İsmet Berkan
Ankara’nın kıyısında iki üç gündür devam eden ama hiçbir medya organına yansımayan bir çarpıcı eylem var: Soma’daki madenciler haklarını aramak için Ankara’ya geldiler ama şehre girmelerine izin verilmiyor, onlar da bir benzin istasyonunda bekliyorlar.
Soma’da madende katliam olup yüzlerce işçi birden öldüğünde, o işçilerin cenazelerinin kalktığı gün Soma’daydım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da oradaydı.
Bu yazının bir başka versiyonunu o zaman da yazmıştım: Cumhurbaşkanı, madende ölenlerin ve onların geride kalan ailelerinin Cumhurbaşkanı gibi davranmaktan çok o madeni aşırı çalıştırıp yeterli güvenlik önlemini almadığı için onca ölümden sorumlu olan maden şirketinin Cumhurbaşkanı gibi davranmıştı o gün şehirde.
Bir danışmanı sokak ortasında acılı bir madenci yakınını tekmelemiş, kendisi bir başka acılı Somalı’yı bir marketin içine çekip pek nahoş bir “görüşme” gerçekleştirmişti.
***
“Öteki Türkiye” kavramını dilimize o zamanlar Hürriyet gazetesinde yazan Serdar Turgut 2001 krizi günlerinde soktu. O kadar “cuk oturan” bir kavramdı ki, ben bile kim bilir kaç yazımda “Öteki Türkiye”den söz ettim.
Ama o zamanlar kavramlar da, kavramların ifade ettiği imgeler de son derece netti. Serdar Turgut, “Öteki Türkiye” derken kendisinin ve okuyucularının mensup olmadığı Türkiye’yi net biçimde söylüyordu. “Beyaz Türk” olmayan, dindar, muhafazakar, ezilen, fakir, fakirliğe mahkum, eğitim hakkında yoksun, medyanın görmezden geldiği bir büyük kalabalık yani.
2001 krizi, krizin bankacılık kesiminde yaşanması ve devletin vatandaşın parasını alıp bazı batık bankaların borçlarına aktarması “Öteki Türkiye”yi kristalleştirdi; nitekim krizin ardından yapılan ilk seçimde Ak Parti tek başına iktidar oldu. Çünkü 2001 krizi sadece ekonomik bir çöküş değildi, siyasi bir çöküş de beraberinde yaşanmıştı. Seçim gecesi “Öteki Türkiye kazandı” demek geldi içimden, şimdi hatırlamıyorum bu başlığı kullanan gazete olmuş muydu?
Evet, Ak Parti sahiden “Öteki Türkiye”nin partisiydi. Recep Tayyip Erdoğan, seçim mitinglerinde paltosunun cebinden çıkarıp bir alyansı gösterirdi sık sık. Bir kadın ona vermişti bu yüzüğü parmağından çıkarıp, “Param yok, bunu bozdur, benim bağışım bu” demişti.
Ak Parti, “Fakirin fukaranın, garibin gurebanın” partisi olarak kendini tanımlamaya devam ediyor ama az önce Soma örneğini verdim, bana soracak olursanız epey bir süreden beri kişisel olarak Tayyip Erdoğan’ın da, iktidarının da, partisinin de öncelikleri arasında “Garip gureba” yok.
Muhalifler hemen itiraz edecekler, “Zaten hiçbir zaman öncelikleri olmadı” diyecekler, “Onları oy deposu olarak gördüler, iki paket makarna bir çuval kömürle oylarını aldılar.”
Ben hiç o görüşte değilim. Ak Parti’nin çok konuşulmayan büyük başarılarından biri, Türkiye’de mutlak yoksulluğu bitirmesiydi. Ama bugün gelin görün ki, Kanal İstanbul’u gören gözler o yeniden hortlayan ve büyük bir hızla yaygınlaşan mutlak yoksulluğu görmüyor.
“Artık yurt dışından gelip burada depolarını dolduruyorlar” dediği şey hiç de övünülecek bir şey değil, bunun ne anlama geldiğini dün Oğuz Demir Karar’da çok güzel yazmıştı, benim tekrar etmeme gerek yok.
***
Demos Araştırma (www.demosarastirma.com) tarafından aylık olarak yapılan ve sadece abonelerine gönderilen PanoramaTR araştırmasından bir tablo dikkatimi çekti.
Kamuoyu araştırmasına göre seçmenlerin yüzde 36.7’si Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’a oy vereceğini; yüzde 50.1’i ise kesinlikle vermeyeceğini söylüyordu. (Kalanı kararsız.)
Peki bu oy vereceğim-vermeyeceğim diyenler nasıl bir sosyo ekonomik gruba mensuptu? Şaşırtıcı sonuç şu: Tayyip Erdoğan’a oy vermeyeceğini söyleyenler düşük ve düşük-orta gelir grubunda (sırasıyla yüzde 57.3 ve 45.8) yoğunlaşırken, “Erdoğan’a oy vereceğim” diyenler ise yüksek ve orta-yüksek gelir grubunda (yine sırasıyla yüzde 45.9 ve 46.5) birikmişti.
Nereden nereye…
***
Aradan 10 yıl bile geçmedi. Gazeteci Hasan Cemal bir seferinde bir yazısında Ak Parti’yi ve Başbakan Erdoğan’ı “devletin politikalarını uygulamak”la ve “Ankaralı olmak”la eleştirmişti. O zamanlar araları iyiydi, Erdoğan hemen onu telefonla aramış, “Hayır Hasan Abi” demişti, “Ankaralı olmadım.”
Bugün o yazı yazılsa bile o telefon gelmez; çünkü yazıyı kimse Erdoğan’ın dikkatine getirmez.
Tarihte Moğol imparator Cengiz Han’ın torunu Kubilay, Çin’den binbir zorlukla ele geçirilen topraklarda “Yuan Hanedanı”nı kurdu, Çin adetlerini benimsedi.
Bu duruma Karl Marx’ın kalem arkadaşı ve yoldaşı Friedrich Engels, “Feth edenin feth edilmesi” adını verdi.
Bu yoldan geçmişte Demokrat Parti, Adalet Partisi, ANAP ve Doğru Yol geçmişti. Hepsi bir noktada seçmenine, halkına yabancılaşıp dar bir kesimin çıkarını savunur hale gelmiş, yani “feth edilmiş”ti. Şimdi anlaşılan sıra Ak Parti’de.
Şeyh Edebali’nin sözlerini istediğiniz kadar tekrar edin, para ve güç (devlet) herkesi sonunda teslim alıyor, çıkıp geldiği yeri ona unutturuyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
18.10.2025
17.10.2025
11.10.2025
6.10.2025
3.10.2025
2.10.2025
30.09.2025