarın getireceği çözümün gerçek bir çözüm olacağına inanmak istiyorlar. Hukuk nosyonu, adalet anlayışı, yargıya bakışı ortada olan bir siyasi iktidarın eliyle adil bir sonuca ulaşmayı umuyorlar. Anayasa Mahkemesi kapatılsın diyen bir siyasi partinin öncülüğünde geliştirilen çözüm formülünün kalıcı ve kapsayıcı olmasını bekliyorlar.
Bana sorarsanız, “Sorun çözülsün de hukuk hassasiyeti olmadan, yöntemin veya sonuçlarının demokratik olması gözetilmeden çözülsün, yeter ki çözülsün!” diye düşünen kendini kandırmış olur.
Sorun öyle çözülmez. Ben çözdüm oldu yaklaşımıyla sorunlar büyütülür, hatta yeni sorunlar üretilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025
8.03.2025