İbrahim Kiras

İbrahim Kiras
İbrahim Kiras
Karar Tüm Yazıları
İslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür
23.08.2025
150

CUMARTESİ YAZILARI

Nurettin Topçu milliyetçi, sosyalist ve İslamcı bir düşünür… Ayrı ayrı kişilerden söz etmiyoruz… Hem milliyetçi hem sosyalist hem de İslamcı.. bir fikir insanından söz ediyoruz… Ama düşünce sistemi sentetik değil… Eklektik hiç değil. Cumhuriyet Türkiye’sinin yetiştirdiği en önemli ve en özgün düşünürlerden biri. Tabiatıyla da “Ne İsa’ya ne Musa’ya” yaranamayan çizgide kaldı hep.

Topçu milliyetçidir ama Anadolu milliyetçiliğidir savunduğu. Türk kimliğini 1071 sonrasının Anadolu coğrafyasıyla sınırlayan bir anlayıştır bu. Anadoluculuğu da bu ekolün diğer mensuplarından farklı olarak İslam akidesine bağlı mistik ve sosyalist (toplumcu) bir ahlak düşüncesine dayanır.

Düşünürümüz, İslamcılık akımını vatan kavramını dikkate almadığı için, Turancılığı ise mevcut vatan toprağının dışında bir ütopya peşinde olduğu için eleştirir. Topçu’ya göre Malazgirt Savaşı’ndan itibaren vatan kılınmış olan bu topraklar üzerinde teşekkül eden milli varlığın özünü İslam oluşturmuştur. Milletin Müslüman kimliğini hesaba katmayan ve İslam’ın ruhuna dayanmayan bir milliyetçilik anlayışı, Türklüğü ruhsuz bir ceset saymış olmaktadır.

Nihal Atsız’ın 1960’larda çıkmış, “Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları” diye esprili ve güçlü bir polemik yazısı vardır. Orada Nurettin Topçu’yu hedef alarak Anadolu ahalisiyle sınırlanmış bir Türklük tanımına itiraz eder. “İnsanların milliyeti doğum yerleriyle değil, babaları ve anaları ile belli olur. Bu yüzdendir ki Anadolulu olan Köprülü Mehmet Paşa Türk değildir, fakat Edirneli olan Fatih, Türk’tür” diye yazar.

Topçu ise “Batıdan alınmış burjuva milliyetçiliği” modeline karşı, İslam’ın dünya ve evren anlayışına dayalı yerli bir milliyetçilik modeli önermektedir. Aynı zamanda sosyal adaleti de içermektedir bu model. Batılı milliyetçilik modelinde ve resmi milliyetçilik anlayışında bu da eksiktir ona göre.

Topçu’nun sağ kanatta en fazla tepki toplayan yönü budur. Adını koyarak, sosyalizmi savunmaktadır Topçu. Ama aynı zamanda, Komünizmle Mücadele Derneği’nin önde gelen üyelerinden biridir.

1960’lı yıllar yalnız Türkiye’de değil, bütün dünyada sosyalizmin yükselişte olduğu yıllardır. Bu sırada İslam dünyasında da bazı aydınlar ve düşünürler, aslında İslam’ın sosyal adalet prensiplerinin sosyalizmin savunduğu şekilde yoksulların ve emekçi sınıfın haklarını korumayı amaçladığını ileri sürüyorlardı. Aralarında Mısırlı Seyyid Kutub’un ve Suriyeli Mustafa Sibai’nin de yer aldığı bu aydınlar “İslami sosyalizm” adını verdikleri bir hareket başlatmışlardır. Sonraları İranlı düşünür Ali Şeriati de aynı doğrultuda eserler verecektir.

Ne var ki Nurettin Topçu’nun “İslami sosyalizm” anlayışı, Arap dünyasındaki tartışmalardan bağımsız bir fikir mesaisinin eseridir. Kendi düşünce dünyasının ve kişiliğinin özgün dinamiklerince şekillendirilmiştir bu anlayış. Bununla beraber, Topçu’nun çevresinde yer alan genç aydınlar bu konuda Arap dünyasında cereyan eden tartışmalara da ilgisiz kalmazlar. Bu alandaki yayınları yakından izlerler. Bu görüşlerin Türkiye’nin entelektüel gündemine gelmesi için çaba gösterirler. O yıllarda Hareket dergisi yazarları arasında bulunan Hüseyin Hatemi “İslam Açısından Sosyalizm” kitabını yayımlar.

Topçu’nun sosyalizme yönelik sempatisi sol kanattan bazı aydınların da ilgisini çekerken, milliyetçi ve İslamcı camiada yoğun tepkilere yol açar. Topçu, İslami kesimden gelen eleştirileri, İslam’ı anlamamış olan, İslam esaslarını yüzeysel biçimde yorumlayan bir kesimin itirazı olarak niteler.

İslam’ın, bu ülkenin ve bu milletin temel bileşeni olduğu görüşüne sahiptir Topçu. Bu ülkede bir rönesans yaşanacaksa, İslam dünya görüşünün üreteceği bir yenilenme olacaktır bu. Ona göre, dini en taze biçimiyle yeniden yorumlamanın eseri olacaktır bu rönesans. Bu anlamda İslamcı bir düşünürdür Nurettin Topçu. Bununla birlikte dini kendi çıkarları için kullanmaya çalışan ve hak etmedikleri halde dini temsil iddiasında olan kesimlere karşı öfkeyle doludur: “İslam’ın bütün ruhundan sıyrılarak sade kabuk kaidelerden ibaret kaldığı bu diyara kim İslam diyarı diyebilir? Her biri bir siyaset hareketine bağlanan ruhları çürümüş insanların dolaştığı bu göklerin altında İslam’ın nuru içten ve dıştan gitgide karartılıyor. Eşsiz sahtekarlık hünerleriyle ticaret ve siyaseti pek mükemmel birleştiren, dergahı kah fabrika bacası, kah ikbal ve siyaset kapısı haline koyan bu hezeyan alayı İslam dinine bugün en büyük tehlikeyi getirme durumundadır.”

Düşünürümüzün hem İslam’a bağlı hem sosyalizmden yana hem de milliyetçi tutumu, bilinen kalıplara uymuyordu. Bir insan milliyetçiyse sosyalizme karşı, sosyalistse dine karşı, dindarsa hem milliyetçiliğe hem sosyalizme karşı olması bekleniyordu. Topçu bu kalıplara uymadığı için yadırganıyordu. Hiçbir kesimi tam olarak kucaklamadığı için hiçbir kesim de onu kucaklamıyor, peşinden gidecek kalabalıklar çıkmıyordu.

Ama çevresinde yer alan genç aydınlar, “İsyan Ahlakı” müellifini özgün bir fikir adamı olarak benimsediler. Onun dikkat çektiği konular üzerinde kafa yordular. Daha da önemlisi bu konularda kayda değer eserler verdiler. Doktorasını Sorbonne’da yapmış olan Topçu’ya Türk üniversitelerinde yer vermediler ama akademik dünyaya ve Türkiye’nin kültür ve sanat topluluğuna kazandırdığı yüzlerce genç, “Nurettin Topçu Üniversitesi”nin mezunlarıdır.

Bu “okulun” ne ölçüde bereketli olduğunu anlamak için Topçu’nun tabiri caizse rahle-i tedrisinden geçmiş olan birkaç isim sayalım: Orhan Okay, Ferruh Bozbeyli, Emin Işık, Ezel Erverdi, Ercüment Konukman, Yaşar Nuri Öztürk, Ahmet Tabakoğlu, Hüseyin Hatemi, Hüsrev Hatemi, Ali Birinci, Ebubekir Erdem, Sadettin Elibol, Süleyman Uludağ, Ali Karamanlıoğlu, Bekir Topaloğlu, Bahattin Karakoç, Mustafa Kara, Mustafa Kutlu, D. Mehmet Doğan, İsmail Kara, Şevket Bulut, Gökhan Evliyaoğlu, M. Atilla Maraş…

Topçu’nun talebelerinin en kıdemlilerinden Ezel Erverdi ile en gençlerinden İsmail Kara hocalarının eserlerini geçtiğimiz yıllarda 22 kitaplık bir külliyat şeklinde neşrettiler. Son olarak da kitaplaşmamış bütün metinlerini iki büyük ciltte topladılar. Bu toplam içinde Topçu’nun gazete ve dergi sayfalarında kalmış yazıları, imzasız yayımlanmış bildiriler, broşürler de var.

“Eser” şimdi orada, okurunu bekliyor!

basliksiz-1.jpgNurettin Topçu’nun kitaplarına girmemiş bütün yazıları iki cilt halinde Dergâh Yayınları
tarafından okura sunuldu.

 

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar