Kemal ÖZTÜRK
Şöyle düşünelim: Bir yıl önce birisi çıkıp deseydi ki, ‘MHP Lideri Devlet Bahçeli Öcalan’a çağrı yapsın, hapisten çıkıp DEM gurubunda konuşmasını istesin’… bu fikre karşı ne düşünürdük? Bir tek kişinin dahi bunun gerçekleşme ihtimali olacağını söyler miydi? Hayır.
‘Bahçeli böyle bir açıklama yapsa ülkücüler ayaklanır, MHP dağılır, ortalık karışır, ittifak bozulur’ derdik üstüne, değil mi?
Ayrıca ‘DEM asla buna katılmaz, inanmaz, reddeder’ diyenler de olurdu.
İşte bu zihinlerdeki psikolojik bariyerlerin en çarpıcı örneği aslında.
ZİHİNSEL TABULAR
Hepimiz hatırlıyoruz sanırım, 1990’lı yıllarda Kürtçe konuşmanın resmi olarak yasak olduğu günlerde, ‘bir gün Kürtçe konuşmak yasak olmayacak, hatta devlet TRT ve Anadolu Ajansı’ndan Kürtçe yayın yapacak’ denseydi, inanan kaç kişi olurdu?
Okullarda seçmeli Kürtçe derslerinin olacağı, Kürtçe kurslarının açılabileceği, isteyen herkesin Kürtçe gazete ya da televizyon kurabileceği söylenseydi, eminim yine kimse buna ihtimal vermezdi.
Tıpkı 28 Şubat döneminde başörtüsü yasağının kaldırılacağı, başörtülü polis, hakim, öğretmen olacağı fikrinin insanlara uçuk gelmesi gibi.
O dönemler insanların zihinlerinde yıkılmaz gözüken tabular vardı.
Fakat AK Parti iktidarında herkesin asla değişmez dediği tabular, psikolojik bariyerler yıkıldı; ne ülkede kaos çıktı, ne iç savaş yaşandı, ne de memleket elden gitti.
Aslında tabular milletin değil, devleti yönetenlerin zihninde vardı. Millet Kürt-Türk evliliği yapacak kadar sorunu aşmıştı ama devlet Kürtçe konuşmayı devletin parçalanmasının eşiği olarak görüyordu.
Başörtülü biriyle başı açık biri hiçbir sorun olmadan yaşarken, devlet başörtüsünü serbest bırakmayı ülkeye şeriat getirmenin ilk adımı olarak görüyordu.
Devletin zihni ile milletin aklı her zaman birinden farklı işledi ve tüm zamanlarda millet devletten daha ileride bir zihin yapısına sahipti aslında.
KÜRT SORUNUNDAKİ PSİKOLOJİK BARİYERLER
Devlet Bahçeli ezber bozan çıkışıyla aslında o psikolojik bariyeri ülkücülerin, milliyetçilerin zihninde yıkıp attı. İtiraz edenlere bakmayın; çoğunluk silâhların bırakıldığı bir ortamda her konuyu konuşmanın mümkün olacağını savunuyor.
‘Her şey zıddıyla kaimdir’ kuralı gibi, bu meselede de psikolojik bariyerleri zıt kutupların çıkışları yıkabilir.
Tüm çözüm süreçlerinde en sert muhalefeti yapan Bahçeli’nin ‘Öcalan hapisten çıkabilir’ sözü, Türklere yönelik ezber bozucu bir çıkıştı ve karşılık da buldu.
Şimdi Kürt cenahından birinin benzer bir çıkış yapması, ezberleri bozması ve zihinlerdeki psikolojik barajı yıkması gerekir.
Nasıl ki “Kürtçe konuşmak serbest olursa ülke parçalanır” fikri gerçekçi olmayan bir psikolojik baraj ise, benzer bir psikolojik baraj Kürt camiasında da var. O da, “PKK silâh bırakırsa yok oluruz. PKK’ya silâh bırakın dersek bizi hain ilan ederler, öldürürler” korkusu, tabusu. Bu var o camiada.
Yoksa DEM partisi içinde ya da Kürt siyasetinde PKK’nın vesayetinden, akılsız politikalarından, şiddet uygulamasından bıkan, eleştiren çok insan var. Fakat zihinsel bariyerleri yüzünden bunu dillendiremiyorlar.
SİLÂHLARIN VARLIĞI KONUŞMAYI ENGELLİYOR
PKK’nın silâhlı varlığı Kürt meselesinin konuşulmasına katkı mı sağlıyor, zarar mı veriyor? Kürt siyasetçiler neyi konuşmak istiyor da devlet buna engel oluyor ve onlar da PKK’nın silâhlarına sığınıyor?
Bağımsız Kürdistan devleti haricinde, ana dilde eğitim ve anayasada vatandaşlık tanımı gibi her şeyi konuşmak, dillendirmek mümkün şu anda. Şahsen bu konuları konuşabiliriz diye canlı yayınlarda dile getiren bir gazeteciyim. Peki bunları televizyon ekranlarında konuşabiliyorsak, silâhlara ne gerek var?
Ana dilde eğitimi savunacak bir Kürt ile ekranlarda tartışmanın önündeki en büyük engel, terör örgütünün silâhlarıdır. Bu gerçeği görmesi gerekir Kürt siyasetinin.
Örneğin bugün bir Çerkez, Boşnak ya da Arnavut kendi dillerinde eğitim olmayı savunsa bu nasıl karşılanır? Doğal olarak bunun teknik boyutu, ihtiyaç olup olmadığı, pedagojik yönleri tartışılır. Kimse bu insanlara bölücü demez, ülkeyi parçalamak istiyorsun demez. Neden? Çünkü bu insanların terörle, silâhla, çatışmayla bir bağı yok.
Aslında Kürtler de aynı konuma gelebilirler. Fakat silâh konuşmamıza, iletişim kurmamıza engel oluyor.
CESUR KÜRTLERE İHTİYACIMIZ VAR
PKK’ya silâh bırakma çağrısı, Türklerden çok Kürtler için gerekli şu anda. Zira PKK zaten yurt içinde eylem yapamayacak hale geldi; Suriye ve Irak’ta her şey aleyhlerine değişti. Örgütün bu jeopolitik değişim ve coğrafya şartlarında yaşaması mümkün değil. Dağlarda mağaralarda saklanmaktan başka seçenekleri kalmadı. O da bir süreliğine mümkün olabilir, zira lojistik yolları da kapanacak yakında.
Yani PKK’nın silâh bırakması Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta sivil siyaset yapmak isteyenlere, Kürt meselesini konuşmak isteyenlere yarayacaktır asıl. Zira PKK örgütsel yapısı, kuruluş felsefesi ve ontolojik yapısı açısından başka fikirlere ve insanlara söz hakkı tanımayan, Baas rejimlerine benzeyen bir örgüttür.
Şöyle düşünün, bugün kayyum atanan belediye başkanlarının hepsinin geçmişinde örgütsel bir suç var. Peki DEM, sabıkası olmayan aday çıkartamaz mıydı? Tabii ki bu insan kaynağına sahip. Ancak arkaik bir anlayışla PKK ısrarla bu insanları aday yaptırdı ve kayyum atanmasını tahrik ederek, bir çatışma ortamı olmasını arzu etti. Buradan da mağduriyet yaratarak taraftar toplayacağını umdu.
Yani DEM hem milletvekili hem de belediye seçimlerinde sicilleri temiz adaylar çıkartabilir, fakat örgüt buna engel oluyor. İşte bu vesayetten kurtulmanın yolu cesur Kürt aktörlerinin ezber bozacak çıkışları olacaktır. Zihinlerdeki kendi psikolojik bariyerlerini yıkacak, tabuları ortadan kaldıracak bir çıkış gerekiyor. Elini taşın altına koyacak her aktör Kürt meselesine büyük katkı sağlar ve tarihin doğru tarafında yer alır.
Kemal Öztürk *
1995 yılından bu yana medyada olan Öztürk, 2011-2014 yılları arasında Anadolu Ajansı’nda genel müdürlük yaptı. Yeni Şafak ve Habertürk’te uzun yıllar yazan Öztürk, halen Al Jazeera’net için yazı ve haberler hazırlamaktadır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021