İbrahim Kiras
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla beraber hayatımıza giren yeni bir fenomen de sokak röportajları. Galiba toplumun nabız atışlarının kendi nabzımızla uyumlu olup olmadığını merak ettiğimiz için sıradan bir kamera karşısında basit bir mikrofona fikirlerini açıklayan insanları izlemek hoşumuza gidiyor.
Kamuoyu araştırmalarının sağladığı verilerle mukayese edilemese de doğrudan sokağın sesini duymak toplumun neye nasıl baktığını bize gösterecek diye düşünüyoruz. Belki de daha ziyade kulağımıza tatlı gelen sesleri dinlemek istiyoruz. Sokak röportajlarının böylesine rağbet görmesinin asıl sebebi bu olsa gerek. Ne var ki farklı sesleri duyma imkanı da veriyor bu amatör yayınlar.
Konuşulan mevzular siyasetten ibaret olmasa da son zamanlarda biraz daha fazla siyasi yoğunluk taşıyor söz konusu röportajlar. Gündemi siyaset sektöründeki gelişmelerin belirlemesi sonucunda ister istemez siyasetle yatıp kalkan bir ülkede normal bir eğilim bu. Yaygın medyanın büyük bölümünde bazı konuların hiç konuşulmadığı, muhalif seslerin hiç işitilmediği de hatırlanırsa bunun önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini de söyleyebiliriz.
Herhalde bundan dolayı iktidar partileri sokak röportajlarına pek sempatik bakmıyorlar, bu yolla dezenformasyon yapıldığını savunuyorlar ve böylesi yayınların yasaklanması için tedbir arıyorlar. Sokak röportajları yapan amatör gazetecilerden halihazırda cezaevinde bulunanlar da var zaten.
Denk gelirse ve içeriği ilgimi çekerse seyretmeye çalıştığım bu yayınların öğretici olabileceğini düşünüyorum ben. Yalnızca sokaktaki muhalif vatandaşların değil, muvafık olanların da zihinlerinin işleyiş tarzından, düşünüş ve mantık yordamlarından, olaylara bakış açılarından haberdar olmak toplumsal eğilimleri değerlendirme yolunda ufkumuzu açabilir.
Örneğin, geçenlerde seyrettiğim bir sokak röportajında 18-19 yaşlarında bir genç kızımız önümüzdeki seçimde ilk oyunu CHP’ye vereceğini söylüyordu. Yanındaki AK Parti taraftarı annesi ise bu sözleri demokratik bir olgunlukla karşılayarak “Ben karışmam, kendi kararı” diyordu. Öyle diyordu ama kızının siyasi tercihini “CHP hükümetlerini hiç görmemiş olmasına” bağlıyordu. “O da bizim gibi o yılları yaşamış olsaydı bugün hangi partiye oy vereceğini bilirdi” diye ilginç bir yorum yapıyordu.
Anne görünüşe göre kırklarında veya belki en fazla ellilerinin başında olabilecek bir hanımefendi. “CHP iktidarını” görmüş olması pek mümkün değil. Öyle anlaşılıyor ki AK Parti öncesindeki iktidarların hepsini birden kastediyor CHP hükümetleri derken. Çünkü AK Parti seçmenlerinde sık görülen bir bakış bu. 2002 öncesini “CHP devri” olarak tasnif ediyorlar. Erdoğan öncesinden söz açılınca Özal’ın, Menderes’in adını zikredenler elbette çoğunlukta. Ama zihinlerinde AK Parti öncesini bir karanlık çağ gibi kodlayanların ve söz konusu devirlerde ülkenin “CHP zihniyeti” tarafından yönetildiğini düşünenlerin sayısı da az değil.
Bu tuhaf düşüncenin kaynağı bilgisizlik mi? Bilgisizlik olamaz elbette. Burada dikkat etmemiz gereken nokta “CHP zihniyeti” ifadesi belki de.
“Bir toplu iğne bile üretmeyen, her yere heykel diken, Boğaza karşı viski içen, Batılı devletlerin sözünden çıkmayan, dindar insanları hor gören” bir zümrenin dünya görüşünü ifade ediyor CHP zihniyeti sözü AK Partililerin siyaset lugatında.
Yalnızca bir partinin değil, aynı zamanda bir zihniyetin adı CHP onlara göre. AK Parti öncesinde buz dolabı, çamaşır makinası vs. olmadığı gibi ülkeyi yönetenler de CHP zihniyetinin sahiplerinden başkası değildi.
CHP burada “AK Parti olmayan” anlamına geliyor. Yani AK Parti dışındaki tüm partileri kapsıyor.
1950’den itibaren ülkeyi yöneten sağ parti iktidarları ise ya zihniyet olarak CHP iktidarı kabul ediliyor veya tamamen yok sayılıyor. Daha doğrusu 1950’den 2000’lere kadar geçen süre sis altında bırakılıyor. Bir tür ara bölge gibi. Bir 1950 öncesi var, bir de 2000 sonrası. Bir CHP var bir de AK Parti. İkisinin arası “flu” bir alan.
Bu ilginç bir savunma mekanizması (“inkar”) örneği. Çünkü tarihî gerçeklerin zihinlerde çarpıtılması veya toptan inkar edilmesini psikologlar daha ziyade utanılan bir geçmişin yok sayılması ve unutulması arzusuyla bağlantılı sayar. Buradaysa utanılacak bir durum yok gibi görünüyor. Türk siyasi tarihinden DP, AP, MSP, MHP, ANAP, DYP isimlerini kaldırmak söz konusu geleneğin bugünkü temsilcisini destekleyenlere ne kazandıracak olabilir?
Yazarlar
-
Fehmi KORU“Uyuşturucu” deyip de geçemeyiz 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolGençler yargıda beraat etti 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBahçeli “demokrat” Erdoğan “ayak direten” mi? 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeğer çürümez, çürüyen insandır 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖcalan'ın Umut Hakkı, Hukuki Zemin ve Barış Süreçleri... 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlkenin siyasi şablonu 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİNeydi o düşürülen İHA öyle? 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞCHP’nin yeni gölge kabinesinin* düşündürdükleri 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünHelsinki Nihai Senedi 50 yaşında… 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSürece çomak sokanlar ve sigortasız süreç 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUSolun bölünmüşlüğü ve Öcalan 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKonut satılıyor da ne oluyor? 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBatı Asya’da yeni düzen arayışı 17.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBelki de çürüyen toplum değildir? 17.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEİslâmî renkler: Fırsat mı, tuzak mı? 16.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump Doktrini: Küreselleşmenin krizi ve yeni Amerikan stratejisi 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNABD’ye Palmira şoku ve olası yansımaları 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyada küresel ara buzul dönemi: Eski düzen çökerken Türkiye'yi hangi riskler ve fırsatlar bekliyor 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞABDULLAH ÖCALAN’ ın “REEL SOSYALİZMİ…” 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANHafif hafif yılı toparlayalım 15.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
25.11.2025
11.11.2025
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025