İlhan ÇETİN
Özgürlük mücadelesinde birçok yöntem vardır. Siyasette bu yöntemlerden biridir, silahta. İki yöntem ayrı bir arada yürümez ve diğerini işlevsiz kılar. Silahın gölgesinde yürütülen siyasetin ise, başarı şansı yoktur.
Hangi yöntemin daha fazla kazanım sağlayacağını, sizin yaşadığınız ülkenin sosyolojik ve siyasi gerçeği belirler. Yani silahı ya da siyaseti önerirken, o ülkenin sosyolojik ve siyasal gerçeğini göz önünde bulundurarak doğru önerme yapılmalı.
Silah demokratik alanın bittiği ve legal siyaset yapma koşullarının ortada kalktığı durumlarda mücadele için, gerekli olabilir.
İyi sonuç almak için silaha başvurmanın sebepleri de oluşmalıdır.
Siyasi örgütlemenizi yapamıyorsanız, siyasi partiler, STK örgütlülüğü ve Sendika haklarınız vb. şeyler ortadan kalkmışsa şayet, silah bir yöntem olarak kullanılabilir.
Tabi silaha başvurmak zorunda kaldığınızda, bununda iş bitmiyor ve silahlı kalkışmanın kendine has koşulları da vardır.
Halkınızı örgütlemiş savaşa hazır hale getirmişseniz, sivillerin, çocuklarınızın can güvenliğini sağlamışsanız, savaş koşullarında ekonomik anlamda halkınızı idare edebilecek olanakları geliştirmişseniz ve savaşa hazır hale getirmişseniz, silah bir yöntem olarak devreye sokulabilir.
Peki, silah ve şiddet her zaman sonuç verir mi?
Unutulmamalı ki 21. yüzyıl dünyasında Silah ve şiddet bağımsızlık talebi dışında, siyaset yapma olanaklarının tamamen ortadan kalkması dışında, hiçbir talep için kullanılamaz;ne karşıtınızla anlaşarak hayata geçilecek ulusal statüler için, ne de demokratik ve kültürel talepler için; aksine haklı mücadelenizi terör ize eder ve sizi gerçek amacınızdan da alı koyar.
Hele Kuzey Kürdistan gibi tüm demokratik yolların tıkanmadığı bir yerde kullanılması, akıl karı değil. Bunu yaptığınızda, kullandığınız demokratik alanı da yok ederek, işlevsiz hale getirirsiniz.
Her silahlı ve şiddet içeren kalkışmalar özgürlük mücadelesi veren halklar için mi yapılır; yoksa, bunun krıminal yanları da var mı, iyi düşünmek gerekir.
Bazen karşıtınız sizi bilerek silaha ve şiddete teşvik eder ki sizi ezmenin de koşulları oluşsun. Çünkü hakkını verip, siyasi yolları kullanan bir halk, her zaman en büyük tehlike görülür. Hele kitleselleşip, büyümüşse şayet hem içeride hem de dışarıda, sömürgecisini zor duruma sokar ve elini ayağını bağlar, çözüme de zorlar.
Özellikle medeni dünya ile iç içe olan ve uluslararası insani sözleşmelere imza atmış sömürgeci ülkeler bu kurnazlığı yaparlar. Dünyada bunun çok örneklerini gördük.
Gerektiğinde yapay rakipler oluşturarak, bu yapıların eliyle mücadelenizi terörize eder ve bahanelerle bir halkın özgürlük mücadelesini kanlı bastırabilir ve yok etmeye kalkışabilirler.
Tüm dünyanın gözü önünde hukuku rafa kaldırır ve en acımasız yöntemlere başvururlar. Kimsede yapılan zulme gıkını çıkarmaz. Çünkü silahın ve şiddetin dozu artar, amaçsız bir kalkışmaya dönüşüp, demokratik alanı tehdit eder ve sivillerin hayatını riske ettiğinde, işleri daha da kolaylaşır. Devletler bu olanağı sağlamak için kurdukları yapay yapıların üzerinden içine sızdırdıkları elemanlar vasıtasıyla, paslaşarak da rahatlıkla yapabilirler.
Sizin başınıza öylesi yapay yapılar musallat ederler ki gıkınız çıkmaz ve o yapay yapının yarattığı algının dümen suyunda tüm yanlışlarına rağmen vazgeçmez ve kendinizi yüzmüş bulursunuz. Sizi koruduğunu, size özgürlük getireceğini sanırsınız.
Kullanışlı örgütlerin bir başka özelliği ise, kendi dışında oluşan özgürlük hareketlerine karşı acımasız olmaları ve onlara yönelerek yok etmeye çalışmalarıdır. Kendi içinde yanlışları dile getiren muhaliflere asla yaşam hakkı tanımazlar. Öyle ya da böyle iç infaz yaparak katledilmelerini kitleleri gözünde mubah hale getirirler.
Uyguladıkları yöntemlerinin yanlış olduğunu, halka yarar getirmediğini çok iyi bir şekilde ortaya koyan partileri, siyasi aktörleri, aydınları, baş düşman olarak rahatlıkla hain ilan ederler. Bazen bunu mahalle baskısı oluşturarak, yaftalayıp siyasi linç yaparak; önünü alamıyor, zayıflatamıyorsa şayet, tehdit, cebir ve katletme yollarını devreye sokarlar.
Bazen de kendi dışında oluşan özgürlük hareketlerin, partilerin, oluşumların içine sızar ve içeriden yıkmaya kalkışırlar. İçeride birilerini yemleyerek ayartmakta bunların yöntemlerinden biridir. Bütün bu olumsuzlukları, acımasızlığı yapan yapı kamuoyunda da birlikçi ve kucaklayıcı rolünü elden bırakmaz. Kendi dışındaymış gibi oluşmuş, ama kendine hizmet eden partiler ve kullanışlı siyasetçiler eliyle de bu çarpık ve takiyeci siyaseti sürdürürler.
Bu söz tamda, Kuzey Kürtlerine şiddetten ve savaştan başka yol önermeyenlere söylenmesi gerekir.
Çinli Kılıç ustasının dediği gibi: ‘’tüm silahları kullandık mı ki, ölüme yatıyoruz?’’
Kuzey Kürdistan’ın kırk yıldır içinde bulundu ateş çemberini görmek için kâhin olmaya gerek yok, yeter ki samimiyeti elden bırakmadan, ortaya konulan örneklere, gerçeklere kafa yorun, hakikate rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2017
9.02.2017
7.02.2017
7.01.2016
3.01.2016
11.10.2016