Kurtuluş TAYİZ
İmralı tutanaklarının basına sızması Ankara’da küçük çaplı bir krize yol açtı. Hükümet görüşmelerin sızmasını “açık bir sabotaj” olarak değerlendiriyor. Selahattin Demirtaş her ne kadar suçlamaları kabul etmese de Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila tutanakları BDP’den elde ettiklerini açıkladı. Bu durum zorlu bir çözüm sürecinin daha başında BDP’yi zor durumda bırakacağa benziyor.
BDP’nin PKK/Kürt sorununun çözümünde etkili bir aktör olup olmadığı yıllardır tartışılır. Kürt hareketinin iki önemli merkezi olan İmralı ve Kandil’in yanında güçsüz de olsa BDP’nin Meclis’teki temsil gücüyle üçüncü bir merkez olduğu ortak kabul gören gerçek. Fakat diğer bir gerçek de BDP’nin savaş ve çözüm dönemlerinde İmralı ve Kandil’i adres göstererek kendisini etkisizleştirdiği yönünde. Siyaset bilimciler BDP’nin bu tutumuyla kendi siyasi varlığını inkâr ettiğini söylüyor.
Silahların konuştuğu ortamda BDP’nin “etkili” olamaması belki de doğal; savaş, sivil siyasetin alanını daralttığı gibi sertlik yanlılarının alanını genişletir. Silahlar konuştuğunda siyasetçiler susar. Bu açıdan BDP’nin savaş ve çatışma dönemlerinde “etkisiz” olmasını anlamak mümkün.
Ancak son dört yıldaki (2009- 2013) barış ve çözüm sürecinde BDP’nin gösterdiği “etkinlik” çok tuhaf bir seyir izliyor. BDP, bu süreçte siyasi varlığını neredeyse hep “çözümsüzlük” ve “kriz” yaratan davranışlarla dışa vurdu. Belki de varlık gösteremediği ve “aktör”, “adres” olamadığı için bu kadar çok eleştirilen, aşağılanan, dışlanan bir siyasi yapının tersinden geliştirdiği tepkidir bu. Bilemiyorum; ama Habur’da yaşanan “eve dönüş” krizini hatırlamak gerek.
Hükümet büyük siyasi risk üstlendi. İmralı’nın çağrısına olumlu cevap veren Kandil, 2009’un ekim ayında militanlarını Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye gönderdi. Barış tam BDP’nin sahasına girdiğinde sabote oldu. O bildiğimiz şov görüntüleri yüzünden hükümet geri adım adım atarken, İmralı ve Kandil’de buna göre pozisyon aldı.
Daha önce de dikkat çektiğimi hatırlıyorum; Habur sürecini aslında sabote eden ne hükümetin ne de Kandil’in tutumuydu; bu iki taraftan daha çok süreci bozan bazı BDP yöneticilerin eve dönüşü AKP karşıtı büyük bir kampanyaya dönüştürme gayretiydi.
Habur’daki yol kazasının ardından kuşkusuz barış arayışları sürdü. 2011’de hükümet İmralı ile yeni bir uzlaşma zemini oluşturdu. Öcalan’ın “Kürtler adına tarihî anlaşma yapıyorum” dediği günlerde, yine bazı BDP’li yöneticilerin girişimiyle 14 Temmuz 2011’de Diyarbakır’da “Özerk Kürdistan” ilan edildi. Dağdakilerin de “Devrimci halk savaşı” başlatması, bildiğimiz Silvan’daki 13 askerin katledilmesi hadisesi, bir çözüm girişimini daha yerle bir etmeye yetmişti.
Savaş zamanlarında pasif kalan BDP’nin çözüm süreçlerindeki sertleşmesini anlamak kolay değil elbet. Diyarbakır’da “Özerk Kürdistan” ilan etmenin milliyetçi kamuoyunu AKP’ye karşı ayaklandırmadan başka bir amacı yoktu. Nitekim bu girişimleriyle başarılı da oldular ve o barış süreci de başarısızlıkla neticelendi.
Bu son süreçte de BDP’nin barışa pozitif bir katkı yapamayacağı görünüyor; aksine negatif çıkışlarla, hareketlerle bu süreci sabote etme sinyalleri veriyorlar. Şunun altını özellikle çizmek istiyorum; BDP yapısı ve tabanı bence eksiksiz bir şekilde barıştan yana. BDP’nin parlamentodaki vekillerinin çoğunun silahların susturulmasından yana olduğu inkâr edilemez. FakatBDP yöneticilerinin bu yeni süreci hiç de güler yüzle karşılamadıkları da açık. Başta eşbaşkanlar olmak üzere BDP’nin elitleri, daha ilk günden itibaren yeni İmralı sürecine soğuk yaklaşmaya başladılar. İmralı zabıtlarından yansıyan Öcalan’ın heyecanının, enerjisinin onda biri, hatta binde biri bile BDP’li yönetici ekipte yok. Daha yolun başındayken tutanak krizine yol açtılar. Dağda asker ve gerillalar hayatını kaybederken sesleri bu kadar gür çıkmayan bu yöneticiler, şimdi siyasi varlıklarını çok şiddetli duyurmaya başladılar; ama ne yazık ki barışı sabote edecek çıkışlarla...
Barışın heyecanlandırmadığı yöneticiler barış yapamaz, onlar olsa olsa yeni bir savaş daha çıkarır ki, ölümlere doymuş bir ülkede ihtiyacımız olan son şey de bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019